21 Nisan 2020 Salı

Verileriniz için niçin size ödeme yapılmalı - Konferans

Konuşmacı, kullanıcıların internette ürettiği verilerin aslında özel mülkiyete benzediğini vurguluyor. Merkezi bir şirketin bu verilerden tek başına faydalandığı konusunda yaptığı benzetme oldukça ilginç. :-)


“Ben 70'li yılların sonunda ülkemin özgürlük pahasına mutlak eşitliğin arayışının son yıllarında kırsal Çin'de büyüdüm. O zaman herkesin bir işi vardı ama herkes mücadele içindeydi. 80'lerin başında babam elektrikçiydi ve annem hastanede iki vardiya çalışıyordu. Ama yine de yeteri kadar yemeğimiz yoktu ve yaşam şartları berbattı. Hepimiz şüphesiz eşittik -- eşit şekilde yoksulduk. Devlet her şeye sahipti. Biz ise hiçbir şeye. Sizinle paylaşmak istediğim hikâye esnek, metanetli ve şeffaf kararlarla bu zorlukların üstesinden gelmek için yaptığım mücadeleyle ilgili. Hayır, şaka yapıyorum, bunu size yapmayacağım.”
(Gülme sesleri)

“Bir araç gibi firmalara çok derin tüketici görüşleri, operasyonel verimlilik ve muazzam gelir artışı getirmekte. Bazıları için de demokratik seçimleri manipule etmek için bir yol oldu veya kâr ya da politik amaçlar için gözetleme olanağı sağladı. Bu mucizevi şey ne? Tahmin etmişsnizidir; bu veri.”

“Birçok araştırma, işletmelerde karar vericilerin büyük kısmının veriyi başarı için önemli bir varlık olarak gördüğünü gösteriyor. Verilerin kişisel, ekonomik ve politik yaşamlarımız için bu büyük paradigma kaymasını nasıl değiştirdiğini hepimiz gördük. Veriye sahip olan geleceğe sahiptir.”

“Hesaplara göre 2030'da, 10 yıl sonra dünyada 125 milyar internete bağlı cihaz olacak. Bu kişi başına ortalama 15 cihaz demek. Zaten her gün veri üretiyoruz. Çok daha fazlasını üreteceğiz. Google, Facebook ve Tencent'in 2018'deki toplam geliri 236 milyar dolardı. Peki kaçınıza onlardan ürettiğiniz veriye göre ödeme yapıldı? Hiç, değil mi? Veri çok büyük bir değer ama merkezi olarak kontrol ediliyor ve sahipleniliyor. Bu büyük veri şirketleri için ham madde üretiyorsunuz ama kimseye ödeme yapılmıyor.
Sadece bu değil, bu gelir denkleminin bir parçası olarak bile değerlendirilmiyorsunuz. Bir kez daha, hepimiz şüphesiz eşitiz -- eşit şekilde yoksuluz. Başka birinin her şeyi var, bizim ise hiçbir şeyimiz yok. Kulağa tanıdık geliyor, değil mi?”

“80'lerde işler ailem için gelişmeye başladı. Sistem gelişti ve insanlara bizim yarattığımız şeyin bir parçasına sahip olma izni verildi. “Okyanusa dalan insanlar” veya “xia hai”, Çin terimi, iktisadî teşebbüs işlerini terk eden ve kendi işlerini kuranları bu şekilde tasvir etti. Bir işletmeye ait özel mülkiyet kişisel araba, mülk, yemek, giysi ve diğer şeylerin sahibi olmak oldu. Ekonomi mekanizması dönmeye ve insanların hayatı gelişmeye başladı. İlk defa zengin olmak muhteşemdi.”

Özel mülkiyet sahip olmadığımız özgürlüğün bir şekliydi. Bizim jenerasyonumuz için hiç bilinmeyen fırsatlar yarattı ve bizi çok çalışmaya ve okumaya motive etti. Sonuçta 850 milyondan fazla insan yoksulluktan kurtuldu. Dünya Bankası'na göre Çin'in en düşük yoksulluk derecesi 1991’de, ben çoçukken, %81'di. 2015’e gelindiğinde %0,7. Ben bu başarının ürünüyüm ve bugün kendi AI şirketim olduğunu sizinle paylaşmaktan çok mutluyum. Batı Çin'de küçük bir çoçukken hayal edemeyeceğim dünyevi ve dinamik bir hayat sürüyorum.”

Veri mülkiyetine tamamen farklı yönlerden baksak ne olur? Ya veri mülkiyeti gerçekten de kişisel, bireysel ve ekonomik bir sorunsa? Ya yeni dijital ekonomide yarattığımız şeyin bir kısmına sahip olma ve özel veri mülkiyeti özgürlüğü insanlara verme hakkımız olsa?Yasal mülkiyet kavramı; sahip olabilirsiniz, kullanabilir, hediye edebilir, devredebilir, varlığınızı imha veya takas edebilirsiniz anlamına geliyor, sizin kabul ettiğiniz değerden. Ya aynı tanımı bireylerin verilerine de versek böylece onlar bizim verimizi kullanabilse veya imha edebilse veya biz onu seçtiğimiz fiyata satsak?
Şimdi bazılarınız şunu söyleyebilir; “Ben hiçbir zaman verilerimi para için satmam.” Ama şu an, size hatırlatayım, siz tam da bunu yapıyorsunuz, sadece bedava olarak.”

“Fiyatlandırma gücünü bireylere atayarak kişisel ve detaylı ihtiyaçlarımızı yansıtmak için araç kazanıyoruz. Mesela özel bir tıbbi araştırma için katkı koymak size anlamlı geliyorsa verilerinizi bağışlayabilirsiniz. Davranışlarımızı gösteren bir veri setini 100.000 dolara satabileceğimiz araçlarımız olsa bir politik grubun sizi hedef alabileceğinden veya etkileyebileceğinden şüphe duyarım. Siz kontrol ediyorsunuz. Siz karar veriyorsunuz.”

“Brave denen yeni bir tarayıcı cesur kalkan anlamına gelen ''Brave Shields''le bize güç veriyor, bu uygulama, veri toplayıcı reklamları ve izleyicileri sürekli bloke ediyor ve diğer tarayıcılar gibi veri sızmasından kaçınıyor. Buna karşılık, kullanıcılar bazı pazarlık ve fiyatlandırma gücünü geri alabilir. Kullanıcı reklamları kabul ettiğinde Brave, yayıncı sitenin ödemeli içerikleriyle karşılık vererek kullanıcıları ''temel dikkat ödülleri''yle ödüllendiriyor. Ve ben Brave’ı birkaç aydır kullanıyorum. O şimdiden 200.000’den fazla reklam ve izleyiciyi engelledi ve bana çok zaman kazandırdı. Şimdi, birçoğunuzun partnerinden çok tarayıcısıyla etkileşimde olduğunu biliyorum,
(Gülme sesleri) bu yüzden en azından vaktinizi çalmayan ve tuhaf olmayan bir tane bulmalısınız.
(Gülme sesleri)”

Google’ın vazgeçilmez olduğunu mu düşünüyorsunuz? Bir daha düşünün. Arama motoru vazgeçilmezdir. Google monopoli kurmuş -- şimdilik. DuckDuckGo arama motoru sizin verilerinizi depolamıyor veya reklamlarla sizi izlemiyor veya kişisel tarayıcı geçmişinizi izlemiyor. Yerine, tüm kullanıcılara aynı sonuçları gösteriyor, sizin kişisel tarama kayıtlarınıza uygun sonuçları değil.”

DC’de yeni girişim olan UBDI, Evrensel Temel Veri Geliri, insanlara verilerini anonim olarak pazar araştırmasında kullanabilecek şirketlerle paylaşarak para kazanmakta yardımcı oluyor. Şirket bir araştırmayı satın aldığında kullanıcılar para ve paylaştıklarını takip etmek için UBDI puanları kazanıyor, hesaplara göre neredeyse kişi başına yıllık 1000 dolar. UBDI evrensel temel gelir için yapay zeka ekonomisinde uygun bir yol olabilir.”

“Tabii ki bireysel veri mülkiyeti dijital bir toplumu neyin oluşturduğuna dair son derece karmaşık bir soruya kusursuz ya da tamamlanmış bir cevap değil. McKinsey'ye göre yapay zeka, gelecek 10 yılda ekonomik veriye 13 trilyon dolar ilave edecek. Bireyler tarafından oluşturulan veriler bu inanılmaz büyümeye şüphesiz katkı sağlayacak. En azından halkı güçlendiren ekonomik bir model düşünmemeli miyiz? Eğer özel mülkiyet 850 milyondan fazla insanı yoksulluktan çıkardıysa bu bizim görevimiz ve işletmelere ek olarak insanları güçlendirecek daha kapsayıcı bir yapay zeka ekonomisi yaratmayı gelecek nesillere borçluyuz.”


Ama kullanıcıların verilerinin kullanılmasına gönüllü olduğu da kesin. Hizmet şartları ortada. Çoğu kullanıcının, verilerinin kullanılması umurlarında değil. Verilerinin kullanılmasına sinirleri bozulanlar başka ürünleri kullanmaya başlıyor zaten. Hatta verilerini reklam şirketlerine satmaya başlayanlar da var, konferansta anlatıldığı gibi. Sonuçta Google kimseyi zorlamıyor. Arama yapmak için tek bir siteye alışan kullanıcının kendisi. :-)

7 Nisan 2020 Salı

Koronavirüs'e Yönelik Komplo Teorileri

“Bir ilaç şirketi Koronavirüs'ü oluşturdu. Dünyaya yayılmasını sağladı. Bir süre daha yayılmasını bekleyecek. Sonra virüsün ilacını piyasaya verecek. Tabii çok yüksek talep olacak. İlaç firması çok yüksek gelir sağlamış olacak.”

Bir ilaç firması sabırla bekliyor. Var olan ilacı piyasaya sürmüyor. Bekliyor. Peki bu arada başka bir ilaç firması ilacı bulursa ne olur. İlacın patentini alır ve dünyaya satmaya başlar. İşte o zaman tüm yatırım, komplo boşa gitmiş olmaz mı! Komployu hazırlayan firma hapı yutar. Artık ilacın patentini alamaz. İlaç hakları başka firmaya kalmış olur. Bu yüzden, ilaç firmaları için, böyle bir komplo hazırlamak hiç mantıklı olmaz. Çünkü başka bir firmanın, komployu her an bozabileceğini bilir. O kadar yatırımdan sonra tüm hakların başka ilaç firmasına kalması ne kadar rahatsız edici olurdu. Dolayısıyla, ilaç firmaları ilacı ilk geliştiren olmak için yarışırlar, böyle belirsiz komployla uğraşmak yerine. Patent hedefi iyi bir motivasyon sağlar zaten.
 
“İlacın patenti birkaç ay önceden alınmış.” şeklinde bu komplo teorisi biraz daha geliştirilmiş. Patent alabilmek için ilacın formülü ayrıntılı biçimde uzman patent vekiline sunulması gerekiyor. O ayrıntılı açıklama da ilacın ne olduğunu ele verir. Ama yine de patent bürosunu kandırarak Koronavirüs ilacının aylar önce patentinin alınmasının mümkün olduğunu varsayalım. İlacı kullanmaya başladığında hazırladığı komplo ortaya çıkmış olacaktır, yeni bir hastalığın ilacının formülü nasıl aylar önceden belli olabilir. Hakkında dava açılacaktır. Dava sonunda patent geçersiz olacaktır.

Sosyal medyada 5G istasyonlarının koronavirüsü (Covid-19) yaydığı teorileri artıyor.

Açıkçası bu teorinin ne kadar saçma olduğunu anlatmaya çalışmaya gerek olduğundan emin değilim. Teoriyi, üzerinde düşünmeye değecek hale getireyim. Radyasyon, virüslerin genetik yapısını değiştirebilir. Ortaya böyle yeni virüs çıkabilir. Ve insanların başına bela olabilir. 5G istasyonları radyasyon yaydığı için buna neden olmuş olabilir.

Ortama gerçekten radyasyon sızdıran Çernobil reaktörünü hatırlayalım. Kaç yıl geçti. Ama o bölgeden -Ukrayna- yayılan hiç sıra dışı bir virüsle karşılaşılmadı. Genetik yapıyı bozduğundan sadece kansere neden oldu.

Peki 5G istasyonları radyasyon yayar mı? Genetik yapıyı bozabilecek kadar kuvvetli midir? Bu komplo Cep Telefonlarının Sağlığa Etkileri makalesinin konusuyla uyuşur. Çok yüksek frekanstaki ışınımlar molekülleri parçalayabilir. Genetik yapıları gerçekten bozabilir. İşte radyasyon budur. Cep telefonlarının dalgalarının frekansları nedir dersiniz. Görünür ışığın frekansından bile az. 5G, öncekilerden farklı radyo frekansları kullansa da, dalga bandının hâlâ iyonlaştırıcı olmadığının farkında olmak önemlidir, hücrelerdeki DNA'daki kimyasal bağları parçalamak için yeterli enerjiden yoksundur .

Yeni bir teknolojinin, 5G istasyonlarının Koronavirüs yayacağına inanmak, 15. yüzyılda yeni bir teknoloji olan matbaanın uğursuzluk getireceğine inanan bazı eski dönem insanları hatırlatmıyor değil. Matbaanın kullanılması 3 yüzyıl gecikmişti bazı ülkelerde. Bu yüzden çeşitli insanlar 5G istasyonlarını protesto ederken pek akıllıca bir geleceğe hizmet etmiyor olabilirler. Şunu da ekleyeyim. Hattatlar matbaayı protesto ediyordu, işsiz kalma korkusuyla. Bu, günümüzde bazı insanların gelecekte robotların insanları işsiz bırakacağından korkmasına benziyor. Yani o dönemde bile, yeni teknolojiler işsizlik korkusuna neden oluyormuş. Ama matbaanın geç kullanılması örneğinden de anlaşılacağı gibi verimlilikten, pratiklikten mahrum kalmak pek akıllıca olmaz gibi görünüyor.

GDO teknolojilerine de karşı olan insanlar vardır. Ama biyoteknoloji şirketleri genetik algoritmalar üzerinde deneyim kazandıkça bu herkesin yararına olacaktır. Mesela Koronavirüs'e benzeyen bir virüs geliştirebilirler. İnsanlara bulaşmasını sağlayabilirler. Tıpkı Koronavirüs gibi kolayca yayılır. Ama amacı aşı gibi insanlara Koronavirüs'e karşı bağışıklık kazandırmak olur.