30 Eylül 2019 Pazartesi

Yapay Sinir Ağlarının Sakıncaları

Vikipedi'de “Yapay sinir ağları” maddesi altında şu tespitler geçmektedir.

Yapay sinir ağlarının üstünlüklerinin yanı sıra bazı sakıncaları da vardır. Bu sakıncalar şu şekilde listelenebilir:
  • Sistem içerisinde ne olduğu bilinemez.
  • Bazı ağlar hariç kararlılık analizleri yapılamaz.
  • Farklı sistemlere uygulanması zor olabilir.

Peki bu tespitler ne anlama geliyor. Bu tür sakıncalar beklenmedik şeyler midir! Bu tespitleri şöyle açıklayalım:

Sistem içerisinde ne olduğu bilinemez:
Yapay sinir ağı içerisinde ne olduğu bilinemez. Neyi neye bağladığı kestirilemez. Bir insanın kafasından ne geçtiği de bilinemez. Hatta o insanın kendisi bile kafasında olup biten her şeyi kestiremez. Yaptıkça aklına gelir. Belleğin nasıl bağlantılarla oluşturulup, birbirlerini hangi bağlantılarla çağırdığını keşfetmek zordur.

Bazı ağlar hariç kararlılık analizleri yapılamaz:
Yapay sinir ağları her zaman en iyi sonucu vermeyebilir. Ne kadar kararlı olduğu bilinemez. Örneğin Google Translate her zaman iyi sonuç veremez. İçeride dili nasıl anladığından emin olunamaz. Bu yüzden ağa doğrudan müdahale edilemez. Ama bir insanın da bir işi tam olarak anladığından emin olunamaz. Her zaman beklenen iyi sonucu vermeyebilir. Bir işte, daha verimli yöntemin olduğunu her zaman fark edemeyebilir. Örneğin bir amaç için, daha basit bir algoritmayı fark edemeyebilir. Bir insan için de kararlılık analizi yapmak zordur.

Farklı sistemlere uygulanması zor olabilir:
Artık doğal dil işleme konusunda başarılı sonuçlar alınabiliyor. Türkiye'deki bazı bankalar da kullanmaya başladı. Müşteriler para işlemlerini sesli komutlarla verebiliyor. Ama halihazırda başarılı sonuçlar veren bir doğal dil işleme yazılımına yerel bir şiveyi öğretmek uğraştıracaktır. Hatta başka bir dile uyarlamak hiç kolay olmayacaktır. Bir insanın yeni bir dil öğrenmeye başladığını varsayalım. Başlangıçta kavramlar yabancıdır. Aralarında bağlantı yoktur. Zamanla kavramlar tanıdık gelmeye başlar. Aralarında bağlantı kurulur. Yani dil anlaşılmaya başlanmıştır. Bu birdenbire olmaz. Zaman alır. Yani insan beynini de farklı konulara uyarlamak zor olabilir. Örneğin yeni bir kültüre girer. Ama o kültürü anlayıp alışması zaman alır. Hatta bazı insanlar girdikleri yeni kültüre alışamazlar bile. Diğer bir örnek: Bir insanın kendi alanı dışındaki bir işle ilgilenmeye başladığını varsayalım. O işin ayrıntılarını anlaması zaman alacaktır.

Yapay sinir ağlarında, sinir ağları taklit edilmektedir. İnsan düşünmesi de sinir ağları üzerine kuruludur. Dolayısıyla yapay sinir ağlarının bu sıkıntıları, aslında insan düşünme biçimine dar ölçekte benzemesinden kaynaklanmaktadır. Sinir ağlarının doğası böyledir. Yani yapay sinir ağlarının geliştirilmesi doğru yolda gidiyor görünüyor.

27 Eylül 2019 Cuma

Uzaylılara Dair Hiçbir İz Bulunamadı - Alıntı

Dünya Dışı Akıllı Yaşam Araştırma Enstitüsü (SETI) 1960'larda kuruldu. Uzaydaki radyo dalgaları büyük bir heyecanla dinlenmeye başlandı. Bir akıllı yaşam izi olabilecek radyo dalgaları keşfedilmeye çalışıldı. Günümüzde itiş teknolojilerinde kullanılabilme olasılığı olan lazer izleri de taranmaya başlandı. SETI kurulalı neredeyse 60 yıl oluyor. Ama hâlâ akıllı yaşam izine rastlanmadı. Elbette araştırma devam etmeli. Ama çok fazla şey beklemenin de hayal kırıklığına neden olacağını akılda tutmak gerekir.


Dünya dışı zeka arayışımız o kadar büyük mesafeleri kapsıyor ki, bazen bunu yapmak samanlıkta iğne aramaktan daha beter gibi gelebiliyor.

Gökbilimciler, 1960’lı yıllardan beri sıradışı bir şey bulmak için milyarlarca radyo kanalını derinlemesine inceledi. Bu sayede başka bir yaşam biçimi bulabilecekler; belki de gelişmiş bir zeka ile karşılaşabileceklerdi.
...

Buna rağmen, insanların veya doğal kuvvetlerin meydana getirdiği parazitlerden kaynaklanmış olabilecek milyonlarca muhtemel olayın silinmesinden sonra (örneğin kozmik radyasyon patlamaları); geriye sadece bir avuç aday kalmış. Daha ileri analizler yapan araştırma takımının eli tamamen boş kalmış.

Çalışmanın baş yazarı Danny Price, “Bu veri yayını, Buluş Dinleyişi takımı için muazzam bir kilometre taşı” diyor.

“Yakındaki yıldızlara yönelik milyarlarca frekans kanalında yapılan binlerce saatlik gözlemi köşe bucak inceledik. Dünya ötesinde, yapay sinyallere yönelik hiçbir kanıt bulamadık. Fakat bu durum, orada zeki yaşamın olmadığı anlamına gelmiyor: Belki de henüz doğru yere bakmamışızdır veya sönük sinyalleri tespit edecek kadar derin bakmamışızdır.”
...

Kullandığı son SETI yöntemleri özellikle hassas olan Buluş, ayrıca dar menzil radyo frekansları ve iletişim ya da itiş teknolojisinde kullanılabilecek parlak lazerler gibi çok çeşitli sinyal tipleri içeriyor.
...

Bu analiz, Buluş’un 2017 yılında yayınlanan ve bu kadar hassas ya da geniş kapsamlı olmayan önceki sonuçlarına göre bir ilerleme niteliği taşıyor. Fakat bu önceki tezde gözlenen 692 yıldız, daha detaylı olan bu yeni analize dahil edilmiş olsa da; bunların hiçbirinin, dünya dışı yaşam yönünden dikkate değer adaylar olmadığı gösterilmiş.
...

Takım ayrıca, yakında yer alan bir milyon yıldız üzerinde daha radyo ölçümü yapmayı umuyor. Bunun yanısıra, Galaktik Düzlem ve Galaktik Merkez üzerinde de radyo gözlemleri ile optik gözlemler yapılacak.

Price, The Guardian gazetesine şöyle söylüyor: “Verilerde bir şey bulamadık fakat ben kesinlikle umudumu kaybetmiyorum”

“Halen bakılacak çok daha fazla yıldız ile göz önüne alınacak daha fazla arama yaklaşımı var.”