4 Kasım 2015 Çarşamba

Bazı Besinlerin “Sağlığa Zararları”

Tam, işlenmiş et ürünlerinin de kalın bağırsak kanserine yol açabileceği ilan edilmişken, duruma bir de şöyle bakmak nasıl olur:

***

“Eskiden yemek yerken hem ihtiyaç karşılanır hem de zevk alınırdı. Bugün ise yemek masasına mayın tarlası gözüyle bakılıyor.”

“Çeşitli besinlerin zararlarına dair çok sayıda şey söyleniyor. Üstelik bu iddialar sürekli değişime uğruyor.”

“Fazla et yemiyorsanız ömür boyunca bu kansere yakalanma riskiniz yüzde 5,6 dolayında. Sucuk ve pastırma gibi işlenmiş et ürünlerini her gün yeseniz bile bu risk yüzde 6,6’ya çıkıyor. Yani bu ürünleri yemeyi bırakan her 100 kişiden biri kanserden korunmuş olacaktır.” :-)
Geçmiş çağda insanın et yemeye başlamayla birlikte, insanın beyin kapasitesi de oldukça hızlı bir şekilde büyümeye başlamıştır. Bunun sebebi, az miktar bir etten bile alınabilecek bol enerji ve proteinin beynin büyümesi için gerekli olan her şeyi sağlıyor olmasıdır. Daha zeki olmamıza destek olmuştur. Et, etobur hayvanlarda olduğu gibi insanlarda da doğal besin kaynağı haline gelmiştir. Bu açıdan, artık etin dışlanması oldukça tuhaf görünmektedir. :-)

“Buğday ürünlerinin beyinde tahribata ve Alzheimer’a yol açtığı iddiası ne kadar doğru?”
İnsanlar 10 bin yıl önce yerleşik hayata geçebildi. Böylece medeniyet geliştirebildi. Bunu sağlayan şey buğdaydı! Tarımdı. 10 Bin yıldır buğday yiyoruz. Ve şimdi buğdaydan bile kuşkulanılıyor, nankörce. :-) Eğer Alzheimer'a gerçekten büyük etkisi olsaydı, etrafta medeniyeti bugüne getirebilecek pek fazla beyin kalmazdı, değil mi! :-)
“Bazıları da herhangi bir alerji belirtisi olmadan, buğdayın toksin içerdiği kaygısıyla buğday ürünlerini kesiyor. Uzmanlar, tahıl ya da glüten karşıtı insanların araştırmalardan yanlış sonuçlar çıkararak çölyak hastalığından dolayı bu sonuca vardıklarını belirtiyor. Buğday ürünlerinin yangıya yol açtığını ve bunun beyinde tahribata yol açarak Alzheimer’a katkıda bulunabileceği iddia ediliyor. Karbonhidrat ve şeker ağırlıklı diyetin zamanla sinir hücrelerine zarar vermesi söz konusu olabilir. Ancak kepekli buğday şekeri daha yavaş salgıladığı için patates gibi diğer enerji kaynaklarından çok daha iyidir.”
“Kısacası, insanlar 10 bin yıldır buğday tüketiyor ve alerji testi ile glüten alerjiniz kesinleşmediği takdirde buğday yemeye son vermenin gereği yok.”

“Süt ürünlerinin damar tıkanıklığına ve kalp hastalıklarına yol açacağı iddia edilir.”
“Yıllardır bize söylenen şu: Yağlı süt, peynir, tereyağı gibi ürünlerde bulunan doymuş yağlar kandaki kolesterol seviyesini artırarak kalp krizi riskini artırır.”
“Son zamanlarda yapılan önemli bir araştırma, fazla miktarda doymuş yağın kalp ve damar hastalıkları üzerinde herhangi bir etkisinin olmadığını gösteriyordu.”
“Bunlar da gözlemlere dayanan araştırmalardı. Fakat bir ekibin yaptığı deneyde bir gruba sekiz hafta boyunca her gün yüzde 27 yağ içeren bir peynir yedirildi. İkinci gruba ise hiç yağ içermeyen bir diyet uygulandı. Deney sonunda birinci gruptakilerin kolesterol oranının ikinciden daha düşük seviyede olduğu görüldü.” :-)

“Yapay tatlandırıcıların kanser riskini artırdığı söylenir.”
“Fazla şekerin obezite, diyabet ve kalp hastalıklarına yol açtığını biliyoruz. Peki bu etkiyi azaltmak için “diyet” içeceklere konan yapay tatlandırıcıların zararı var mıdır? Bazıları bunların kanserli tümörlerin büyümesine neden olduğunu belirtiyor.”
“Fakat daha önce yayımlanan bir makalede belirtildiği gibi bu risklerin abartılmış olma ihtimali söz konusu. ABD Kanser Enstitüsü’nün yaptığı bir araştırmaya göre, tatlandırıcılarda kullanılan aspartam maddesinin beyin tümörü, lösemi ya da lenf kanseri bakımından bir risk oluşturmadığı görüldü.” :-)
“Başka bir makalede ise sodalı içeceklerin mideye ve kemiklere zarar verdiğine dair iddialar da çürütüldü.”
Kimisi sağlıklı olmak için özellikle sodalı içecek tercih ederdi. Belki biraz da bu yüzden, sonunda onun üzerine de spekülasyonlar yayılmaya başlamış. :-)
“Kısacası, bazı riskleri olmakla birlikte tatlandırıcıların şekere kıyasla daha sağlıklı bir alternatif olduğu söylenebilir.” :-)

***

Eğer çok kurcalanırsa, her besin çok zararlıymış gibi görünmeye başlayacaktır. :-)

Makalenin Tamamı

1 Kasım 2015 Pazar

Sahne: Çok Prensipli Olmak


Sahne: Çok Prensipli Olmak paylaşan: okanozcelik
Larry: Ne zamandır evlisin Bob?
Bob: 6 aydır.
Larry: Karını seviyor musun?
Bob: Karımı seviyor muyum, neden sevmeyim!
Larry: Bilmem, insanlar birçok nedenle evlenir Bob...
Prensiplerin adamı gibi görünüyorsun.
Bob: Yani?
Larry: Ah, insanları tanırım, onlardansın demiyorum...
Ama onları tanıyorum,
Çok prensipli kişiler!
Sonra prensipli başka biriyle tanışırlar,
Ve ikisi evlenir.
Sonra bir gün, evlenenin prensipleri olduğunu anlarlar!
İkisi gezintiden yeni dönüyorlardır...

Hiç ödün vermemekte kararlıdırlar. Doğrularını, her türlü tartışmanın dışında tutarlar. Çok prensipli insanlar farkında olmazlar, çoğu zaman. Esnekliği kaybetmişlerdir, aslında. Dolayısıyla uzlaşmak kolay olmaz. İlişkileri de çabuk kırılır, doğal olarak. İletişim de zor olur böyle insanlarla, birlikte çalışmak da...