7 Ocak 2015 Çarşamba

E-Kitap Okuyucular Lüks müdür?

E-Kitap Okuyucuların lüks olduğu algısı yaygındır. Bu, pazarın yavaş büyümesine neden olabilir, özellikle Türkiye'de! Bu aygıtları lüks olarak niteleyen bazı insanların ellerinde en moda telefonların olması dikkat çekici bir tezattır. Genelde o telefonlar bu aygıtların 2-3 katı fiyatına satılmaktadır.

Sadece geceleri yatakta birkaç sayfa kitap okumak için kullanıldığında lüks gibi görünebilir. Asıl ayık kafayla bir şeyler okunması gerektiğinde önemi ortaya çıkıyor. Maksat bir şeyler öğrenmek, hatırlamak olduğunda kullanışlılığı fark ediliyor. Ciddi bir kitap okunurken içeriğine çok rahat ulaşılabilmektedir. Aranılan konuya e-kitapta daha hızlı erişilir. Kağıt kitapta yeri unutulan bir paragrafı, e-kitapta bulmak daha mümkündür. Ya da örneğin internetteki onlarca sayfalık bilimsel bir makale aygıta yüklenildiğinde, üzerinde rahatça çalışılabilir. Bilgisayardan okunmaya kalkıldığında konsantrasyon uzun süre korunamayabilirdi. Bu açıdan akademi dünyasının, üniversite öğrencilerinin de işine yaramaktadır.

Lüks üretim yapmayı sürdürmek isteyenler olacaktır. Bolca süsleyeceklerdir. Kasanın estetiğine çok özen göstereceklerdir. Kendini havalı hissetmek isteyenler bunlara daha çok para verebilirler. Tıpkı güzel görünümlü popüler cep telefonlarına havalı olduğundan daha fazla para vermeye gönüllü insanların olduğu gibi, yargılamak gereksizdir serbest piyasada. Daha fazla elektronik üreticisi bu endüstriye girdiğinde çeşit çoğalacaktır. Rekabet artacaktır. Aslında şuanda bile makul olan fiyatlar daha da düşecektir. Ve elektronik mürekkep ekranın patent süresi sonlanırken fiyatlar yıllar öncesine göre dramatik seviyelere inecektir. Lüks algısının sırıtıyor oluşu iyice görünür olacaktır. Ha, evet, çok fazla bir şey okumak zorunda olmayanlara gerçekten lüks olacaktır.

1-2 yüzyıl öncesine kadar kitapların da lüks görüldüğünü hatırlatalım. Eve kitap girmesi gereksizdi. Bu arada asıl neyin lüks olduğuna “Elektronik Kitap Neden Kağıt Baskısından Kıymetlidir” adlı makalemde rastlayabilirsiniz.

Sahne: Lüks Otomobiller


Sahne: Lüks Otomobiller paylaşan: okanozcelik
Söz lüks eşyalardan açılmışken bu sahne tam yerine oturuyor. :-)

Henry Ford yatırımcılarıyla toplantıdadır. O zamanın genel havası otomobillerin lüks olduğudur. Arabalar güzelce süslenir, zenginlere pahalıya satılır. Az sayıda satılsa bile pahalı olduğundan iyi kâr getireceği beklentisi vardır. Yatırımcılar Ford'un getirdiği bakış açısını henüz kavrayamamışlardır...

Henry Ford:
- Ne mi diyorum.
Beyler, daha fazla fiyata daha az insana daha az araba yapmakla...
ilgilenmiyorum!
Daha düşük fiyata fazla insana araba yapmak istiyorum.
Hedefim büyük yada zengin insanlar değil...
Daha önce özel bir şey alamamış düşük gelirli insanları hedefliyorum.
Ona dünya görüşünü değiştirecek otomobili vermek istiyorum...
Gözleri açılacak!
Ve hiç kimse, onu -o özel şeyi- ondan yada benden almaya...
kalkışmayacak!

Eskiden arabalar el yapımıydı. Tek bir otomobil üzerinde çok uğraşıyorlardı. Onu güzelce süslüyorlardı. Oldukça lüks görünüyordu. Pahalıya satabiliyorlardı. Elbette dar bir kesime, zengin sınıfa. Orta sınıfa ulaştırmak gereksizdi. El yapımıydı işte. Az sayıda üretilse de zengin sınıfa pahalıya satarak yeterince kâr ettiklerini düşünüyorlardı. Daha fazla kâr etmenin başka yollarının olacağı akıllarına gelmemişti.

Ama bu böyle ne kadar daha gidecekti? Otomobil hep lüks olarak mı görülecekti? Ford yeni bir yaklaşım getirmişti. Otomobiller seri üretiliyordu. Artık el yapımı sayılmazdı ve aslında bu sayede daha az hatalı üretim oluyordu. Daha çok miktarda üretiliyordu. Böylece ucuzlamıştı. Hemen ardından General Motors da bu sürekli akış yöntemini benimsedi. Geliştirdi. Elbette lüks hissetmek için otomobile daha fazla para vermek istemek kabahat değil. Ama Ford otomobillerin lüks görülmek zorunda olmadığını kanıtlamıştı.