26 Mart 2020 Perşembe

İşlerin İnsan Sevgisiyle Yürümediği Kesin! - Sahne



Kütüphanelerin Google gibi dijital platformlara taşınması hakkında konuşmaktalar.

Presse: Bu sempozyumumun asıl konusu,
dijital teknolojinin kültüre erişimi nasıl demokratikleştirdiği.
Alain: Demokrasinin bununla ne ilgisi var!
P: Her şey herkese her an açık.
A: Her şey değil, herkes de değil!
P: Yani demek istediğim, teknolojinin umut vaat etmesi.
Bu ütopya bence!
Laure: Presse haklı, Google'da bir sürü kitap var,
ve bunlara herkes erişebiliyor.
Bu bir devrim.
P: Google'da 20 milyon eser var.
Dünyanın en büyük kütüphanesi internette.
A: Yani Google reklam verenlere data satmak için,
bizim edebi hafızamızı ele geçirdi, öyle mi!
L: İşlerin insan sevgisiyle yürümediği kesin! :-)
A: Orası tartışılır. Ticaretin, iş dünyasının ve reklamın,
bütün bir bilgi sirkülasyonunu meşru olarak sahiplenmesi
modern bir fikir, ama ben kişisel olarak buna katılmıyorum!
L: Yayıncılık da ticaret değil mi! :-)

25 Mart 2020 Çarşamba

Alternatif Akım Ölümcüldür - Sahne



Asistanı, Thomas Edison'u ziyarete gelir.

Thomas Edison: Ne var?
Asistanı: Ne demem gerekiyor..
TE: Söyle.
A: Birini öldürecek bir cihaz asla yapmam demiştiniz!
(Alternatif Akımın ölümcül olabileceğini göstermek için,
çeşitli hayvanlara elektrik vermiştir insanların önünde.
Ve en sonunda, Westinghouse'un akımı kullanılarak,
elektrikli idam sandalyesi yapılabileceği konusunda
devlete gizlice danışmanlık yapmıştır.
Elbette, Westinghouse'un akımı, insanlara antipatik görünsün diye...)
...
TE: İmkansız bir şey yapıyorum.
Ve birileri onu benden çalıyor.
O yüzden bir daha yapıyorum, bir daha çalıyorlar.
Bir daha ve bir daha.
(Westinghouse'nin kendisinin patentli ampullerini kullandığını düşünmektedir.)
...
TE: Bu diğer şeyler gibi değil.
Bu diğer her şey!
Geleceğimiz tuğlalarla falan değil,
bakırla döşenecek.
Otomasyon, ulaşım, haberleşme...
Ve o akımı kontrol edecek olan kişi,
geleceği de kontrol edecek!
...
A: Westinghouse'un haklı olduğunu biliyorsunuz!
...
A: Alternatif Akımın birkaç kazayla işlevsiz kalacağına gerçekte inanmıyorsunuz.
Sadece kaybetmek istemiyorsunuz.
TE: Ben yalnızca kimsenin ciddiye almaya yanaşmadığı bir şeyi dile getiriyorum!
(“Alternatif akımın ölümcül olduğunu ciddiye almıyorlar” diyor.)
...
A: Bu gece akımı değiştirip kazanan olun.
TE: Onun akımı, insanları öldürüyor.
A: Siz öldürür dediğiniz için!

A: Akkor lambayı siz icat etmediniz.
Ama insanlar öyle sanıyor!
...
TE: O zaman bir takım şeylerin nasıl var olduğuyla ilgili gerçeği sana anlatayım.
Hepimiz bir katkıda bulunuruz.
İcat denen şey budur zaten.
Tuz, tahıl, sıcaklık, fırın...
Ama ekmeği yapan
yalnızca tek kişidir.
...
TE: Her şeyi bir araya getiren yalnızca odur!
Ve tadını o kadar güzel yapar ki
insanlar sıraya girip o ekmeği satın almak için
zorlukla kazandıkları parayı verir!
A: Bay Edison, başarıya ulaşmanızı istiyorum, gerçekten.
...
A: Ama bu gece, akımı değiştirin.
Yoksa Sir Isaac Newton yerine
P. T. Barnum olarak ölürsünüz!



Bu arada, “alternatif akım ölümcüldür” propagandası, insana “nükleer santraller ölümcüldür” propagandalarını hatırlatmıyor değil. :-)

24 Mart 2020 Salı

Umduğundan Fazlası - Sahne



Thomas Edison ampulü icat etmiştir. Akkor lambası için pazar aramakla meşguldür. Laboratuvarında çalışan genç, heyecanlı şekilde bulduğu yeni akım türünü, alternatif akımı Edison'a açıklar. Edison, "Sen teori üzerinde vaktini harcıyorsun" der. Alternatif akımla ilgilenmez. Bu genç Nikola Tesla'dır.

Alternatif akım ilk Edison'un aklına gelseydi neler olurdu. Elektriği uzak yerlere nakil etmek için daha verimli olduğunu zaten kabul ediyor olurdu. Ama şimdi, kendisini, en iyi mucit olduğuna inandırmaya devam edebilmek için, alternatif akımın insanı öldürebileceği gibi sorunlarına dikkat çekmeye devam etti. Edison doğru akıma saplanıp kalmıştı! İhaleleri yavaş yavaş kaybetmeye başlamıştı. Ve en sonunda insanlara iyi reklam olabilecek Dünya Fuarı aydınlatmasını da Westinghouse'a kaptırdı. Alternatif akım dikkatli kullanıldığında güvenliydi. Günümüzde de elektriği uzak yerlere nakil edebilmek için alternatif akım kullanılmaktadır.

Sahne George Westinghouse ile Nikola Tesla'nın buluşmasını tasvir etmektedir.

...
Nikola Tesla: Aldatmayacağınızı nereden biliyim!
George Westinghouse: Bunu bilemezsiniz.
GW: İşin aslı Bay Tesla motorunuza ihtiyacım var.
Fuarı aydınlatabilirim, ama hâlâ bir motoru hareket ettiremiyorum.
Bugün bir anlaşmaya varamazsak şirketim burada
sizin otel odanızda silinip gidecek!
...
Şirket yok olursa Niagara'nın gücünü denetleme hayalleriniz de yok olabilir...
...
Şimdi, anlaştık mı?
NT: 5 Bin.
...
NT: Bin olsun!
...
GW: (Bir gülme alır.) :-)
Evet.
Size 2 Dolar 50 Cent vereceğim.
...
Beygir gücü başına! :-)
Bir dahi değilim ama
toplamda milyonlarca Dolar olmalı. :-)
...
NT Size Delmonico'da bir yemek ısmarlayayım. :-)

Nikola Tesla tüm patenti 1000 Dolar'a vermeye razıdır. Ama George Westinghouse, sadece kullanma lisansı alarak Nikola Tesla'yı çok sevindirir.



Bu da İlginizi Çekebilir

Kablosuz Elektrik

20 Mart 2020 Cuma

Çünkü ambalajla, dağıtımla uğraşmadan asıl içeriğe odaklanabileceksin! - Sahne



Bir yayınevinin yöneticisi Alain ve arkadaşları buluşmuşlardır. Konu e-kitaptan açılır...
(Not: Farklı dostların söylediği cümleler ayrı tırnak içine alınmıştır.)

“İnsanlar bir bilgisayara 1500 Euro verebilir. İnternet bağlantısına bilmem kaç Euro da ödeyebilir. Bunlar kriz değil bence. Ama sıra bir albüm, bir kitap hatta bir gazete almaya gelince aman tanrım büyük sorun.”
“Evet ama korsan kitapların azaldığını inkar edemezsin.”
“Çünkü gençler daha az okuyor, o yüzden.”

“En basitinden, sen bile artık taslakları tabletten okuyorsun.”
Alain: "Hepsini değil."
“Ben tabletten okumuyorum.”
“Çünkü eskide kaldın.”

Alain: “Ama senin kitaplarını Kindle'da da okuyan çok. Rakamlara bakalım. Seninkileri yaşlıların okuduğunu biliyorsun. Genellikle emekliler ve özellikle kadınlar. Artık daha çok kadın okuyor seni. Bu çok güzel bir şey bence.”
“Çünkü daha pratik, daha kolay, daha hafif, vesaire.”
“Harfler daha büyük!”
“Mesela yolculuğa çıkıyorsan bütün kütüphaneni Kindle'a koyabilirsin.”
“Neden kütüphanemle yolculuğa çıkıyım ki. Yanıma kitabımı alırım. Hem de daha hafif.”
“Şarj etmene de gerek yok.”
“Kesinlikle.”
“Hadi ama ciddi olun. Bu gerçek. Giderek daha az kitap okuyacağız. Ve okuduklarımız da e-kitap olacak.”

Alain: “Kendime şunu soruyorum. Neden topluca dijitale geçmiyoruz.”
“Ekonomik olarak saçma olur. Kitaplar hâlâ satıyor. Tamam, eskisi kadar olmayabilir ama satmaya devam ediyor.”
Alain: “Evet, ama çok hızlı değişecek. Aracılar kalkacak. Dağıtımcı, basımevi kalmayacak. Sadece editörler ve yazarlar, o kadar.”
“Yayın evleri internet sitesine dönüşecek yani.”
Alain: “Evet ama; buna sadece internet sitesi diyemezsin. Bir yayınevinin yaptığı her şeyi yapacak. Süreçler aynı kalacak.”

Alain: “Hiç bir şey değişmeyecek. Sadece üretim olmayacak o kadar. Yine aynı yazarlarla aynı anlaşmaları yapmaya devam edeceğiz.

Alain: “Bugün yaptığımız şeyin aynısı olacak. Hatta belki de daha iyisi. Çünkü ambalajla, dağıtımla uğraşmadan asıl içeriğe odaklanabileceksin!”

Alain: “Bence artık kitapları yavaş yavaş bırakabiliriz!”

Dijital Yayıncılık

Yazar, kitabını bilgisayarda zaten dijital belge olarak yazar. Bunu e-kitaba dönüştürmek, kağıda basmaktan daha kolaydır. Ve daha az masraflıdır elbette. Peki, bazı yayınevleri e-kitap yayınına geçmekte neden isteksizler! Çünkü alıştıkları bir iş modeli var. Şirketler de insanlar gibi alıştıkları davranışı değiştirmekte zorlanırlar. Çünkü alışılan şeyi yapmak daha kolay gelir. Ama bazı ülkelerde yayınevlerinin bir korkusu daha vardır. Dijital kitabın korsanının yayılması, kağıt kitabın korsanının yayılmasına göre daha kolay olacaktır. Bu yüzden isteksiz davranabilirler. Bu konuda hak vermemek mümkün değil, ne yazı ki.

Vergi muafiyetiyle filan basılı yayınlar değil, asıl dijital yayınlar teşvik edilmelidir. Basılı yayınlardan %0 vergi alıp, elektronik kitaplardan %20'ye yakın vergi alan ülkeler arasında bazı Avrupa ülkelerinin bile olması şaşırtıcıdır. Oysa doğayı, ağaçları koruyacak en önemli şeylerden biri artık basılı kitapların olmaması olacaktır. E-Kitabın, kitaptan asıl üstünlüğü ise kitabın içeriğine erişmenin çok kolaylaşmasıdır. Örneğin internet siteleri -elbette dijital oldukları için- gibi, arama yapılabilir, yazı boyutu büyütülebilir vesaire.

Bu arada, Amazon Kindle, tek e-okuyucu olarak akla gelmemeli. Farklı alternatifler var. Kobo var, Calibro var, Onyx Boox var. Aslında e-okuyucudan ziyade e-mürekkep tablet daha mantıklı bir seçim gibi görünmektedir. Böylece kullanıcı, işine yarayacağını düşündüğü her Android programını yükleyebilir. Bir sınırlama olmaz. Hatta kullanıcı, e-tablete Amazon Kindle'ın Android yazılımını da yükleyebilir. Kobo'nun Android yazılımını da yükleyebilir. Böylece her e-kitap mağazasından kitap satın alabilir. Her mağazanın kitabını okuyabilir. Tek bir mağazaya bağlı kalmaz. Tek bir e-tableti, bir Kindle olarak kullanabilir, bir Kobo olarak kullanabilir. İstediği belgeyi, raporu okuyabilir. Web sitelerini okuyabilir. Mesela Onyx'in ürünleri böyle Android e-mürekkep tabletlerdir. Aslında e-kitap mağazası işletmekle, e-tablet üretmek birbirinden ayrı işler olması daha iyi olacaktır. Böylece mağaza hangi kitapların daha çok satacağına daha rahat odaklanabilir. E-Tabletlerin nasıl tasarlanacağına da elektronik şirketleri odaklanır. Ve kitap satmakla uğraşmak zorunda kalmaz. Sony, bu işten, bu yüzden vaz geçmişti.



Bunlar da İlginizi Çekebilir

Hayatını bir fikre adıyorsun. Kitaplara! Sonra bu fikir seni aşıyor! - Sahne



Alain: Hayatını bir fikre adıyorsun. Kitaplara! Sonra bu fikir seni aşıyor!
...
A: Şüphesiz. Ama ben neyin değiştiğinden bahsetmiyorum.
Nelerin aynı kaldığından bahsediyorum.
Bizler aynı zamanda bir dönemin temsilcileriyiz.
Şüphe etsek de, tapınak boş kalsa da bu böyle işte!
(Artık eski ilgiyi kaybetmiş, yavaş yavaş devrini tamamlayan
basılı yayına gönderme yapıyor.)
Laure: Bundan eminim, rahip sensin değil mi?
A: Hayır bu bir benzetme.
Bazen her şeye rağmen bir fikri savunmak gerekir o kadar.
L: Sempozyumda da bunu mu anlatacaksın yoksa. :-)
A: Hayır onlara ilgilendikleri şeyden bahsedeceğim. :-)
İnternet yayıncılığının nasıl işimizin önemli bir parçası haline geldiğinden...

Yayınevi yeniliklere ayak uydurmakta zorlanmaktadır. Alışılan iş modelini değiştirmek zor gelmektedir. Piyasaya e-kitap sunmakta isteksiz davranmaktadır.

1 Mart 2020 Pazar

Bedeli ne olursa olsun - Sahne



Cumhuriyetçi Senatör: Savaştığımız şey şeytanın bir sureti.
Ve insanlığın son 1300 yıllık gelişiminin dine aykırı
ve ölümle cezalandırılmaya uygun olduğunu düşünüyor!

Gazeteci: Orduyu eve geri getirme stratejine ne dersiniz?
CS: Yani çekilelim.
G: Bu bir seçenek değil mi!
CS: Tamam bakalım bu durumda ne oluyor.
Çıkıyoruz, ve Afganistan Taliban rejimine geri dönüyor.
Şimdi bile Taliban çok daha kötü ve etkili bir şeye dönüştü!
Çünkü süper güçlere karşı 2-0 öndeler.
Bize yardım eden, oy kullanan
ve bizim sözümüze güvenecek kadar aptallık etmiş insanları katlederler.
Yani bu sadece yaklaşık 10 milyon Afganın değil,
Amerikan güvenilirliğinin ve dünya çapında doğruluk için savaşının sonu olucak.
G: Amerika ne zaman dünyada...
CS: Birkaç yıl içinde geri dönmeye zorlandığımızda, lütfen bu bölümü alıntıla.
Parçalanmış Irak, umutsuz bir Afganistan ve nükleer bir İran'la savaşmaya hazırlanacağız.
O zaman kaç askere ihtiyacımız olacak.
Birkaç sıfır eklenecektir!
G: Şey, ben özgürce konuşabilir miyim?
İnsan kaybına, ya da parasal kayba bakmaksızın,
yeni bir strateji daha uygulamak üzeresiniz.
Çünkü tahminlerden hareketle...
CS: Bunu planlarken insan kaybını derinden düşündüm!
G: Peki tahmininiz tam olarak kaç tane!?

CS: On yıl gerekse de kalacağız.
Bedeli ne olursa olsun.
G: Bedeli ne olursa olsun?
CS: Bedeli ne olursa olsun!

Kalplere ve gönüllere hitap edecek tabii - Sahne



Yayın Yönetmeni: Çünkü doğruca sana geliyor.
Sorularını yanıtlıyor.
Sana özel haber veriyor.
Yani sana bir hediye!
Gazeteci: Bu bir hediye değil, propaganda.
Ve hükumetin bizden her istediği şeyi yayınlamak zorunda değiliz.

G: Bu adamlar bir çıkış yolu için öyle çaresiz ki,
Irak konusunu değiştirmek için o kadar çaresizler ki,
o kadar çaresizce kazanmak istiyorlar ki,
Erling'i dinliyorlar!
G: Biliyor musun, onları suçlamıyorum.
Çünkü çocuk gayet iyi!
Ama saldırıdan sonrası için hiç bir planı yok.
Kalplere ve gönüllere hitap edecek tabii,
ama yani bildik helikopterler, deniz piyadeleri hikayeleri!