29 Temmuz 2021 Perşembe

Sol Beyine Karşı Sağ Beyin Efsanesi

“İnsan beynini gözlemleyin, yumrulu görüntüsünün sol ve sağ kısımlara ayrıldığını göreceksiniz. Bu yapı, beyinle ilgili en yaygın fikirlerden birisine ilham vermiştir: Sol kısmın mantığı, sağ kısmın ise yaratıcılığı kontrol ettiği fikri.”

“Beynin sağ kısmı, sol kol ve bacak hareketini kontrol eder, sol da tersini. Görsel sistem ise daha karmaşıktır. Her göz, sol ve sağ görsel alanlara sahiptir. Her iki sol görsel alan da beynin sağ kısmına gönderilir ve sağ görsel alanlar da beynin sol kısmına gönderilir. Yani beyin, bütün bir dünya görüntüsü oluşturmak için, iki kısmı da kullanır. Bilim adamlarının, bu çaprazlamaya sahip olmamızın nedenini bilmedikleri kesin.”

“Bu yanılgı 1800'lerin ortalarında, Broca ve Wernicke adlı iki nörolog yaralanmalara bağlı iletişim problemleri yaşayan hastaları gözlemlediklerinde başladı. Araştırmacılar hastaların sol şakak loplarının hasar gördüğünü buldular, bu nedenle beynin sol kısmının dili kontrol ettiğini öne sürdüler. Bu fikir, popüler hayal gücünü yakaladı. Daha sonra yazar Albert Louis Stevenson, Dr. Jekyll ve Bay Hyde karakterleri ile yansıttığı, duygusal bir sağ yarı küre ile rekabet eden mantıksal bir sol yarı küre fikrini ortaya çıkardı. Fakat doktorlar ve bilim adamları, bir yarı küresi eksik olan veya iki yarı küresi ayrı olan hastaları incelediklerinde, bu fikir desteklenmedi.”

“Sonraki araştırma, beynin bir kısmının, bazı işlevler açısından, diğer kısımdan daha aktif olduğunu gösterdi. Dil solda daha yerleşiktir, dikkat ise sağda. Yani, beynin bir kısmı daha fazla iş yapabilir, fakat bu, kişiden çok, sisteme göre değişiyor. Bireylerin beyinlerinde baskın kısımlarının olduğu veya mantık ve yaratıcılık arasında sol-sağ ayrımı olduğu fikirlerini öne sürmeye yetecek herhangi bir kanıt yok.”

“Yani, insanlar özellikle mantıklı veya yaratıcı olabilirler, fakat bunun, beynin kısımlarıyla bir ilgisi yoktur. Hatta, mantık ve yaratıcılığın birbirleriyle anlaşamadıkları fikri de desteklenmemektedir. Karmaşık matematik problemlerini çözmek, yaratıcılık gerektirir ve birçok canlı sanat eserinde de karmaşık mantıksal çerçeveler vardır. Neredeyse her yaratıcılık ve mantık becerisi, beynin bir bütün olarak çalışmasının izlerini taşımaktadır.”

Hasarlı Beyin Kendisini Onarabilir mi? - Konferans

“Bu beklenmedik bir onarma. Şaşırtıcı ve gerçekleşti çünkü beyinde kök hücreleri vardır, hatta, hasarlı sinirlerin üzerine yeni myelin, yeni izolasyon döşenmesini mümkün kılarlar. Bu gözlem iki sebepten dolayı çok önemli. Birincisi tıp fakültesinde öğrendiğimiz inançlarımızdan birine meydan okur, en azından benim öğrendiğim bir inanç, kabul edebiliriz ki, son asırda, beyin kendini onaramaz inancı, kemik ya da ciğerin aksine. Ama aslında onarır, sadece yeteri kadar değil. İkincisi de şu, bize yeni tedavi yolları için çok net bir yön verir — Demek istediğim burada ne yapılacağını bilmek için roket mühendisi olmanıza gerek yok. İç sebeplerden, kendiliğinden zaten olan onarmaları desteklemek için yöntemler bulmalısınız.”

“Kök hücre kullanabiliriz ve özellikle insan kök hücreleri kullanabiliriz. İnsan kök hücreleri olağanüstü ama basit hücrelerdir ve iki şey yapabilirler: kendilerini yenileyebilirler ya da kendilerini çoğaltabilirler, ama aynı zamanda uzmanlaşıp kemik, ciğer, ya da çok önemli olarak, sinir hücreleri ve belki de motor sinir hücreleri ya da myelin hücreleri üretebilirler. Zorluk uzun süredir, bu gücü, kök hücrelerinin şüphe götürmeyen bu gücünü, yenileyici nöroloji için vaadettiklerinin farkına varmak için kullanabilir miyiz idi. Bence yapabiliriz, öyle düşünüyorum çünkü birkaç ana keşif yapıldı son 10, 20 yıl içerisinde. Bunlardan bir tanesi burada Edinburgh’taydi, herhalde tek meşhur koyun, Dolly. Dolly Edinburgh’ta yapıldı, ve Dolly yetişkin bir kök hücreden ilk klonlanan memeli örneğiydi. Ama bence asıl önemli yenilik bugünkü tartışmamızla ilgili olarak 2006’da Japon bir bilim adamı Yamanaka tarafından yapıldı. Yamaka’nın yaptığı, fevkalade bir bilimsel aşçılık diyebiliriz, bize gösterdi ki dört madde, sadece dört madde, etkili bir şekilde herhangi bir hücreyi, yetişkin hücreyi, ana kök hücre haline dönüştürebilir. Bunun önemini abartmak zor çünku bunun anlamı, bu salondaki herhangi birinden, ama özellikle de hastalardan, sipariş üzerine, şahsa özel doku onarım takımı üretebilirsiniz. Bir deri hücresini alın, ana pluripotent hücreye dönüştürün, böylelikle bundan kendi hastalıklarıyla ilgili hücreler yapabilirsiniz, hem araştırmak hem de tedavi için. Şimdi bunun düşüncesi bile tıp fakültesinde -- bu yinelenen bir tema değil mi? ben ve tıbbiye? — oldukça gülünç olurdu, ama bugün mutlak bir gerçeklik. Ve ben bunu yenilenmenin, onarmanın ve umudun temel taşı olarak görüyorum.”

“Hastayı alırsınız, diyelim ki motor nöron hastalığı olan bir hastayı, doku örneği alırsınız, pluripotent yeniden programlamasını yaparsınız, az önce bahsettiğim gibi ve canlı motor sinir hücreleri üretirsiniz. Bu çok basittir çünkü, bunu yapmak pluripotent hücreler için doğaldır. Ama en önemlisi bunların davranışını eşdeğer sağlıklı benzerleriyle karşılaştırırsınız, etkilenmemiş bir akrabadan olması en ideali olur. Bu şekilde genetik varyasyona göre eşlersiniz.”

“Buradaki en önemli nokta ilaç keşfetmek için fevkalade bir tahliliniz var çünkü ilaçtan istediğiniz şu ve bunu otomatik eleme sistemi kullanarak yüksek işlem hacmiyle yapabilirsiniz. İlaca dersiniz ki bana tek bir şey ver: Bana kırmızı çizgiyi mavi çizgiye yakınlaştıracak bir ilaç ver, bu ilaç çok yüksek değeri olan bir aday olacağı için muhtemelen doğrudan insanlar üzerinde test edebilirsiniz ve daha önce bahsettiğim ilaç keşfini en çok yavaşlatan hayvanlarla ilgili aşamayı hemen hemen atlarsınız, anlatabildim mi bilmem.”

“Hepimizin beyninde kök hücreler var, hastalıklı beyinde bile ve ilerisi için en akıllı olanı halihazırda beyninizde olan kök hücreleri desteklemek ve etkinleştirme yolları bulmak öyle ki hasara uygun şekilde tepki ve karşılık versinler ve onarabilsinler. Gelecek bu olacak. Bunu yapan ilaçlar olacak. Ama diğer yöntem temelde hücreleri indirmek, içeri nakletmek, ölen ve kaybolan hücrelerin yerine geçirmek, beyinde bile.”

“Kemik iliğinden alınan kök hücreler sinirlerini koruyabilir mi? Yaptığımız şey kemik iliğini alıp, laboratuvarda kök hücreleri yetiştirdik ve damara geri enjekte ettik. Çok basitleştirerek anlatıyorum. Birçok insanın beş yılını aldı, tamam mı? Ayrıca saçlarımı ağarttı ve birçok soruna yol açtı. Ama kavramsal olarak, temelde çok basit. Damardan geri verdik, tamam? Bunun başarılı olup olmadığını ölçmek için, optik sinirleri ölçtük sonlanım ölçüsü olarak. M.S. için bu iyi bir ölçü çünkü M.S. hastaları maalesef görme bozuklukları da yaşar -- görme kaybı, bulanık görme. David Miller ile tarayıcılar kullanarak optik sinirin boyunu ölçtük üç kez, 12 ay, altı ay ve infüzyondan önce -- hafifçe düşen kırmızı çizgiyi görebilirsiniz. Bu size optik sinirin küçüldüğünü anlatıyor, mantıklı çünkü sinirler ölüyor. Sonra kök hücre infüzyonunu verdik ve ölçümleri iki kez tekrarladık -- üç ay ve altı ay -- ve bizi neredeyse şaşırtarak çizgi yukarı çıktı. Buradan ortaya atılabilir ki müdahale koruyucu oldu. Bence sanmıyorum ki burada olan kök hücreleri yeni myelin ya da yeni sinir hücresi üretmiş olsun. Burada olan bence endojenöz kök hücrelerini ya da öncül hücreleri işlerini yapmak üzere harekete geçirdiler, uyanıp yeni myelin üretmeleri için. Böylece kavramı ispatladık. Bundan büyük heyecan duyuyorum.”

Bunlar da İlginizi Çekebilir:
Aklı Vücutta Olan Beyin - Zihin Felsefesi
Paket Yapay Sinir Ağı - Yapay Zeka - Alıntı

20 Temmuz 2021 Salı

Yeniden Tasarlamak - Biyoteknoloji

Bir bitki, zararlı böcekleri uzaklaştıracak ya da yok edecek şekilde, genetik olarak kodlanabilir. Bu demektir ki, bitkiye böcek ilacı -maddesel nesne- sıkmak zorunda değiliz. Yani, bitki daha dayanıklı hale getirilmiş olunur aslında.

Mühendislerin gen bilgisi gittikçe artıyor. Sadece bitki tasarımıyla kalınmayacak. Hayvan genleri değiştirilecek. Örneğin kök hücreleri bölünürken, ortaya canlı hayvan çıkacağına sadece et oluşacak. Böylece et için hayvan kesmeye gerek kalınmaz. Yine de insanların bir bölümü uzun süre hayvan kesmeyi savunacaktır, organik olduğunu düşündüklerinden.

Bunlar da İlginizi Çekebilir

Alıntı: Utandırılmak
Biyoteknolojik Balık ve Yapay Et
  
Tasarım Bebekler
Modern Bitki Aşılama
Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar
 

Muhtemelen bir kaç on yıl içinde insan genlerinin değiştirilebileceği bilgiye de ulaşılmış olacak. Hastalıklara karşı daha dayanıklı insanlar geliştirilebilecek. Ya da doğacak bebeğin bedeninin sağlığı kontrol altına alınmış olacak, henüz zigot halindeyken. Daha zeki olmasını sağlayacak genler seçilebilecek. Bir çok insan doğal genlerin mükemmel olduğunu düşünür. Tanrı'nın özel olarak tasarladığına inanır. Ama aslında sanıldığı kadar mükemmel değildir. Mesela akraba evliliklerinde hataları daha çok belirginleşir. Bebeklerin engelli oluşmasına neden olur. Gen mühendisleri, Tanrı'nın işi kabul edilen canlı tasarlama görevini yavaş yavaş üstlenmeye başlıyorlar artık. Ve ortaya gittikçe daha kaliteli canlılar çıkacak. Amaca daha odaklı canlı ürünlerinin sağlanması biyoteknolojiyle mümkündür. İnsan genlerinin değiştirilmemesi gerektiğine inanan kişiler olacaktır. Ama kendi bebeklerinin rekabette geri kalmasını da gözleri almayacaktır. Dolayısıyla mümkün olduğunca kaliteli genlerin bebeklerine işlenmesini isteyeceklerdir!

Kurban – Sahne

İbrahim, oğlu İshak'ı kurban etmek üzeredir. :-)
Sağlam göndermeleri var. :-)


Bunlar da İlginizi Çekebilir 
Sehpanın Üzerine İncil İstiyorum - Sahne
Tanrı'ya Dua Etmek - Sahne
Seçimi Sen Yap - Sahne

7 Temmuz 2021 Çarşamba

Gelecekte Robotlar – Yapay Zeka

Tüm gelecek projeksiyonlarında bizim tüm işlerimizi yapabilecek olmaları, sosyal hayatın içinde bize yardımcı olarak bulunmaları, her evde yemekten temizliğe tüm görevleri yerine getirecek şekilde çalışmaları gibi robotların köleleştirildiği senaryolar yer almaktadır. Ancak robotların bu işleri yapmak isteyip istemeyecekleri dikkate alınmamaktadır. Bilinçli olabileceklerini varsaydığımız anda, sadece insan olmamaları gerçeğine dayanarak robotları bu şekilde köleleştiremeyiz, robotların bizim tarafından üretilmiş olmaları bizi onların varlıklarının ve düşüncelerinin sahibi yapmaz (Levy, 2009: 212).
...
(İki farklı bakış açısı olacak.)
İlk gruba göre, yapay zeka temelli robotlar zeka, hedef, yaratıcılık vs. diğer zihinsel özelliklere sahip olsalar bile asla gerçek anlamda fenomenal ve niteliksel olarak bilinçli olmayacaklardır. Zira fenomenal bilincin önkoşulu biyolojik bir yapının varlığıdır. Gelecekteki robotların sahip olabileceği en büyük yeti, bilinçliymiş gibi davranmak olacaktır; davranışsal olarak bilinçli varlıklardan ayırt edilemeyecek olsalar bile gerçek bir bilince sahip olmayacaklardır. İkinci gruba göre ise şu an için gerçek anlamda bilinçli robotlar üretilmediyse bile bu bir zaman sonra mümkün olacaktır çünkü bilinç de tüm diğer zihinsel özellikler gibi berimsel fonksiyonların bir ürünüdür.

Alıntı: Yapay Zeka ve Bilinç Problemi

Robotlar bir kaç on yıl içinde bilinç sahibi olabilirler. Yani artık öz farkındalık kapasiteleri yüksek olacak. İşte o zaman işler biraz karışacak. Onları makine niyetiyle kullanmak kolay olmayacak. Onların da hakları olması gerekecek. Ama önce, gerçekten bilinç belirtisi mi yoksa sadece taklit mi olduğu uzun süre tartışılacak gibi görünüyor -ama bu açıdan bakıldığında, karşınızdaki bir insanın da gerçekten bilinçli mi yoksa bilinçliymiş gibi mi yaptığından çok emin olunamaz-.


5 Temmuz 2021 Pazartesi

İç Sesimiz – Zihin Felsefesi

Düşünmek nasıl mümkün olur! Sürekli iç sesimizi duyarız. Fikirleri iç sesimizle aklımızdan geçiririz. Böyle düşünürüz. Aslında bilincimizin farkında böyle oluruz. Peki doğuştan duyma engelli bir insan nasıl düşünebilir! Son zamanlarda yapılmış olan araştırmalar; dilin beyinde yer alan hafıza, somut düşünme ve kişisel farkındalık gibi bölgelerdeki işleyişlerle doğrudan ilişkisi olduğunu gösteriyor. Doğuştan duyma engelli birinin iç sesi olmayacaktır. Çünkü dil bilmeyecektir. Bu yüzden önemli zihinsel engellerle karşılaşacaktır ne yazık ki. Yeterli bir düşünme yetisi olmayacaktır. Farkındalıkları da zayıf olacaktır.

Doğuştan duyma engelli insanlar için ne yapılması gerekiyor. Hepimiz bebekken dil öğreniyoruz. Duyma engelli insanlara da bebekken dil öğretilir. Ama elbette işaret dili öğretilir. İşte o zaman zihinsel süreçleri normal işliyor. Öz farkındalıkları gelişiyor. Gayet iyi düşünebiliyorlar. Peki onlarda da bir iç ses mi oluşuyor. Hayır. Onlarda iç işaret dili oluşuyor. Onu kullanarak fikirleri akıllarından geçiriyorlar. Onun üzerinden düşünüyorlar.

Bir çok insan en önemli duyusunun “görme” olduğunu düşünür. Bebekken dil öğrenmemizi sağlayan duyma duyumuzdur. Onun sayesinde bir iç sesimiz oluyor. Düşünmemizi sağlıyor. Sanki “duyma” duyumuz daha önemli görünüyor!

Hayvanlar konuşmuyor. İç sesleri varsa bile çok basit. Peki bir maymuna işaret dili öğretilse neler olurdu. Koko, 1972'de San Francisco Hayvanat Bahçesi'nde doğmuş bir goril. İsmi Japoncadaki Hanabiko, yani "havai fişeklerin çocuğu" sözcüğünün kısaltmasından geliyor. Çünkü ABD'nin bağımsızlık günü 4 Temmuz'da doğdu. 1972'den beri uzun dönem bakıcısı Francine Patterson ("Penny" takma adını kullanıyor) tarafından kendisine Amerikan İşaret Dili öğretiliyor. Söylediğine göre Koko, kendisinin Goril İşaret Dili dediği dilde 1000 kelimeyi anlıyor. İngilizce konuşma dilinin ise 2000 kelimesini rahatlıkla anlayabiliyor. Yine de Noam Chomsky ve Steven Pinker gibi uzmanlardan bazı itirazlar geliyor: Bu maymunların 2-3 yaşındaki insan bebeklerinin davranışlarından öteye geçemediğini belirtiyorlar.


İlgili Belgeler:
Duyma engelli bireylerin düşünme süreci nasıl işliyor? - Uplifers
İnsan-Goril Dostluğu: Koko ile Bir Diyalog – Evrim Ağacı