26 Kasım 2018 Pazartesi

Merkezi olmayan internet konusu - Konferans


İnterneti kim kontrol ediyor? Artan bir şekilde,
bu sorunun cevabı büyük şirketler ve
hükümetler -- web geliştiricisi Tamas Kocsis'e
göre, dijital gizliliği ve çevrimiçi bilgiye erişimi
tehdit eden bir trend. Bu bilgilendirici
konuşmasında, Kocsis internet özgürlüğüne
karşı farklı tehditleri analiz ediyor ve gücü,
günlük kullanıcılara geri veren alternatif,
merkezi olmayan bir ağ inşa etme planını
paylaşıyor.

- Bu gücü suistimal etmek çok kolay. Örneğin,
geçen sene, 9 milyon web sitesi için eşik bekçisi
olan bir şirketin CEO'su halktan gelen baskılar
sonucunda, yönettiği sitelerden bir tanesini, aşırı
sağ bir sayfayı durdurmaya karar verdi.
Sonrasında iş arkadaşlarına bir email gönderdi.
"Bu keyfi bir karardı. Bu sabah kötü bir ruh
hâliyle uyandım ve onları internetin dışına
göndermeye karar verdim." Kendisi bile kabul
ediyor, "Hiç kimse bu güce sahip olmamalı."
Cevap olarak çalışanlardan biri şöyle sordu:
"Bugün internetin öldüğü gün mü?"

- Bu da kullanıcılara korumak
istedikleri siteleri barındırma yetkisi veriyor. Bu
ağ üzerinde, siteler diğer ziyaretçiler tarafından
doğrudan indiriliyor. Şöyle ki eğer 100
ziyaretçili bir siteniz varsa o site dünya
genelinde 100 bilgisayarda barındırılıyordur.

- Çin'de, internet sıkı bir şekilde kontrol ediliyor.
İnsanlar hükûmeti eleştiremiyor, protesto
düzenleyemiyor, ayrıca Tiananmen Meydanı
Katliamı'nın kurbanlarını anmak için bir tür
emoticon paylaşmak da yasak. Merkezi olmayan
ağ ile neyin görülüp görünmeyeceğine karar
veren merci hükûmet olmayacak. İnsanlar
olacak. Bu da interneti daha demokratik kılar.

- Örneğin, Avrupa
Parlamentosu'nun önünde yeni bir yasa tasarısı
var, bir telif koruma yasası ve bu yasanın 13.
Madde'si var. Eğer yasa geçerse bütün büyük
web sitelerinin büyük şirketlerin kontrol edeceği
kurallara göre otomatik olarak içerikleri
engelleyen bir filtre uygulamaları gerekecek.
Fikir temelde telif haklarını korumak için olsa
da bu internette yaptığımız pek çok şeyi
tehlikeye atabilir: blog yazmak, eleştirmek,
tartışmak, bağlantılamak veya paylaşmak.

- Bazen bu filtreler sadece belirli içerikleri
kaldırmıyor fakat sizin bağlı olan hesaplarınızı
da kaybetmenize sebep oluyor: mail adresinizi,
belgelerinizi, resimlerinizi veya henüz
tamamlanmamış kitabınızı, ki bu yazar Denis
Cooper'ın başına geldi

- Geçen sene, Çin'in Güvenlik Seddi yarattığım
ağı engellemeye başladı. Bu hareket beni resmi
olarak hükûmet destekli internet sansürünün
düşmanı hâline getirdi.

- Bu ağı yaratmaktaki ikinci motivasyonum
endişeydi. İnternetimizin geleceğinin
kontrolümüz dışında olmasından korkuyorum.
Artan merkezileşme ve yasa tasarıları ifade
özgürlüğümüzü tehdit ediyor ve dolaylı olarak
demokrasimizi de. Benim için merkezi olmayan
bir ağ yaratmak güvenli bir liman yaratmak
demek, kuralların büyük şirketler ve politik
partiler tarafından değil, insanlar tarafından
koyulduğu bir alan.

Bir Yorum

Kullanıcılar, her ziyaret ettikleri sitenin aynı zamanda yayıncısı haline gelecek. Web Hosting şirketleri atlatılmış olacak. Buna benzer şey BitTorrent'tir. BitTorrent'te dosyalar yayınlanır, bu yöntemde internet siteleri. Artık bir merkez olmayacak. Böylece internete hükumetler müdahale edemeyecek. Anlattığı yöntemin daha özgür bir ortam oluşturacağı konusunda haklı olabilir. Ama her içerik, her ziyaretçi bilgisayara indiriliyor olduğunda, içeriğin telif haklarının korunması, iyimserliğinin aksine şimdikinden daha zor olabilir. Çünkü kullanıcı, zaten inmiş olan bir içeriğe daha rahat erişecektir açıkçası. Ayrıca kullanıcı, her ziyaret ettiği sitenin aynı zamanda yayıncısı haline gelmeye neden gönüllü olsun. İnternet bağlantısı yayın için kullanıldığında, bant genişliği dolacağı için kendi internet erişim hızı da düşecektir. Bunu neden istesin! Ve küçük siteler (örneğin bloglar) için bu yöntem kullanışlı olmayabilir. Çünkü o sitelere erişen kullanıcı sayısı zaten azdır. Ve o az kullanıcıların hepsinin bilgisayarının bazı saatlerde kapalı olma olasılığı yüksektir. Yani o saatlerde o sitenin yayını olmayacaktır! Yeni kullanıcılar o siteye ulaşamayacaktır. Belki de fikrin biraz daha olgunlaşmasını beklemek gerekiyor. :-)

25 Kasım 2018 Pazar

İnanç Meselesi - Alıntı


Ağustosta başka bir grup şişelemeci ile buluştum, bu sefer
İspanya'daydım ve bu seferkiler mutluydular. Uluslararası baş-
kan olarak lvester şişelemecileri birleştirmeyi denemişti ancak
Goizueta'yı aradıklarında geri adım atmak zorunda kalmıştı,
Almanya'da yaşadığım duruma çok benzerdi. İspanya da, aynı
Almanya gibi, çok iyi ve güçlü bir sisteme sahipti ancak büyüme
1990'larda durmuştu çünkü maliyetler ve fiyatlar çok yüksekti
ve pazara yeterince yatırım yapılmıyordu. Grup başkanı ola-
rak, İspanyol şişelemecilerle bir araya gelmiş ve ilişkiyi yeni-
den yapılandırmayı denemiştim. Zorlu ve düşmanca tavır ser-
gileyen bazı genç şişelemeciler toplantıya ellerinde bir şikâyet
listesiyle katılmışlardı, Avrupa Birliği yasalarının izin verdiği
Almanya'daki Coca-Cola şişelemecilerinden İspanya’ya yapılan
sevkiyatlar gibi. AB yasalarını çiğnememizin mümkün olmadı-
ğını söyledim. Daha sonrasında birleşmeyi tartıştık. Her şeyin
etkenlik ve etkililik ile ilgili olduğunu anlatmaya çalıştım. Eğer
kendi şişeleme haklarından vazgeçmeyi istemiyorlarsa, onlara
müşterek satınalmalar ve merkezi bir bilgisayar sistemi kurma
yoluyla maliyetleri düşürebilecekleri “virtüel çapa şişelemecisi"
olarak isimlendirilen sistemi kurmalarını önerdim. Süpermar-
ket zincirlerine ve diğer büyük müşterilere satış yaptıkları mer-
kezi bir örgütleri hâlihazırda mevcuttu, bu nedenle bahsetti-
ğim kavramı anladılar ve etkililiği nasıl artırabileceklerini ve
maliyetleri nasıl azaltabileceklerini gördüler.

Eğer bu şekilde hareket ederseniz ve maliyetleri düşürür-
seniz, yerel mülkiyetin gücünün devam ettiğini görürsünüz," de-
dim onlara. “Bu benim için tercih edilebilir bir strateji olacak-
tır." Aynı zamanda, biraz sert konuşarak, daha önce bu kadar
inancını yitirmiş bir şişelemeci grubuyla karşılaşmadığımı ve
sistemle ilgili bir tereddütleri varsa fabrikalarını satmayı dü-
şünmeleri gerektiğini söyledim.

Bunun üzerine, yaşlı şişelemeciler tartışmaya katıldılar ve
genç yöneticileri kötü polisliğe iterek iyi polis rolünü aldılar.
Önümüzdeki haftalar ve aylar boyunca diyaloğu geliştirdik ve
yerel yönetimlerle birlikte iyi çalışmalar yürüttük.

Yönetim kurulu başkanı ve CEO olduğum zaman, İspanya
Avrupa’daki Coke sisteminin en parlak yıldızıydı, bunda kesin-
likle İspanyol ekonomisindeki büyümenin ve yenilikçi bir pa-
zarlama dehası olan Marcos de Quinto’nun da büyük payı vardı.
İspanyol şişelemecilerle çok iyi ilişkiler ve arkadaşlıklar kur-
muştum. Bir franchise sisteminin nasıl olması ve çalışması ge-
rektiğinin çok iyi bir örneğini teşkil ediyorlardı. Üst üste birkaç
yıl en iyi ilk üçte yer almayı başaran İspanya 2007'de dünya-
daki en iyi ülke olarak Woodruff Ödülü'ne hak kazandığında
çok etkilenmiştim.
Neville Isdell

Bazen yapılan işe inanç kalmaz. Bu yüzden işi geliştirmek, yeni yatırımlar yapmak, boşa çabalamak gibi hissettirir. Motivasyon biter. Bir şeylerin değişebileceğine inandırılması yeniden harekete geçirebilir, isteklendirir. Ya da en azından, belki gerçekten de bu işi artık istenmediğiyle yüzleştirilmesi sağlanmış olur. Neville Isdell İspanyol şişelemecilerle iyi bir iletişimi sağlamış görünüyor. Yeniden motivasyon oluyorlar. Etkinliklerini artırıyorlar. Ve, evet; Bu şişelemeciler iyi bir başarı elde ediyorlar!

11 Kasım 2018 Pazar

Gizli Formül - Alıntı


Coca-Cola Güney Afrika'yı Apartheid nedeniyle terk etmişti.
Orta Doğu'dan ürünlerimizi İsrail'e sattığımız için kovul-
muştuk. Hindistan’dan ise tamamen farklı bir nedenden dolayı
ayrıldık: gizli formül.

1977'de yeni seçilmiş Hindistan hükümeti Hintli bir şirket ile
ortaklık kurmamızı ve gizli formülü açıklamamızı talep etmişti.
Reddetmiştik. Daha sonra çantalarımızı topladık ve dünyanın
en kalabalık ikinci ülkesini terk ettik. Gizli formülün bir pazar-
lama mitinden başka bir şey olmadığına inananlar için, Hindis-
tan bir ders olmalı. Gizli formülümüzü savunmak için bir milyar
insanın yaşadığı bir pazardan yürüyüp gittik, aynı IBM'in kay-
nak kodunu ifşa etmeyi reddettikten sonra yaptığı gibi.

Neville Isdell

İnsanlara markası gözükmeyecek şekilde birer yudum kola içiriliyor ve hangisini beğendikleri soruluyor. Yanıtlar noter huzurunda kaydediliyor. Sonuçlar ilginç. %59 oranında Pepsi’nin daha çok tercih edildiği görünüyor. Ama! Markayı bilerek içtikleri durumda Coca-Cola'yı tercih ediyorlar; Pazar payından kolayca anlaşılıyor yani. Çünkü insanlar Coca-Cola'yla güçlü bir bağ kurmuş durumda. Önemli olan da bunu başarmaktı zaten. :-) Ayrıntılar burada.

Elbette formülün gizliliğinin korunmak istenmesi gayet anlaşılır bir şey. Yine de, aynı zamanda bir pazarlama miti olarak kullanılmadığından da emin olunamaz açıkçası. :-) Bir gizem ve bağ kurma aracı neden olmasın. :-)

5 Kasım 2018 Pazartesi

Neden robotlara karşı duygusal bir bağımız var - Konferans


Ahlâk bilimci Kate Darling, duygu hisseden
robotlar geliştirmekten çok uzak olduğumuzu
fakat bizim onlara karşı hislerimiz olduğunu ve
bu tür bir içgüdünün de sonuçları olabileceğini
söylüyor. Niyetimizi ve hayatımızı makinelere
yansıtmanın nasıl biyolojik olarak içimize
işlendiğine ve onların da bizim kendimizi daha
iyi anlamamıza nasıl yardım edebileceklerini
daha fazla öğrenin.

- Washington Post 2007'de Birleşik Devletler
ordusunun kara mayınlarını etkisiz hâle getiren
robotu test ettiğini yazdı. Robotun çalışma şekli
ise şöyle, bir çubuk böcek şeklindeydi bir mayın
tarlasında bacakları üstünde yürüyor ve her
mayına bastığında bacaklardan biri havaya
uçuyor ve daha çok mayının imhası için
bacakları üzerinde ilerliyordu. Tatbikatın
başında olan albay ise tatbikatın iptalini
isteyivermiş çünkü zarar görmüş robotun mayın
tarlasında kendini çekiştirmesini izlemenin çok
insanlık dışı olduğunu söylemiş. Katılaşmış bir
askeri memurun ve benim gibi birisinin
robotlara karşı böyle bir tepki vermesine sebep
olan şey nedir?

- Araştırma bunu Roomba elektrikli
süpürgesi gibi en basit ev aletiyle dahi
yaptığımızı gösteriyor.
(Kahkaha)
Yeri temizlemek için etrafta dolanan bir disk.
Kendi kendine etrafta dolanmasından dolayı da
insanların ona Roomba demesine yol açıyor, bu
yüzden Roomba koltuğun altına sıkıştığında
kötü hissediyorlar.
(Kahkaha)

- Tarih boyunca da, bazı
hayvanlara araç veya mal gibi davranırken
bazılarınaysa nazikçe davranıp toplum
içerisinde arkadaşlarımız olarak yer verdik.
Bence robotlarla da benzer şekillerde entegre
olmak gayet akla yatkın.
Tabii ki hayvanlar canlı. Robotlarsa değil.
Robotlarla çalıştığımdan ötürü herhangi bir şeyi
hissedebileceklerini geliştirmekten çok uzak
olduğumuzu söyleyebilirim. Ama onlar yerine
hissediyoruz, önemli olan bu.

- Zaten harika
kullanılan vakaları görüyoruz. Mesela,
robotların daha önce görmediğimiz şekilde
otistik çocuklarla ilgilendiğini veya
öğretmenlerle çalışan robotların çocuklarla
uğraşırken yeni sonuçlar aldığını görüyoruz.
Sadece çocuklar da değil. Önceki çalışmalar,
robotların sağlık alanında doktor ve hastalara
yardımlarını gösteriyor.

- Bu yavru
dinazor robotla edindiğim ilk deneyiminden
birkaç yıl sonra arkadaşım Hannes Gassert ile
bir workshop yaptık. Bu beş bebek dinazoru
aldık ve beş takıma ayrılan insanlara verdik.
İsimlendirmelerini daha sonrasında
oynamalarını ve bir saat kadar etkileşimde
olmalarını istedik. Üstelik, bir çekiç ve balta
çıkardık robotlara işkence edip öldürmelerini
istedik.
(Kahkaha)
Beklediğimizden biraz daha dramatik olduğunu
gördük çünkü katılımcılardan hiçbiri yavru
dinazorlara biraz olsa bile saldırmadı bu yüzden
de biraz doğaçlama yapmak zorunda kaldık ve
şöyle dedik "Başka takımın robotunu yok ederek
kendinizinkini kurtarabilirsiniz."
(Kahkaha)
Bu bile işe yaramadı. Yapamadılar. Son olarak
da "Biri baltayı vurmazsa tüm robotları yok
edeceğiz." dedik. Biri ayağa kalktı, baltayı aldı.
Baltayı aşağı, robotun ensesine indirince de tüm
oda ürktü. Bu günahkâr robot için odada yarı
şaka yarı ciddi bir sessizlik oluştu.
(Kahkaha)

- Ama
bu soruya cevabın insan davranışlarını, sosyal
normları etkileme potansiyeli var. Hayvani
gaddarlık kurallarına benzer şekilde belli
robotlarla ne yapıp yapamayacağımıza dair
kuralları etkileme potansiyeli var. Çünkü
robotlar hissedemeseler dahi onlara karşı
davranışlarımız bizim için önemlidir.
Kurallarımızı değiştirip değiştirmememize
bakmaksızın robotlar kendimiz hakkında yeni
bir anlayışa varmamıza yardım edebilirler.

- Çünkü bir çocuk Roomba'ya karşı
nazik olduğunda, bir asker harp meydanındaki
bir robotun hayatını kurtarmaya çalıştığında
veya bir grup insan bir yavru robot dinazora
zarar vermeyi reddettiğinde robotların yalnızca
motor, eşya veya algoritma olmadığını görürüz.
Onlar insanlığımızın yansımalarıdır.

Aslında bazı insanların nazik davrandıkları sadece robotlar değildir. Bilgisayarına veya başka bir çok sık kullandığı aygıtına da çok nazik davranırlar. Hatta muhtemelen bilgisayarın Windows adını, sevdiği bir roman karakterinin adını vermişlerdir. Bu insanlar, o aygıtlarını yıllarca kullanabilmeyi umarlar. Elbette 1-2 yılda bir telefon ya da bilgisayarını değiştiren insanlar böyle bir bağ hissetmezler. Bu yüzden nazik olmaya gerek de duymazlar.