24 Mayıs 2017 Çarşamba

Sahne: Mütevazilik


Sahne: Mütevazilik paylaşan: okanozcelik
Max:
Her Einstein. Max Lauva;
Prusya akademisinde Max Planck için çalışıyorum;
Tanıştığımıza çok...
Patent Ofisi Yöneticisi:
Galiba aradığınız kişi O.
Saçını taratıp, kendine çeki düzen verdirmeye çalıştım.
Ama adam umutsuz vaka. :-)

Max:
Albert Einstein. Görelilik ilkesinin yazarı...
Albert:
Görelilik ilkesinin yazarı Galileo;
Ben sadece bir revizyon yaptım.
Max:
Çok mütevazisiniz.
Marcel (arkadaşı):
Kesinlikle öyle değil. :-)

Max:
Çoğu bilim insanının ömründe başardığından fazlasını başardınız.
Bunu nasıl yaptınız!?
Albert:
Merakla herhalde... :-)
Marcel:
Bir de, fark edilmek istiyordu. :-)

Albert:
Işık kütle taşır!
Max:
Ama bu imkansız.
Albert:
Olabilir. Belki de Tanrı bütün bunlara kahkahalarla gülüyordur. :-)
Bence bu kuram, enerjisi hayli kararsız olan elementler kullanılarak
test edilebilir.

Sahne: Sadece İşi


Sahne: Sadece İşi paylaşan: okanozcelik
Pauline:
Şimdi. Kilerinizi doldurmak için pazara gidelim mi, ne dersin?
Mileva:
Aa. çok cömertsiniz ama maalesef kütüphaneye gitmem gerek.
Birkaç saatliğine Hans'a bakabilirsiniz diye umuyordum...
Pauline:
Ama ben daha yeni geldim.
Mileva:
Evet, ama Albert'le önemli bir makaleyi bitiriyoruz!
Pauline:
Mileva, hayatım...
Albert'imin yardımına ihtiyaç duymadığı tek bir konu varsa,
o da bilimdir.
Ama hayatının geri kalanında çok çaresizdir! :-)
Ne kadar şanslı ki, bir karısı var.

16 Mayıs 2017 Salı

Konferans: Elektronik Çizelgelerin Doğuşu


TRT4 Açık Öğretim'de Lotus'u öğretmeye çalışırdı. En çok bilineni Microsoft Excel'dir. Elektronik Çizelgelerden bahsediyorum. İşte bu konferans, bu fikrin ilk nasıl ortaya çıktığını anlatmaktadır.

“Steve Jobs, 1990'da "Elektronik çizelge sanayiyi ileri taşıdı." "VisiCalc, Apple'ın başarısını hiç bir şeyin yapmadığı kadar artırdı." dedi. Daha samimi bir ortamda Steve, "Eğer VisiCalc başka bir bilgisayar için yazılmış olsaydı, şimdi başka birisiyle görüşüyor olurdun." dedi.”
(İlk elektronik çizelge Apple için geliştirilmiş görünüyor. :-) )

“VisiCalc kişisel bilgisayarların iş yerlerine girmesinde etkili oldu. Peki bu nasıl ortaya çıktı? O neydi? Onu yapmak için neler yaşadım? Ben programlamayı 1966'da 15 yaşındayken öğrendim— bu fotoğraf çekildikten sadece bir kaç ay sonra. O günlerde çok az lise öğrencisinin bilgisayara erişim imkanı vardı. Fakat biraz şans biraz da sabır sonucunda şehirde bilgisayar bulabildim.”

“İşte benim ödevim. Yine sayılar, kelimeler, anlamlı bir şeklide dizilmiş. Bir sürü hesaplama—hesap makinelerimizle yatar kalkar olmuştuk. İşte benim hesap makinem. Cadılar Bayramı partisi için hesap makinesi kılığına girmiştim.”

“Sonra dedim ki, değerleri herhangi bir yere koymana imkan vermek yerine, olayı neden ızgarayla sınırlandırmayayım ki? Sonra bir hücreyi işaretlediğinde, bilgisayar sırayı ve sütunu aynı bir isim olarak koyabilirdi. Ve bunu bir harita gibi yapsam, ve en yukarıya ABC ve yanına sayıları koysam, formülde B7 gördüğünde ekranda tam olarak nerede olduğunu görecektin. Eğer formülü kendin yazmak zorunda kalsan, ne yapılacağını bilirdin. Kullanıcıyı ızgarayla sınırlandırmak problemi çözmeme yardımcı oldu.”

“Fakat bu çok sınırlayıcı değildi — hâlâ herhangi bir hücreye herhangi bir değer ve formül koyabiliyordun. Nerdeyse 40 yıl sonra bile bu işi böyle yapıyoruz.”

“Arkadaşım Bob ve ben bu ürünü birlikte üretmeye karar verdik. Programın tam olarak nasıl çalışması gerektiği ile alakalı biraz daha çalıştım. Belge yerine geçecek bir formül çizelgesi yazdım. Bu bana ayrıca tarifini yaptığım kullanıcı arayüzün avam tabakaya az ve öz olarak anlatabileceğinden emin olmama yardımcı oldu.”
(“avam tabaka” dediği son kullanıcılardır. :-) )

“Bu testlerden biri için Pepsi örnek olayını hazırladım. Yazıcı henüz çalışmıyordu, bu yüzden her şeyi elle yazmak zorunda kaldım. Kaydetme tuşu çalışmıyordu, bu yüzden ve sürekli bozuluyordu. Formülleri tekrar tekrar girmem gerekti. Bir sonraki gün sınıfta, elimi kaldırdım; hoca beni çağırdı ve örnek olayı sundum. Beş yıllık tahminleri hesaplamıştım. Bütün farklı senaryoları hazırlamıştım. Sunumdan mükemmel bir sonuç aldım. VisiCalc faydalı olmuştu bile.”

“Profesör, "Bunu nasıl yaptın?" dedi. Tabi ben ona gizli programımızdan bahsetmek istemedim.
(Gülüşmeler)
Dedim ki: "Bunu ve şunu aldım, sonra bununla çarptım ve bundan çıkardım."
"Peki neden bir oran kullanmadın?" dedi.
"Hah! Bir oran mı — bunun kadar kesin olamazdı." dedim. Ama "Bölme henüz çalışmıyor." demedim.
(Gülüşmeler)”
(Harvard İşletme dersindeler. O zamanlar hesap defterleri tutulurdu. Elektronik çizelge diye bir şey yok. Profesör, yeni geliştirilen programdan habersizdir. :-) )

“Haziran 1979'da yayıncımız VisiCalc'ı New York'ta büyük Ulusal Bilgisayar Konferansında küçük bir stantta dünyaya duyurdu. The New York Times konferans hakkında komik bir makale yayınladı. "Makinalar sanki bir dini ayin gibi işliyor... Hatta inananlar toplanırken, Coliseum yazılı odadaki ressamlar bu tapınağa bir şeyler ekliyorlar, dikkatlice sarı üstüne siyah renkle kocaman 'VISICALC' yazıyorlar. Selam sana ey VISICALC!" New York Times: "Selam sana ey VISICALC!"
(Gülüşmeler)”

“Bu yaklaşık iki yıl kadar popüler iş dünyası yayınlarında elektronik çizelgeden son bahsedilişiydi. Çoğu insan bunu hâlâ anlamadı. Fakat bazıları anladı.”

3 Mayıs 2017 Çarşamba

Sahne: Cesaret


Sahne: Cesaret paylaşan: okanozcelik
Ramanujan asal sayılarla ilgili formülleri hayal edebilmektedir. İlginç bir şekilde formüller doğru da çalışmaktadır. Ama ispatlayamamaktadır. Şaşırtıcıdır. Formülün nereden geldiğini gösterememektedir. Kendisi “Zihnim sizinle aynı şekilde işlemiyor. Bilmiyorum” gibi şeyler diyebilmektedir. Sadece sezgisel kalmaktadır!

Yani, evet, iyidir. Ama belki gerçekten de, o kadar da çok iyi değildir, kim bilir. Emin olunamaz. Şu ya da bu nedenle, cesaret kırıldığında insan değişir. Cesaretinde gelgitler oluşur, artık belirgin değildir. Kafayı tam konsantre olarak o tek konuya vermek, artık eskisi kadar “anlamlı” gelmemeye başlar. Yeniden heves gerekir. :-)

Littlewood:
İki noktadan bahsetmem gerek.
İlki Ramanujan'ın asallarla
ilgili çalışması.
Kendi başına dahice olsa da
aslında yanlış.
Diğer nokta ise daha karmaşık.
Ramanujan ile elde ettiğin şey
bir mucizeden farksız.
Delikanlı, şimdiye kadar anlayabildiğim
her türlü harikuladeliği aşıyor.
Jacobi'yi unut, onu Newton ile
karşılaştırabiliriz.

Littlewood:
Bu maksatla senin de bir sorumluluğun var.
Onu kollamalısın ve çalışmasının bir
anlamı olduğundan emin olmalısın.

Hardy
Teoremin yanlış.
İşte bu yüzden ispat işinde bana nihayet...
...güvenene kadar daha
fazlasını yayınlayamayız.
Sezgi seni ancak buraya kadar getirir.

Hardy:
İnan ya da inanma, eğer
yataklardan...
...yolunu bulabilirsen,
etrafta hala birkaç kitap var.
Bıraktığın kanıtlar...
Müthiş.
Gerçekten müthiş.
Çalışmaya yeniden başlıyor muyuz?

Hardy:
Ramanujan konusunda endişeliyim.
Bertie:
Niye?
Hardy:
Çok da kendinde görünmüyor.
Bertie:
Sen bununla ilgili ne bilirsin ki?
Hardy:
Çok az, itiraf ediyorum.
Ama iyi göründüğünü düşünmüyorum.
Değişmiş görünüyor.
Geçen gece sezgi konusunda korkunç
bir kavga ettik. Hiddetle ayrıldı.
Bir gün sonra bu
müthiş ispatları çıkarttı.
Bertie:
Harold, kendi bildiğini okuyorsun.
Hardy:
Ne demek istiyorsun?
Bertie:
Sen ve kahrolası katılığın
nihayet onun cesaretini kırdı.

Hardy:
Şimdi biraz daha özenli davranmaya
başladın.
Bence Başkan MacMahon ile tanışmalısın.
Kombinatorikçilerin
üniversitedeki lideridir...
...ve senin en ateşli
karşıtlarından birisi.
Bölüntülerin yapılamayacağını düşünüyor.
Özellikle de senin gibi biri tarafından.
Ramanujan:
O zaman çok yükseğe saymaya
başlasa iyi eder.