21 Eylül 2012 Cuma

Özgür İradeye Bilişimcilerden Örnekler

İlk çalıştığı yerdeki patronu Steve Jobs'ı şöyle anımsıyormuş: “Çalıştığım diğer insanlardan daha felsefiydi,” devam ediyor: “Özgür iradeyle determinizmi tartışıyorduk. Ben her şeyin çok daha belirlenmiş olduğuna, programlanmış olduğumuza inanıyordum. Elimizde eksiksiz veriler olsa, insanların davranışlarını önceden bilebilirdik. Steve tam tersini düşünüyordu.”

Steve Jobs'ın özgür irade hakkındaki düşüncesi olağan dışı sayılmaz, çoğu insan böyle düşünür. Ancak patronu yani Atari'nin kurucusu Nolan Bushnell'in beyne yaklaşımının beklenmedik olduğunu vurgulayayım.

Söz Steve Jobs'dan filan açılmışken özgür iradenin şekillenmesi konusunda şu örneği de vermek istiyorum:

İki popüler bilişimcinin içinde bulundukları kültürün etkisiyle bir konuya çok farklı şekilde yaklaşabileceklerini gösteren ilginç bir örnek olduğunu düşünüyorum.

Steve Jobs doğal takılan biri. Organik gıda yiyor. Vejetaryen. Hatta karısı organik gıda şirketi bile kurmuştur.

Gençken Hindistan'a yolculuk yapmıştır. Hinduizmle, Budizmle 19 yaşından beri ilgilenmektedir. Doğu dinlerinin ilkeleriyle yetişmiştir. Meditasyon yapıp Zen çalışırdı. Aslında organik, vejetaryen takılması normal.

Bazı çalışanları, Jobs'un yazılım işinin ayrıntılarının ilgisini çekmediğini ve yazılım isteklerinin yerine getirilmesinin neden uzun sürdüğünü anlayamadığını hatırlıyor. Atari'deyken yazılım projelerini Steve Wozniak'a yaptırırdı.

Bill Gates ise hep yazılımlarla haşır neşir olmuştur. Bu yüzden DNA'nın da yazılım olduğunu kavraması daha kolaydır. DNA'ya da bir yazılıma davranıldığı gibi davranılabilir. Evet, bir yazılım daha çok geliştirilebilir. Biyoteknolojinin potansiyelinin farkındadır. Darwin Molecular Corp. gibi şirketlerin yönetim kurulundadır.

"İstediğim her şeyi yapma özgürlüğüne sahibim. Bilgi çağında liderlik rolüne soyunmak gibi bir meydan okumayla karşı karşıyayım. Bu işe erken başladık. Biyoteknolojiden daha ilginç olan tek endüstri bu sanıyorum. Belki yıllar sonra çok daha iyi durumda olacağız ve işte o başımı kaldırıp rahatça çevreme bakabileceğim."

Bu sözleriyle bilgisayar yazılımı programlamayacak olsaydı canlı programlamayı seçeceğini açıklıyor.

Organik gıdaya talep gittikçe yükseliyor. Bill Gates'in çok çıkarcı olduğunu varsayalım. Geniş kesimlerin tepkisini çeken biyoteknolojiyi desteklemek iyi bir fikir olmayacaktır. Organik gıda marketler zinciri açtığında insanları ikna etmesi çok daha kolay olur, paralarını alırdı. Hâlâ en zenginlerden olduğuna göre istese bunu hemen yapabilir.

Steve Jobs'un örneğin GDO'lara tepkiyle yaklaşması beklenirken, Bill Gates'in ise biyoteknoloji işinin içinde olmak istemesi şaşırtmayacaktır. Maruz kaldıkları memler (ve Steve Jobs'un maruz kalmadığı programcılık memleri) onları farklı seçimler yaptıracaktır. Gates Vakfı, Monsanto'nun 500 bin hissesini almıştı 2006'da.

Özgür irade genelde ruhun varlığıyla özdeşleştirilir. Bill Gates'le ilgili umulmadık bir anekdotla bitireyim.

Gazetecilerden biri Gates'in üzerine gitti ve insan ruhuyla ilgili özel, hatta kutsal bir şey olup olmadığını sordu ona. Gates çocukluğundan beri yaptığı gibi, yine ayaklan üzerinde öne arkaya hafifçe sallanmaya başladı:

"Bununla ilgili bir kanıt yok elimde. Bunu kanıtlayacak bir şey bulamadım doğrusu.”