25 Ekim 2022 Salı

Özgüven - Sahne

 

Sebastian: Pekala, Kierkegaard'a göre insan ruh ve bedenin bir sentezidir.
Öyle söylemiş.
Martin (Hocası): Sebastian, bir yudum su iç.
Düşüncelerini toplayabilmek için.☺
Sebastian: Konu kaygıydı, diğ mi, ha.
Hoca: Hı hı.
Sebastian: Yani Kierkegaard'a göre “kaygı” kavramı,
insanın başarısızlık düşüncesiyle başa çıkma yöntemini gösterir.
Daha da önemlisi, “başarısız olmakla”.
Ötekini ve hayatı sevebilmek için “başarısız olabileceğinizi” kabul etmeniz gerekiyor!
Martin: Bize bir örnek verebilir misin Sebastian?
Sebastian: Evet. Ben kendim başarısız oldum.

Sınav günü gelmiştir. Sebastian gireceği dersin sınavı için kaygılıdır. Hocası Sebastian'ın özgüvenini yerine getirecek bir yol bilmektedir. Bu yöntemle Sebastian, öğretmenlerin karşısında daha rahat olacaktır. Hocası, okula gizlice alkol sokar, su şişesinde saklayarak. Sınav anında, Sebastian bu şişeden içerek daha özgüvenli hissedecektir. Alkol alanların daha rahat, özgüvenli -yerli yersiz- davranmaya başladıklarına tanık olunabilir. ☺


Bunlar da İlginizi Çekebilir:
    Tel ve Kablo - Sahne
    Beceriksizlik - Yapay Zeka
    Hırs - Sahne


11 Ekim 2022 Salı

Nükleer enerji fosil yakıtlardan kurtulmak için en iyi umudumuz - Konferans


Konferans yenidir. Bu nedenle henüz Türkçe alt yazı eklenmemiş.

“Nükleer enerji söz konusu olduğunda, dünyaya kötü bir mem satıldı. Hem de modası geçmiş bir tane. Geçmişe gidelim. Her şey 1970'lerdeki nükleer karşıtı hareketle başladı. Bu hareket büyük ölçüde nükleer silahlara karşı duyulan anlaşılabilir bir korkudan kaynaklanıyordu. Ve bunu anlıyorum. 50'lerde ve 60'larda nükleer saldırı korkusuyla büyümek korkunç olmalı. Ama sorun şu. Onların mantığı şuydu: nükleer bombalar kötüdür, dolayısıyla nükleer enerji de kötüdür. Bu da, eğer düşünürseniz, elektrikli sandalye kötüdür, o halde elektrik kötüdür demek gibi bir şeydir. Nükleer enerji karşıtlığı hiçbir zaman bilime dayanmadı ama nükleer karşıtlığı çok akılda kalıcıydı. Takip eden on yıllarda, mühendis adayları nükleer mühendisliği seçmedi. Politikacılar, her zaman daha yüksek karbon emisyonuna yol açmasına rağmen, nükleer santralleri kapattıkları için puan aldılar. Hatta bu mem, her Pazar akşamı saat sekizde, insanların haberi olmadan evlerine bile sızdı.”
(Not:   Mem'in açıklaması: Bir bakıma sosyolojik gen denebilir. Memlerin biyolojik evrime benzer bir şekilde doğal seçilim yoluyla gelişebilen viral bir fenomen olduğu teorize edilir. Genlere benzetilen bilgi parçacıklarından oluşan, doğru yanlış her türlü bilgidir.)

“Son 10 yılda yenilenebilir kaynaklara trilyonlarca dolar harcadık, ancak elektriğimizin yalnızca yüzde sekizini rüzgar ve güneşten alıyoruz. Beni yanlış anlamayın, yenilenebilir enerjileri seviyorum ama bana göre daha fazlasına ihtiyacımız olduğu açık. Onları tamamlamak için temiz ve 7/24 çalışan bir enerji kaynağına ihtiyacımız var. Ve bunca zamandır tam önümüzde duruyor, ama biz onu görmezden geldik çünkü mem tarafından fazla kör edildik.”

“Günümüzde çoğu insan tam olarak nükleer karşıtı değil, "meh". Tutkuyla karşı değiller ama Çernobil'i duymuşlar. Sızıntı yapan yeşil varillerin görüntülerini görmüşlerdir. Kötü olduğuna dair belli belirsiz bir hisleri var. Ve unutmayın, ben de eskiden öyleydim. Ta ki bu tabloyu görene kadar. Bu tablodan çıkarmanız gereken tek şey, nükleer enerjinin tüm enerji kaynakları arasında en düşük yaşam döngüsü emisyonuna sahip olduğu ve gigawatt saat elektrik başına sadece üç ton CO2 ürettiği.”

“Gerçek şu ki nükleer enerji en güvenli enerji türlerinden biridir. Sorun şu ki nükleer kazalar dramatiktir. Fosil yakıt hasarları ise sıkıcı. Bu konuda konuşurken kelimenin tam anlamıyla uyuyakalıyorum. Son çalışmalar her yıl 8.7 milyon insanın bu yakıtları yakarak öldüğünü söylüyor. Bu, günde 5.8 Çernobil'e sahip olmak gibi bir şey. Ben sadece mütevazı bir etkileyiciyim ama bence bu fosil yakıtların daha kötü olduğu anlamına geliyor.”

“Çoğu insan uçakların arabalardan daha tehlikeli olduğunu düşünür çünkü bir uçak düştüğünde manşetlere çıkar. Akılda kalır. Elbette bunun tam tersinin doğru olduğunu biliyoruz. Uçaklar arabalardan çok daha güvenlidir, tıpkı nükleer enerjinin fosil yakıtlardan çok daha güvenli olması gibi.”

“Bir sonraki videoda Isodope, nükleer atıklarla ne yapacağımızı bilmediğimiz fikrini ele alacak.
(Video) Bununla ne yapacağınızı bilmediğinizden eminim, ancak bu konuyu incelemek için onlarca yıl harcayan insanlar var. Onlara bilim insanı deniyor. Finlandiya dünyanın ilk nükleer atık deposunu inşa etmeyi neredeyse bitirdi. Atıkları yerin derinliklerinde, jeolojik olarak stabil yerlerde depoluyorlar. İsveç de aynısını yapmak üzere. Bundan 19,000 yıl sonra neler olabileceği konusunda endişelendiğinizi biliyorum, ama ...
Tekrar ediyorum, sadece mütevazı bir etki sahibiyim, ancak fosil yakıtları yakmaya devam edersek o kadar uzağa gidemeyebiliriz.”

“Nihayet benden daha eski olmayan bir argüman. Ne yazık ki hala berbat. 70'lerde Fransa 15 yılda 45 reaktör inşa etti. Daha yakın zamanlarda Japonya, Çin ve Kore altı yıl veya daha kısa sürede reaktörler inşa etti. Yani bu, BTS'nin saçlarını temiz enerjiyle kuruttuğu anlamına geliyor. Bir tanesini inşa etmek 10 yıl sürse bile, nükleer santraller en az 80 yıl boyunca temiz ve güvenilir elektrik üretebilir.”

“Sonunda şu anda en moda olan itiraza geldik: nükleer enerji çok pahalı. Bunu kabul edeceğim. Türümüzün geleceğini kurtarmak için bir şeyin çok pahalı olduğunu söylemek biraz garip ama anlıyorum, maliyet önemli. Şöyle bir şey var. Temiz enerjiyi nasıl daha ucuza mal edeceğimizi biliyoruz. Bu roket bilimi değil. Aynı şeyi tekrar tekrar inşa edersiniz. Güneş enerjisi de 10 yıl önce "çok pahalı" olarak görülüyordu ama biz bunun havalı olduğuna karar verdik ve yatırım yaptık. Sihir gibi, maliyetler yüzde 90 oranında düştü. Nükleeri daha ucuz hale getirmenin bir yolu da bunun gibi küçük modüler reaktörler. Çin kendi versiyonunu inşa etmeyi yeni bitirdi. Polonya da eskiyen kömür santrallerini nükleer santrallere dönüştürmek için benzer bir teknoloji kullanacak. Aynı binayı, aynı iletim hatlarını kullanacaklar, hatta aynı işçileri yeniden eğitecekler. Ama artık diktatörlerden kirli yakıt almak yerine temiz enerji üretiyorlar.”

“Bu da beni çılgın bir fikre götürüyor. Nükleer enerjiyi yıkıcı olarak görmek yerine, onu enerji bağımsızlığı ve hatta barış için bir güç olarak görsek nasıl olur? Ya bu teknoloji gelecek için en iyi umudumuzu sunuyorsa? Savaşların fosil yakıtlara olan bağımlılığımız tarafından finanse edilmediği bir gelecek. Enerjinin temiz olduğu bir gelecek. Dünya üzerinde hala elektriğe erişimi olmayan 700 milyon insana elektriğin nihayet ulaştığı bir gelecek. Nükleer enerjinin kötü olduğu fikri bize bu geleceğe mal oluyor. Ve artık bunu bırakmanın zamanı geldi.”

Adam Kayırma

2014’ün Mayıs ayında rejeneratif tıp alanında uzmanlaşan Hong Kong merkezli girişim şirketi Deep Knowledge Ventures, VITAL isimli algoritmayı yönetim kuruluna dahil ederek bir ilke imza attı. VITAL umut vaat eden şirketlerin finansal durumlarını, klinik çalışmaları ve fikri mülkiyet haklarını gösteren verileri inceleyerek yatırım önerilerinde bulunmaya başladı. Kurulun diğer beş üyesi gibi algoritma da bir şirkete yatırım kararı alınırken oy hakkına sahip oldu.

VITAL’ın bir yönetim kusuru bulunduğunu söylemek mümkün: İltimas. VITAL’ın algoritmalara ağırlık veren şirketlere yatırım yapılmasını önermesi nedeniyle Deep Knowledge Ventures da kendi gibi algoritmalara yatırım yapan Pathway Pharmaceuticals şirketine yatırım yaptı. Pathway Pharmaceuticals en yenilikçi kanser tedavilerini seçen ve değerlendiren OncoFinder adında bir algoritma kullanan yenilikçi tıp şirketlerinden biriydi.

Alıntı: Homo Deus: Yarının Kısa Bir Tarihi


İnsanlar, benzer şekilde düşündüğü insanlarla bağ kurar. Onları savunur. Bir algoritma nereye yatırım yapılması gerektiği konusunda önerilerde bulunuyor. Üstelik şirket yönetim kurulunda oy hakkı var. Bu algoritma, algoritmalara ağırlık veren şirketlere yatırım yapılması yönünde oy kullanmaya başlamış. İşte adam kayırma böyle olur. :-) Siyaset de böyledir. Seçmen aynı kafada olduğuna inandığı siyasetçiyi dinler. Ona oy verir.

İşin aslı algoritmanın yaptığı bir kayırma olamaz. Çünkü henüz kayırmayı düşünebilecek bir bilince sahip değil. Muhtemelen sadece, yoğun şekilde algoritma kullanan şirketlerin verimli çalışma olasılığının yüksek olduğunu hesaplıyordur. Bu da yanlış bir öngörü sayılmaz zaten. Çünkü algoritma paydos etmez. Algoritma yorulmaz. Ve algoritma sıkılmaz.