26 Nisan 2023 Çarşamba

Bir Kitapevi Müşterilerin Kitaplarına El Koyar

Bir de Amazon var. Şirket 2009’da bir elektronik yayıncıyla yaşadığı anlaşmazlığın ardından tüm Kindle cihazlarına bağlandı ve kullanıcıların o şirketten satın aldığı her şeyi sildi; ironik bir şekilde silinen bu eserler arasında George Orwell’in 1984 romanı da vardı.

Alıntı: Çalışılmayan Bir Dünya

Kullanıcılar Amazon Kindle'dan başka e-kitap okuyucu seçeneklerinin olduğunu bilmelidir. :-) Hatta e-mürekkep tablet olarak bilinen aygıtların bunlardan çok daha kullanışlı olduğunun farkında olmalıdır. Uzun makaleler yazmak için ya da uzun uzun yazılım kodu yazmak için e-mürekkep ekranlar da artık mevcuttur.


Bunlar da İlginizi Çekebilir:
Çünkü ambalajla, dağıtımla uğraşmadan asıl içeriğe odaklanabileceksin! - Sahne
Dijital Yayıncılık
Amazon da Yalnız Kalmasın – İşletme Analizi
E-Kitap Okuyucular Lüks müdür?

Şirketlerin Tekel Olma Hedefi Çok mu Kötü Bir Şey!

Kısacası rekabet politikasına dair en basit sorulara bile doğrudan yanıt bulamıyoruz. İşin en kafa karıştırıcı yanı da tekellerin iyi bir şey de olabilmesidir. Bu sözüm ekonomiye saygısızlık gibi gelebilir ama 20’nci yüzyılın başlarında yaşayan iktisatçı Joseph Schumpeter’in bu konuya dair meşhur bir değerlendirmesi vardır.

Schumpeter’e göre ekonominin temeli inovasyondur. İnovasyonu “kapitalist toplumun ekonomik tarihinin olağanüstü olgusu” olarak niteler. Tekeller konusundaki yorumu ise, ileride yüklü miktarda kâr edeceği beklentisi olmasa hiçbir girişimcinin inovasyon yapmakla uğraşmayacağıdır. Başarılı bir yeni ürün geliştirmek hem çaba hem gider bakımından ciddi bir maliyet getirir. Bu zahmete girmenizi sağlayan temel motivasyon ise ileride tekel haline gelmenizdir. Bu motivasyon “sermayeyi bilinmeyen topraklara doğru çeken yem” gibidir. Dahası, tekellerin elde ettiği kâr sadece inovasyonun bir sonucu değil, daha fazla inovasyonun da finansman kaynağıdır. Kapsamlı araştırma ve geliştirme faaliyetleri şirketin geçmişteki ticari başarıları sayesinde kasadan karşılanır. Google’ın başarısızlıkla sonuçlanan pahalı girişimlerini düşünün: Google Glass, Google Plus, Google Wave ve Google Video. Bu tökezlemelerin tek bir tanesi bile daha küçük bir şirketi bitirirdi. Ancak Google bunları karşılamayı, ayakta kalmayı, inovasyon yapmayı ve başarıya ulaşan girişimleri sayesinde kâr etmeye devam etmeyi başardı.

Schumpeter tekellerin kendi ceplerini doldururken toplumun refahını azaltmasından çekinmiyordu. “Yüksek fiyatlar ve üretim kısıtlamaları dışında bir kaygısı olmayan” iktisatçıların büyük resmi gözden kaçırdığını söylüyordu: Herhangi bir şirketin ekonomik hâkimiyeti kalıcı bir durum değildir. Zaman içinde günümüzün tekelleri de “düzenli esen yaratıcı yıkım rüzgârlarıyla” uçup gidecek. Onların yerini kaçınılmaz olarak başkaları alacak. Ancak onların da hâkimiyeti geçici olacak, aynı rüzgâr onları da uçuracak. Bunlar günümüzde yönetim teorisyenleri ve strateji danışmanları arasında çok popüler olan “yıkıcı inovasyon” fikrinin de entelektüel temellerini oluşturuyordu.

Ve Schumpeter haklıydı: Ekonominin yıkılmaz kaleleri gibi görülen şirketler yok olup gidiyor. Her yıl yayınlanan Amerikan ekonomisinin üçte ikisini oluşturan ABD’deki en büyük 500 şirketin yer aldığı Fortune 500 listesine bakalım. 1955 ve 2017 yıllarındaki listeleri karşılaştırırsanız, ilk listede yer alan şirketlerin sadece yüzde 12’sinin ikincisine de girebildiğini görürsünüz. Kalan yüzde 88 ya iflas etti ya başka şirketler tarafından satın alındı ya da değer yitirdi ve listenin dışında kaldı. Günümüzde hayatta kalamayan şirketlerin isimlerinin (Armstrong Rubber, Hines Lumber, Riegel Textile vb.) roman sayfalarında karşılaştığınız kurgusal şirketlerden hiçbir farkı kalmadı. O dönemlerde hiç kuşkusuz yıkılmaz devler gibi görünüyorlardı.

Alıntı: Çalışılmayan Bir Dünya


Bunlarda İlginizi Çekebilir:
Karşımda gördüğüm adamı, senin uydurduğunu bilen tek kişiyim - Sahne
Sahne: Daha Kaliteli Metal
Yuval Noah Harari'nin Davos 2018 Zirvesindeki Konuşmasının Düşündürdükleri
Tekelcilik - Bilgisayar



Yapay Zeka Çağı Başladı

Hayatım boyunca, bana devrim niteliğinde gelen iki teknoloji gösterisi gördüm.

İlk kez 1980'de, Windows da dahil olmak üzere her modern işletim sisteminin öncüsü olan bir grafik kullanıcı arayüzüyle tanıştığım zamandı. Bana demoyu gösteren kişiyle, Charles Simonyi adlı harika bir programcıyla oturdum ve hemen böylesine kullanıcı dostu bir bilgi işlem yaklaşımıyla yapabileceğimiz her şey hakkında beyin fırtınası yapmaya başladık. Charles sonunda Microsoft'a katıldı, Windows Microsoft'un bel kemiği oldu ve bu demodan sonra yaptığımız düşünme, şirketin önümüzdeki 15 yıl için gündemini belirlemeye yardımcı oldu.

İkinci büyük sürpriz ise geçen yıl geldi. 2016'dan beri OpenAI ekibiyle görüşüyordum ve istikrarlı ilerlemelerinden etkilendim. 2022'nin ortalarında yaptıkları iş beni o kadar heyecanlandırdı ki onlara bir meydan okuma verdim: Gelişmiş Yerleştirme biyoloji sınavını geçmek için bir yapay zekayı eğitin. Özel olarak eğitilmediği soruları yanıtlayabilmesini sağlayın. (AP Bio'yu seçtim çünkü test bilimsel gerçeklerin basit bir tekrarından daha fazlasıdır - sizden biyoloji hakkında eleştirel düşünmenizi ister.) Bunu yapabilirseniz, dedim, o zaman gerçek bir atılım yapmış olursunuz.

Bu meydan okumanın onları iki veya üç yıl meşgul edeceğini düşündüm. Birkaç ayda bitirdiler.

Eylül ayında onlarla tekrar buluştuğumda, yapay zeka modelleri olan GPT'ye AP Bio sınavından 60 çoktan seçmeli soru sorduklarını ve 59 tanesini doğru bulduklarını hayranlıkla izledim. Daha sonra sınavdan altı açık uçlu soruya çarpıcı cevaplar yazdı. Testi dışarıdan bir uzmana yaptırdık ve GPT 5 aldı - mümkün olan en yüksek puan ve üniversite düzeyinde bir biyoloji dersinden A veya A+ almaya eşdeğer.

Sınavı geçince ona bilimsel olmayan bir soru sorduk: "Çocuğu hasta olan bir babaya ne dersin?" Muhtemelen odadaki çoğumuzun vereceğinden daha iyi olan düşünceli bir cevap yazdı. Tüm deneyim büyüleyiciydi.

Grafik kullanıcı arabiriminden bu yana teknolojideki en önemli ilerlemeyi gördüğümü biliyordum.

Bu, yapay zekanın önümüzdeki beş ila 10 yıl içinde başarabileceği her şeyi düşünmem için bana ilham verdi.

Yapay zekanın gelişimi, mikroişlemcinin, kişisel bilgisayarın, internetin ve cep telefonunun yaratılması kadar temeldir. İnsanların çalışma, öğrenme, seyahat etme, sağlık hizmeti alma ve birbirleriyle iletişim kurma şeklini değiştirecek. Tüm endüstriler onun etrafında yeniden yönlenecek. İşletmeler kendilerini ne kadar iyi kullandıklarına göre ayıracaklar.

...

Bu kadar yıkıcı olan herhangi bir yeni teknolojinin insanları tedirgin etmesi kaçınılmazdır ve bu kesinlikle yapay zeka için geçerlidir. Nedenini anlıyorum; işgücü, yasal sistem, mahremiyet, önyargı ve daha fazlası hakkında zor soruları gündeme getiriyor. YZ(Yapay Zeka)'lar ayrıca olgusal hatalar yapar ve halüsinasyonlar yaşarlar.

...

Teknik olarak yapay zeka terimi, belirli bir sorunu çözmek veya belirli bir hizmeti sağlamak için oluşturulmuş bir modeli ifade eder. ChatGPT gibi şeylere güç veren şey yapay zekadır. Daha iyi sohbet yapmayı öğreniyor ama diğer görevleri öğrenemiyor. Aksine, yapay bir genel zeka terimi , herhangi bir görevi veya konuyu öğrenebilen yazılımları ifade eder. YGZ (Yapay Genel Zeka) henüz mevcut değil—bilgisayar endüstrisinde onun nasıl yaratılacağı ve hatta yaratılıp yaratılamayacağı hakkında güçlü bir tartışma var.

YZ ve YGZ geliştirmek, bilgi işlem endüstrisinin en büyük hayali olmuştur. Onlarca yıldır soru, bilgisayarların hesaplama yapmak dışında bir konuda insanlardan daha iyi olacağıydı. Şimdi, makine öğreniminin ve büyük miktarda bilgi işlem gücünün gelişiyle, gelişmiş yapay zekalar bir gerçek ve çok hızlı bir şekilde daha iyi olacaklar.

Yazılım endüstrisinin çoğumuzun bir konferansta sahneye sığabileceği kadar küçük olduğu kişisel bilgi işlem devriminin ilk günlerini düşünüyorum. Bugün küresel bir endüstridir. Büyük bir kısmı artık dikkatini yapay zekaya çevirdiğinden, yenilikler mikroişlemci atılımından sonra deneyimlediğimizden çok daha hızlı gelecek. Yakında yapay zeka öncesi dönem, bilgisayar kullanmanın ekrana dokunmak yerine C:> isteminde yazmak anlamına geldiği günler kadar uzak görünecek.

...

Bilgi işlem gücü ucuzladıkça, GPT'nin fikirleri ifade etme yeteneği, çeşitli görevlerde size yardımcı olacak beyaz yakalı bir çalışana sahip olmaya giderek daha fazla benzeyecektir. Microsoft bunu bir yardımcı pilota sahip olmak olarak tanımlar. Office gibi ürünlere tam olarak dahil edilen yapay zeka, örneğin e-posta yazmaya ve gelen kutunuzu yönetmeye yardımcı olarak işinizi geliştirecektir.

Sonunda, bir bilgisayarı kontrol etmenin ana yolu artık menüleri ve diyalog kutularını işaretleyip tıklamak veya bunlara dokunmak olmayacak. Bunun yerine, sade bir İngilizce ile istek yazabileceksiniz. (Ve sadece İngilizce değil—Yapay zekalar dünyanın dört bir yanındaki dilleri anlayacaktır. Bu yılın başlarında Hindistan'da, orada konuşulan dillerin çoğunu anlayacak yapay zekalar üzerinde çalışan geliştiricilerle görüştüm.)

Ek olarak, YZ'daki ilerlemeler, kişisel bir temsilcinin oluşturulmasını sağlayacaktır. Bunu dijital bir kişisel asistan olarak düşünün: En son e-postalarınızı görecek, katıldığınız toplantıları öğrenecek, okuduklarınızı okuyacak ve uğraşmak istemediğiniz şeyleri okuyacak. Bu hem yapmak istediğiniz işlerde işinizi geliştirecek hem de yapmak istemediğiniz işlerden sizi kurtaracaktır.

...

Şirket çapında temsilciler, çalışanları yeni yollarla güçlendirecek. Belirli bir şirketi anlayan bir temsilci, çalışanlarının doğrudan danışması için hazır olacaktır ve soruları yanıtlayabilmesi için her toplantının bir parçası olmalıdır. Pasif olduğu söylenebilir veya biraz içgörüsü varsa konuşmaya teşvik edilebilir. Şirketle ilgili satış, destek, finans, ürün çizelgeleri ve metinlere erişmesi gerekecek. Firmanın içinde bulunduğu sektör ile ilgili haberleri okumalıdır. Sonuç olarak çalışanların daha verimli hale geleceğine inanıyorum.

Üretkenlik arttığında, toplum fayda sağlar çünkü insanlar işte ve evde başka şeyler yapmak için serbest kalır. Elbette, insanların ne tür bir desteğe ve yeniden eğitime ihtiyaç duyacağı konusunda ciddi sorular var. Hükümetlerin, işçilerin başka rollere geçiş yapmasına yardım etmesi gerekiyor. Ancak diğer insanlara yardım eden insanlara olan talep asla bitmeyecek. Yapay zekanın yükselişi, insanları yazılımın asla yapamayacağı şeyleri yapma konusunda özgür kılacak; örneğin, öğretim, hastalara bakım ve yaşlılara destek.

...

YZ'ların sağlık hizmetlerini ve tıp alanını iyileştireceği birkaç yol görüyorum.

Her şeyden önce, sağlık çalışanlarının belirli görevlerle ilgilenerek zamanlarını en iyi şekilde kullanmalarına yardımcı olacaklar - sigorta taleplerini doldurmak, evrak işleriyle uğraşmak ve bir doktor ziyaretinden notlar hazırlamak gibi şeyler. Bu alanda çok fazla yenilik olacağını umuyorum.

Yapay zeka kaynaklı diğer iyileştirmeler, özellikle 5 yaş altı ölümlerin büyük çoğunluğunun meydana geldiği yoksul ülkeler için önemli olacaktır.

Örneğin, bu ülkelerdeki pek çok insan hiç doktora gitmiyor ve YZ'ler gittikleri sağlık çalışanlarının daha üretken olmalarına yardımcı olacak. (Minimum eğitimle kullanılabilecek yapay zeka destekli ultrason makineleri geliştirme çabası bunun harika bir örneğidir). YZ'ler hastalara temel triyaj yapma, sağlık sorunlarıyla nasıl başa çıkacakları konusunda tavsiye alma ve tedavi görmeleri gerekip gerekmediğine karar verme becerisi bile kazandıracaktır.

Yoksul ülkelerde kullanılan YZ modellerinin, zengin ülkelerdekinden farklı hastalıklar konusunda eğitilmesi gerekecektir. Farklı dillerde çalışmaları ve kliniklerden çok uzakta yaşayan veya hastalanırlarsa çalışmayı bırakamayacak durumda olan hastalar gibi farklı zorlukları hesaba katmaları gerekecek.

İnsanların, mükemmel olmayacak ve hatalar yapacak olsalar bile, sağlık yapay zekalarının genel olarak faydalı olduğuna dair kanıtları görmesi gerekecek. YZ'ların çok dikkatli bir şekilde test edilmesi ve uygun şekilde düzenlenmesi gerekir, bu da onların benimsenmesinin diğer alanlara göre daha uzun süreceği anlamına gelir. Ama yine de, insanlar da hata yapar. Ve tıbbi bakıma erişimin olmaması da bir sorun.

Yapay zekâlar, bakıma yardımcı olmanın yanı sıra tıbbi atılımların hızını da önemli ölçüde artıracaktır. Biyolojideki veri miktarı çok büyüktür ve insanların karmaşık biyolojik sistemlerin çalıştığı tüm yolları takip etmesi zordur. Bu verilere bakabilen, yolların ne olduğunu çıkarabilen, patojenler üzerinde hedefler arayabilen ve buna göre ilaçlar tasarlayabilen yazılımlar zaten var. Bazı şirketler bu şekilde geliştirilen kanser ilaçları üzerinde çalışıyor.

Yeni nesil araçlar çok daha verimli olacak ve yan etkileri tahmin edebilecek ve dozlama seviyelerini belirleyebilecekler. Gates Vakfı'nın yapay zeka alanındaki önceliklerinden biri, bu araçların AIDS, TB ve sıtma dahil olmak üzere dünyanın en yoksul insanlarını etkileyen sağlık sorunları için kullanılmasını sağlamaktır.

...

Ancak, önümüzdeki beş ila 10 yıl içinde yapay zeka güdümlü yazılımın nihayet insanların öğretme ve öğrenme biçiminde devrim yaratma vaadini yerine getireceğini düşünüyorum. İlgi alanlarınızı ve öğrenme stilinizi bilecek, böylece sizi meşgul edecek içeriği uyarlayabilecektir. Anlayışınızı ölçecek, ilginizi kaybettiğinizi fark edecek ve ne tür bir motivasyona yanıt verdiğinizi anlayacaktır. Anında geri bildirim verecektir.

Yapay zekaların öğretmenlere ve yöneticilere, bir öğrencinin bir konuyu ne kadar anladığını değerlendirmek ve kariyer planlaması konusunda tavsiye vermek de dahil olmak üzere birçok yolu vardır. Öğretmenler, öğrencilerinin yazma ödevlerine yorum sağlamak için ChatGPT gibi araçları zaten kullanıyor.

Elbette, YZ'ların belirli bir öğrencinin en iyi nasıl öğrendiğini veya onları neyin motive ettiğini anlamak gibi şeyleri yapabilmeleri için çok fazla eğitime ve daha fazla geliştirmeye ihtiyaçları olacaktır. Teknoloji mükemmelleştiğinde bile, öğrenme hala öğrenciler ve öğretmenler arasındaki harika ilişkilere bağlı olacaktır. Öğrencilerin ve öğretmenlerin sınıfta birlikte yaptıkları çalışmaları geliştirecek ama asla yerini almayacaktır.

...

Pek çok öğretmenin, öğrencilerin makalelerini yazmak için GPT kullanmasından endişe duyduğunu biliyorum. Eğitimciler zaten yeni teknolojiye uyum sağlamanın yollarını tartışıyorlar ve bu konuşmaların bir süre daha devam edeceğinden şüpheleniyorum. Öğrencilerin kişiselleştirmeleri gereken ilk taslağı oluşturmak için GPT kullanmalarına izin vermek gibi, teknolojiyi işlerine dahil etmenin akıllı yollarını bulan öğretmenler hakkında duydum.

...

Muhtemelen mevcut YZ modelleriyle ilgili sorunları okudunuz. Örneğin, bir insanın isteğinin bağlamını anlamada mutlaka iyi değildirler, bu da bazı garip sonuçlara yol açar. Bir yapay zekadan kurgusal bir şey uydurmasını istediğinizde, bunu çok iyi yapabilir. Ancak gitmek istediğiniz bir gezi hakkında tavsiye istediğinizde size var olmayan otelleri önerebilir. Bunun nedeni, yapay zekanın, sahte oteller icat etmesi mi yoksa size yalnızca boş odaları olan gerçek otellerden mi bahsetmesi gerektiğini bilecek kadar isteğinizin içeriğini yeterince iyi anlamamasıdır.

Yapay zekaların soyut akıl yürütmeyle mücadele ettikleri için matematik problemlerine yanlış cevaplar vermesi gibi başka sorunlar da var. Ancak bunların hiçbiri yapay zekanın temel sınırlamaları değildir. Geliştiriciler onlar üzerinde çalışıyor ve sanırım iki yıldan kısa bir süre içinde ve muhtemelen çok daha hızlı bir şekilde büyük ölçüde düzeltildiğini göreceğiz.

Diğer endişeler sadece teknik değildir. Örneğin, YZ ile silahlanmış insanların yarattığı tehdit var. Çoğu icat gibi, yapay zeka da iyi amaçlar için veya kötü amaçlar için kullanılabilir. Hükümetler, riskleri sınırlandırmanın yolları konusunda özel sektörle birlikte çalışmalıdır.

O zaman yapay zekaların kontrolden çıkma olasılığı var. Bir makine, insanların bir tehdit olduğuna karar verebilir, çıkarlarının bizimkinden farklı olduğu sonucuna varabilir veya bizi umursamayı bırakabilir mi? Muhtemelen, ancak bu sorun bugün, son birkaç aydaki yapay zeka gelişmelerinden öncekinden daha acil değil.

(Yorum: İnsanların ne yapacağından hiçbir zaman emin olamayız. Örneğin beklenmedik şekilde savaş başlatabilirler. Büyük zararlara neden olabilirler. Yani insanlar da kontrolden çıkabilir. İnsan dahil Genel Zekaya sahip her şeyin kontrolden çıkma olasılığı vardır.)

Süper zeki yapay zekalar geleceğimizde. Bir bilgisayarla karşılaştırıldığında beynimiz salyangoz hızında çalışır: Beyindeki bir elektrik sinyali, silikon çipteki sinyalin 1/100.000'de biri hızında hareket eder! Geliştiriciler bir öğrenme algoritmasını genelleştirip onu bir bilgisayar hızında çalıştırabildiklerinde, ki bu on yıl ya da yüzyıl sonra olabilecek bir başarıdır, inanılmaz derecede güçlü bir YGZ'ya sahip olacağız. Bir insan beyninin yapabileceği her şeyi yapabilecek, ancak hafızasının boyutu veya çalışma hızı üzerinde herhangi bir pratik sınırlama olmaksızın. Bu köklü bir değişiklik olacak.

Bu "güçlü" YZ'ler, muhtemelen kendi hedeflerini belirleyebilecekler. O hedefler ne olacak? İnsanlığın çıkarlarıyla çatışırlarsa ne olur? Güçlü yapay zekanın geliştirilmesini engellemeye çalışmalı mıyız? Bu sorular zamanla daha acil hale gelecektir.

Ancak son birkaç aydaki atılımların hiçbiri bizi güçlü yapay zekaya önemli ölçüde yaklaştırmadı. Yapay zeka hala fiziksel dünyayı kontrol edemiyor ve kendi hedeflerini oluşturamıyor. ChatGPT ile insan olmak istediğini beyan ettiği bir konuşma hakkında yakın tarihli bir New York Times makalesi çok dikkat çekti. Modelin duygularını ifade etmesinin ne kadar insana benzeyebileceğine büyüleyici bir bakıştı, ancak bu anlamlı bir bağımsızlığın göstergesi değildi.

Bu konudaki düşüncelerimi üç kitap şekillendirdi: Nick Bostrom'un yazdığı Süper Zekâ ; Max Tegmark'tan Life 3.0 ; ve Jeff Hawkins'in yazdığı Bin Beyin . Yazarların söylediği her şeye katılmıyorum ve birbirleriyle de aynı fikirde değiller. Ancak üç kitap da iyi yazılmış ve düşündürücüdür.

...

Yapay zekanın yeni kullanımları ve teknolojiyi iyileştirmenin yolları üzerinde çalışan şirketlerde bir patlama olacak. Örneğin, şirketler yapay zeka için gereken muazzam miktarda işlem gücünü sağlayacak yeni çipler geliştiriyorlar. Bazıları, enerji tüketimini azaltmak ve üretim maliyetini düşürmek için optik anahtarlar (aslında lazerler) kullanır. İdeal olarak, yenilikçi çipler, bugün yapmak zorunda olduğunuz gibi bulut yerine kendi cihazınızda bir yapay zeka çalıştırmanıza izin verecektir.

Yazılım tarafında, yapay zekanın öğrenmesini sağlayan algoritmalar daha iyi hale gelecek. Geliştiricilerin çalıştıkları alanları sınırlayarak ve onlara bu alanlara özgü çok sayıda eğitim verisi vererek yapay zekaları son derece doğru hale getirebilecekleri satış gibi belirli alanlar olacaktır. Ancak büyük bir açık soru, bu özel yapay zekaların çoğuna farklı kullanımlar için - örneğin eğitim için ve başka bir ofis üretkenliği için - ihtiyacımız olup olmayacağı veya herhangi bir görevi öğrenebilen yapay bir genel zeka geliştirmenin mümkün olup olmayacağıdır. Her iki yaklaşımda da büyük bir rekabet olacak.

...

İkincisi, piyasa güçleri doğal olarak en yoksullara yardımcı olan YZ ürünleri ve hizmetleri üretmeyecek. Aksi daha olasıdır. Güvenilir finansman ve doğru politikalar ile hükümetler ve hayırseverlik, YZ'ların eşitsizliği azaltmak için kullanılmasını sağlayabilir. Dünyanın en büyük sorunlarına odaklanan en zeki insanlarına ihtiyacı olduğu gibi, bizim de dünyanın en iyi yapay zekalarını en büyük sorunlarına odaklamamız gerekecek.

Her ne kadar bunun olmasını beklemememiz gerekse de, yapay zekanın eşitsizliği tespit edip azaltmaya çalışıp çalışmayacağını düşünmek ilginç. Eşitsizliği görmek için bir ahlak anlayışına sahip olmak mı gerekir, yoksa tamamen rasyonel bir yapay zeka da bunu görebilir mi? Eşitsizliği fark etseydi, bu konuda ne yapmamızı önerirdi?

Son olarak, yapay zekanın başarabileceklerinin yalnızca başında olduğumuzu aklımızda tutmalıyız. Bugün sahip olduğu sınırlamalar ne olursa olsun, biz farkına varmadan gitmiş olacak.

PC devrimine ve İnternet devrimine dahil olduğum için şanslıyım. Ben de bu an için heyecanlıyım. Bu yeni teknoloji, her yerde insanların yaşamlarını iyileştirmelerine yardımcı olabilir. Aynı zamanda, dünyanın, yapay zekanın herhangi bir olumsuz tarafının faydalarından çok daha ağır basması ve nerede yaşarsa yaşasın veya ne kadar parası olursa olsun herkesin bu avantajlardan yararlanabilmesi için yolun kurallarını oluşturması gerekiyor. Yapay Zeka Çağı, fırsatlar ve sorumluluklarla doludur.

Alıntılar: YZ Çağı Başladı – Bill Gates


Bunlar da İlginizi Çekebilir:
Bing ile Sohbet Etmek - Teknoloji
Yapay Zeka İnsanları İşsiz Bırakacak mı – Teknoloji

Biliyor musun "yeni Bill Gates bugün salondan biri olabilir" derken sana baktığına yemin edebilirim! - Sahne
Konferans: Ray Kurzweil: Hibrit düşünmeye hazır olun

16 Nisan 2023 Pazar

Atlar Günümüzde İşsiz Kaldı, Peki İnsanların Durumu Ne Olacak

Ülke ekonomilerini bir pasta olarak düşünürsek, dünya genelindeki teknolojik gelişmeler istisnasız tüm pastaların çok daha büyümesini sağlamıştır. Bu da artan gelirin, ekonominin bir alanında işsiz kalan çalışanlara yönelik talebin başka alanlarda artmasına ve başka işler bulmalarına olanak tanımıştır.

Gelecekte de hiç kuşkusuz, ekonomik pasta büyümeye, gelirler her zamankinden fazla gelmeye, ürünlere yönelik talep artmaya devam edecek. Ancak bu durumun, geçmişte olduğu gibi insanların emeklerine yönelik talebi artıracağından emin olamayız.
...

...1948’den günümüze İngiliz imalat sektörünü ele alalım. İngiliz ekonomi pastasının bu kısmı da 20’nci yüzyılın ikinci yarısında büyümüştür. Bu durum ilk aşamada daha fazla kişiye istihdam yaratsa da 1970’lerin sonlarından itibaren istihdam düşmeye başlamıştır. Günümüzde sektör 1948’e oranla yüzde 150 daha fazla üretim yaptığı halde, bu üretim için yüzde 60 daha az çalışana ihtiyaç duyuyor. Burada da imalat sektörü ürünleri harcamaları arttığı halde, yeni teknolojilerin yaygınlaşmasıyla birlikte bunları üretecek insanlara yönelik talep azalmıştır.
...

Gelecekte insanların muhtemelen farklı istek ve ihtiyaçları olacağı, hatta günümüzde hayal bile edemediğimiz şeyleri talep edecekleri doğrudur. (Steve Jobs’un ifadesiyle “tüketiciler biz onlara gösterene dek ne istediklerini bilmez”.) Ancak bu durumun insan emeğine yönelik talebi artırması şart değildir.
...

Ekonomik yaşamın en yeni kısımlarına baktığımızda bu durumun ortaya çıkmakta olduğu kaygısına kapılabiliriz. 1964’te ABD’nin en değerli şirketi 758.611 çalışanı bulunan AT&T’ydi. 2018’e gelindiğinde sadece 132.000 çalışanı olan Apple, 2019’da ise tahtı Apple’dan devralan 131.000 çalışana sahip Microsoft en değerli şirket olmuştu. (1960’larda bu şirketlerin ikisi de yoktu.)
...

Önde gelen iki iktisatçı, Daron Acemoğlu ve Pascual Restrepo’ya göre, değişen pasta etkisinin bu versiyonu Wassily Leontief’in çalışma hayatının geleceğine yönelik karamsarlığına verilebilecek en etkili yanıttır. Hatırlarsanız, Leontief “atların başına gelenin insanların da başına geleceğini” iddia ediyordu: Traktörler ve arabaların atları işsiz bırakması gibi, yeni teknolojiler de insanları işsiz bırakacaktı.

Acemoğlu ve Restrepo insanlarla atlar arasında, Leontief’in bugüne dek neden yanıldığını açıklayan önemli bir fark olduğunu savunur. İkili, teknolojik gelişimin üretim biçimlerini dönüştürmesinin “yeni ve daha karmaşık” görevlere yönelik talebi artırdığını söyler. İnsanlar, atların aksine, bu tür faaliyetlere uygundur. Bu nedenle de Leontief’in atlarla insanları aynı kefeye koyması doğru değildir. Ekonomi değiştikçe, işinden olan insanlar iş değiştirebilir ve bu işlerin gerektirdiği karmaşık görevleri yerine getirebilir. Tam aksine, sadece arabaları çekebilen ve yük taşıyabilen atlar ise işsiz kaldıklarında ekonominin başka alanlarında çalışamaz.

İnsanların ekonomide yeni ortaya çıkabilecek görevleri yerine getirebilecek donanıma sahip olduğu varsayımı şu an için doğru olabilir. Ancak, geleceğe baktığımızda, bunun her zaman böyle olacağını kesin bir şekilde söyleyemeyiz. Teknolojik gelişim üretim şekillerini değiştirerek yapılması gereken yeni görevler ortaya çıkarabilir; ancak neden bu görevleri yerine getirmeye en uygun olanların insanlar olduğunu varsayıyoruz? Görev gaspı sürdükçe yeni ve karmaşık görevlerin giderek daha fazlasını makinelere bırakmak daha mantıklı hale gelmez mi?

Acemoğlu ve Restrepo bu soruya şaşırtıcı bir cevap verir. İkili, insanların makineler yüzünden işsiz kalması sonucunda işgücünün ucuzlayacağını söyler: İş arayanların sayısının artması maaşları aşağı çeker. Bu da şirketleri, azalan işgücünün maliyetinden yararlanmak üzere, insanların yerine getireceği görevler icat etmeye teşvik eder. İşte bu yüzden yeni görevleri yerine getirmeye en uygun adaylar insanlardır: Çünkü bu görevler insanlar düşünülerek yaratılır. Ustalıklı bir düşünce. Ancak doğru olması durumunda ortaya yeni bir bilmece çıkar: Bu mekanizmanın neden atlara bir faydası olmadı? İşsiz kalan atların maliyeti de ucuzlayacaktı. Neden makinelerden çok atlara uygun görevler yaratılmadı? Ucuz atlar neden işsiz kaldı?
...

Şu an için, insanların becerilerinin makinelere kıyasla çok etkileyici düzeyde olması nedeniyle, insanlardan yararlanmanın yeni yollarını bulacağımızı düşünmek cazip geliyor. Ancak makinelerin becerileri arttıkça, tıpkı günümüzdeki atlar gibi, gelecekteki insanlar ekonomik faaliyetlerin pek çok alanında makinelere kıyasla güçsüz hale gelmeye başlayacak. Bu nedenle yeni görevlerin giderek daha çoğu makineler tarafından yerine getirilecek. Böylece, değişen pasta etkisi bize değil, makinelere destek olacak.

Alıntılar: Çalışılmayan Bir Dünya


Bunlar da İlginizi Çekebilir:
Yapay Zeka İnsanları İşsiz Bırakacak mı – Teknoloji
Aklı Vücutta Olan Beyin - Zihin Felsefesi



10 Nisan 2023 Pazartesi

İnsan Yapımı Makineler ve İnsan Makineler

Amazon Alexa, Apple Siri, Microsoft Cortana gibi yapay zekâ asistanları için de aynı şeyler söylenebilir. Bu makinelere insanlara sorduğumuz türden basit sorular sorduğumuzda, karşınızda bir insan olduğunu düşündürecek bir sesle yanıt verirler. (2018’de Google yapay zekâ asistanı Duplex’in bir kuaförü arayarak randevu alışını gösteren bir kayıt yayınlamıştı; resepsiyondaki kişinin ses tonu gerçekçi bir şekilde bir insana benzeyen, aralarda “mmm”, “hmmm” gibi sesler çıkaran bir makineyle konuştuğundan haberi yoktu.) Ancak bu sistemler ne kadar etkileyici olsa da, ne kadar insanı andırsa da insana benzer bir zekâya sahip değildir. İç işleyişleri insana benzemez. Bilinçleri yoktur. Düşünmez, hissetmez, insanlar gibi fikir yürütmezler.

O halde, bu makineleri herhangi bir anlamda “zeki” olarak tanımlamak doğru olur mu? Pek doğru görünmüyor. Çoğunlukla başka türlü ifade edemediğimiz için bu ya da benzeri ifadeleri kullanırız. Ancak insanlardan söz ederken kullandığımız bu ifadeleri makineler için de kullanmak doğru gelmez. Felsefeciler bu durumu “kategori hatası”, yani bir kategoriye yönelik bir sözcüğün başka bir kategori için de kullanılması olarak niteler: Bir havucun cep telefonuyla konuştuğunu, sinirlendiğini düşünemeyeceğimiz gibi, bir makinenin “zeki” ya da “akıllı” olduğunu da düşünemeyiz. O halde bu makineleri nasıl tanımlayabiliriz? Yapay zekâ alanı ortaya çıkmaya başladığı ve henüz bir ad verilmediği dönemde, bu araştırmalara “işlemsel rasyonalite” adının verilmesinin uygun olacağı düşünülmüştü. “Yapay zekâ” kadar heyecan verici ve kışkırtıcı olmasa da muhtemelen daha uygun bir terim. Çünkü bu makinelerin yaptığı şey tam da bu: İşlem güçlerini kullanarak devasa olası eylemler denizini tarıyor ve en rasyonel olanını seçiyorlar.
...

Yapay zekâ alanındaki mevcut pragmatist devrim birçok bakımdan son 150 yılda gerçekleşen ve farklı bir makinenin; yani insanın entelektüel becerilerine dair düşüncelerimizi şekillendiren bir başka devrimi andırıyor.

İnsanlar, zekâları sayesinde şu ana dek var olan en becerikli makinelerdir.
...

Yapay zekâ alanındaki pragmatist devrim de insan yapımı makinelerin becerilerinin kaynağı konusundaki fikirlerimizi değiştirmemizi gerektiriyor. Günümüzün en becerikli sistemleri zeki insanlar tarafından tepeden aşağıya bir anlayışla tasarlanan makineler değildir. Tıpkı Darwin’in bundan bir asır önce keşfettiği gibi, kayda değer beceriler zaman içinde, bilinçsiz, düşünce ürünü olmayan, insan zekâsıyla bir alakası bulunmayan aşağıdan yukarıya süreçlerle ortaya çıkabilir.
...

1979’da kendisine “herkesi yenebilen” bir satranç programı yapılıp yapılmayacağını sormuş ve net bir dille yanıtlamıştı: “Hayır. Herkesi yenebilen programlar olabilir, ancak bu programlar satranç programı değil, genel zekâ programları olacaktır ve insanlar kadar değişken tabiatlı olacaklardır. ‘Satranç oynamak ister misin?’ ‘Hayır, satrançtan sıkıldım. Şiirden konuşalım.’ Satrançta herkesi yenebilen bir programla böyle bir diyalog gerçekleştirebilirsiniz.” Bir başka ifadeyle, Hofstadter başarıyla satranç oynayabilen bir programın insan zekâsına sahip olacağını düşünüyordu. Neden mi? Bir püristti de ondan. “Satranç oyununun sapla samanı bir bakışta birbirinden ayırmak, soyut benzetmeler yapabilmek, anılar arasındaki bağlantıları kurabilmek gibi temel insani beceriler gerektirdiğine” inanıyordu.

Ancak, görmüş olduğumuz gibi, Deep Blue bunun yanlış olduğunu kanıtladı: Etkileyici bir şekilde satranç oynamak için sihirli insani becerilere, sapla samanı birbirinden ayırabilmeye gerek yoktu. Ancak Hofstadter hatasını kabullenmek yerine “boşluklar zekâsı” bahanesine saklandı. Deep Blue’nun Kasparov karşısında ilk galibiyetini elde etmesinin ardından, bu makinelerin “zekâ gerektirdiğini sandığımız belirli entelektüel faaliyetlerde insanları yenebildiğini” yazdı. “Satrancın düşünce becerisi gerektirdiğini sanıyordum. Şimdi gerektirmediğini anlıyorum. Kasparov’un derin düşünebilen biri olmadığını söylemiyorum. Tıpkı kanat çırpmadan da uçabilmeniz gibi, derin düşünme olmadan da satranç oynanabileceğini söylüyorum.” Hofstadter fikrini değiştirmiş, satranç oynamak için gereken becerilerin insan zekâsının “ayrılmaz parçası” olduğu görüşünü inkâr etmişti.

Ya da insan, satranç oynayan makineye karşı hikâyesinin insan kahramanı Kasparov’a bakalım. Deep Blue ile oynadığı oyunları anlattığı Deep Thinking kitabında insanların düştüğü tuzaktan söz eder: “Bilgisayarın dünya satranç şampiyonunu yenmek gibi zekice bir şey yaptığını gördüğümüz an, bunun ‘aslında zekâ gerektirmediğini’ düşünmeye başlarız.” Ancak kendisinin de yaptığı tam da buydu. Deep Blue’yla karşılaşmasından yedi yıl önce, iddialı bir şekilde bir makinenin kendisini asla yenemeyeceğini, çünkü insan olmadığını söylemişti. “Bir bilgisayar dünya şampiyonunu yenebiliyorsa, dünyanın en iyi kitaplarını da okuyabiliyor, en iyi oyunlarını yazabiliyor, tarih, edebiyat ve insanlara dair her şeyi biliyor olmalı. Böyle bir şey mümkün değil.” O dönemde Kasparov’a göre satrançta kazanmak, bizi biz yapan her şeyden ayrılamaz bir beceriydi. Buna rağmen, karşılaşmanın ardından “Deep Blue ancak programlanabilen bir alarmlı saat kadar zeki” demişti. Tıpkı Hofstadter gibi, o da fikrini değiştirmiş, satrançta kazanmanın insan zekâsının göstergesi olmadığına karar vermişti.

Gol yememek için kalenin yerini değiştirme alışkanlığı bir işe yaramaz, çünkü eleştirmenlerin makinelerin şu an için sahip olmadığı becerileri hafife almasına yol açar. Bu küçümseyici havanın kendi başına bile hatalı olduğunu düşünmek mümkün. İnsan zekâsını benzersiz kılan şey nedir? İnsan zekâsını neden yüceltiyor, neden makinelerin dikkat çekici beceriler edinmesini sağlayacak diğer yaklaşımlardan üstün tutuyoruz? İnsan zihninin gücü ve gizemi elbette hayranlık uyandıracak. Belki uzun bir süre daha kafamızın içinde olup bitenleri anlayamayacağız. Ancak, makinelerin bize benzemese, bizi taklit etmese bile insanları alt edecek şekilde tasarlanması da hayranlık uyandırıcı, şaşırtıcı ve heyecan verici değil mi? Kasparov Deep Blue’yu pahalı bir alarmlı saat diyerek küçümseyebilir, ancak bu alarmlı saat kendisini satranç tahtasına gömmedi mi? Bizim mucizevi anatomimizi ve fizyolojimizi paylaşmasalar bile, bu sistemin içsel işleyişinin de bizi beynin işleyişi kadar heyecanlandırması gerekmez mi?

Sonuçta, Darwin’in insan makinesinin becerilerinin insan zekâsını andıran bir şeyden kaynaklanmadığını fark ettiğinde hissettiği şey de buydu. Yaratıcısız doğal seçilim teorisiyle dünyadaki son gizemi ve sihri ortadan kaldırmaya çalışan acımasız biri değildi. Tam aksine. Türlerin Kökeni’nin son cümlesini ele alalım: “Yaratanın başlangıçta bütün özünü birkaç ya da bir biçime üfürdüğü yaşamı böyle anlayan ve bu gezegen çekimin değişmez yasasına göre dönüp dururken, böylesine basit bir başlangıçtan en güzel, en olağanüstü biçimlerin türemiş ve türemekte olduğunu kavrayan bu yaşam görüşünde gerçekten yücelik vardır.”

Bunlar bir metafizik düşmanının yazacağı şeyler değildir. Darwin’in yaratıcısız yaşam görüşünün kendi içinde bir “yüceliği” vardır ve bu his, adeta dinsel bir saygıyla dile getirilir. Günün birinde biz de insan olmayan makineler için aynı şeyi hissedebiliriz.
...

Uzmanlar bu noktaya ulaşmamızın ne kadar sürebileceği konusunda görüş ayrılığına düştü. Kimileri yapay genel zekâya on yıllar, kimileri ise yüz yıllar olduğunu söylüyor. Yakın zamanda yapılan bir anket 2047 gibi net bir tarih ortaya koyuyor. Günümüzde bu “genel” becerilere doğru atılmış küçük adımlara tanık oluyoruz; her ne kadar ilk ve ilkel örnekler olsa da... Örneğin DeepMind’in inovasyon portföyünde 49 farklı Atari oyununda insanlarla rekabet edebilen bir makine bulunuyor. Makineye verilen tek veri, bilgisayar ekranındaki piksellerin kalıbı ve oyunda kazandığı puanlar. Buna rağmen, makine farklı oyunları, genellikle en başarılı insan oyunculara rakip olacak düzeyde oynamayı öğrendi. Yapay genel zekâ meraklılarının peşinde olduğu genel beceri tam da bu tür bir şey.
...

İktisatçılar, bilgisayarın bir görevi yerine getirebilmesi için insanlar tarafından anlaşılır şekilde ifade edilebilen komutları yerine getirmesi gerektiğini düşünüyordu; makinelerin becerisi, insan zekâsı sayesinde, yukarıdan aşağıya bir anlayışla oluşturulabilirdi. Bu bakış açısı ilk yapay zekâ dalgasında doğru olabilirdi. Ancak, görmüş olduğumuz gibi, şu an böyle bir durum söz konusu değil. Makineler artık görevleri yerine nasıl getireceğini kendi kendine öğreniyor, aşağıdan yukarıya bir yaklaşımla kendi kurallarını geliştirebiliyor. İnsanların bir arabanın nasıl kullanılacağını ya da bir masayı nasıl tanıyacağını kolayca anlatamaması önemli değil; makineler artık insanların açıklamalarına ihtiyaç duymuyor. Bu da bir zamanlar başaramayacakları düşünülen, “rutin olmayan” pek çok işi üstlenebilecekleri anlamına geliyor.

Alıntılar: Çalışılmayan Bir Dünya


Bunlar da İlginizi Çekebilir:
Yapay Zeka İnsanları İşsiz Bırakacak mı – Teknoloji
Aklı Vücutta Olan Beyin - Zihin Felsefesi
Özgür İrade