Biyolojik mühendislik alanındaki son gelişmeler, insan sinir sisteminin bir kısmının, beyinle her iki yönde de bağlantılı protez uzuvlar şeklinde işlevsel olarak restore edilmesini mümkün kıldı. Böylece ince motor kontrolü ve propriyosepsiyon (uzuv pozisyonunun sezgisel bilgisini) sağlayıp, fantom uzuv algısının azaltılmasını mümkün kıldı. Bu teknoloji henüz ilk aşamalarında olmakla birlikte, insan sinir sisteminin bazı bölümlerinin silikon gibi yarı iletken malzemeler kullanılarak restore edilebileceği fikrinin deneysel kanıtını şimdiden sunmaktadır. Bu ve insan-makine sinir arayüzü üzerine devam eden ilgili araştırmaların gelecekte daha fazla ilerleme sağlayacağını ve böylece sinir sisteminin daha fazla parçasının yine silikon gibi malzemeler kullanılarak restore edilebileceğini veya değiştirilebileceğini beklemek mantıklı duruyor. Gelecekte, dörde bölünmüş bir ampute, dokunsal algı, propriyosepsiyon, termo algı ve benzerleri de dâhil olmak üzere tam kol ve bacak işlevselliğini yeniden kazanabilir.
Şimdi oldukça sağduyulu fikirler gibi görünen aşağıdaki üç şeyin doğru olduğunu varsayalım. Birincisi, beyin ve omurilik de dâhil olmak üzere insan sinir sistemi insan bilincinin yapıtaşıdır. Bu da insan zihninde gerçekleşen her şeyin altında sinir sistemi aktivitesinin yattığı anlamına gelir. İkinci olarak, bir bireyin bilinçli durumları normalde uzuv temelli duyusal deneyimi içerir, çünkü sinir sistemi uzuvlara kadar uzanır. Üçüncüsü, bazı ampütelerin bilinçli durumları protez uzuv temelli duyusal deneyimi içerir, çünkü yukarıdaki örnekte olduğu gibi sinir sisteminin ilgili kısımları yapay olarak restore edilmiştir. Buradan, böyle bir protez uzvun kendisinin de kısmen bireyin bilincini oluşturduğu sonucu çıkmaktadır, çünkü sinir sistemleri protez uzuvlarına uzanmaktadır. Protez bir uzvun mühendisliğine ilişkin ilgili yöntem temelde biyolojik bir nitelik taşımadığından, bir makinenin kısmen bireyin bilincini oluşturduğu sonucuna varabiliriz. Ancak bundan makinelerin bilinçli olabileceği sonucu çıkmaz. Çünkü en sonunda insani bir parça gereklidir. Şimdiye kadar ele alınan makine parçalarının sinir sistemine entegrasyonunun merkezî sinir sistemini, yani omuriliği ya da beyni değil, yalnızca çevresel sinir sistemini etkilediği gerçeği göz önüne alındığında, bu açıklama akla yatkın görünebilir. Ancak, merkezî ya da fazla merkezî olmayan parçaların değiştirilmesinin ne gibi bir fark yarattığı açık değildir. Kuşkusuz, merkezî ve çevresel sistemler arasında birçok önemli fark vardır; bir ayak elbette bir beyin değildir. Yine de belli bir soyutlama düzeyinde, sinir sisteminin merkezî ve çevresel parçaları aslında aynı türden şeylerdir (yani sinir aktivitesidir) ve bu nedenle sinir sisteminin herhangi bir parçasını değiştirmenin teorik olasılığını inkâr etmek zordur.
Tekrarlamak gerekirse, biyo-mühendislik alanındaki son gelişmelerin ardından, insan-makine sinir arayüzünün yanı sıra fiziksel sinir ağları, bellek dirençleri ve hafızaya dayalı sistemler üzerine gelecekte yapılacak araştırmaların, insan sinir sisteminin giderek daha fazla bölümünün silikon gibi malzemeler kullanılarak onarılmasını veya değiştirilmesini sağlayacağını beklemek makul görünmektedir.
Şimdi şöyle bir senaryo hayal edelim:
Bundan yüzyıl sonra, yüzyıllık istikrarlı teknolojik ilerlemelerden sonra Ayşe, henüz gençken sinir sisteminin bozulmasına neden olan bir hastalıktan mustarip olur. Ancak Ayşe, implant (nakil doku/organ) ameliyatı ihtiyaç duyduğu her an kendisine sunulabildiği için şanslıdır. Ameliyatlar arasındaki süre de sinir sisteminin yeni parçalarının – çeşitli terapi türleri ve sisteminin devam eden nöroplastisitesi (sinir esnekliği) sayesinde – başka bir parçanın değiştirilmesi gerekmeden önce her zaman düzgün bir şekilde entegre edilebileceği kadar uzundur.
Ayşe’nin bir insandan ziyade bir makine olarak kabul edilmesi için sinir sisteminin ne kadarının implantlarla değiştirilmesi gerekir? Farklı insanlar, kaçınılmaz olarak, farklı cevaplar verecektir. Bazıları Ayşe’ye makine demeden önce beyni ve omuriliği dâhil tüm sinir sisteminin, hatta tüm vücudunun değiştirilmesi gerektiğini düşünebilir. Her iki durumda da dönüştürücü ilke aynı kalmaktadır, dolayısıyla protez alanındaki son gelişmeleri insan sinir sisteminin bazı kısımlarının silikon gibi bir malzeme kullanılarak restore edilebileceğinin kanıtı olarak kabul eden herkes, bu temelde Ayşe’nin eninde sonunda bir makine haline gelebileceğini kabul edebilmelidir. Dahası, Ayşe’nin eninde sonunda tıpkı insanlar gibi (ya da en azından Ayşe’nin eskiden olduğu gibi) bilince sahip fakat bir makine haline geleceğini de kabul edebileceklerdir.
Bazıları şüphesiz Ayşe’nin kademeli dönüşümü boyunca varsayılan psikolojik sürekliliğe itiraz etmek isteyecektir. Bu tür bir itiraz, Ayşe’nin bilincinin varsayılan sürekliliğini ya da dolaylı olarak kişisel kimliğinin sürekliliğini hedef alabilir (çünkü kişisel kimliğin olmaması, bilincin varsayılan sürekliliğini de şüpheli hale getirecektir). Fakat buna itiraz edenler endişelerinin geçerliliğini kanıtlamak için işlerin nerede yanlış gidebileceğini açıklamak zorunda kalacaktır. Muhtemelen dönüşüm sürecinin önemli ölçüde daha karmaşık hale geleceği bir nokta olduğuna ve biyolojik bir beyni sentetik bir beyinle tamamen değiştirmenin nihayetinde imkânsız olabileceğine inanmaktadırlar.
Bahsedilen nakil işlemlerinde “daha fazla ilerleme kaydedilemeyecek” böyle bir noktayı keşfetmek elbette büyük bir bilimsel ilgi uyandıracaktır. Ancak oraya ulaşana kadar, en azından yeterli zaman verildiğinde ve mümkün olan en küçük adımlar atıldığında, insan sinir sisteminin farklı bir materyalin parçalarıyla değiştirilebileceğine, böylece bir insanın bilincini korurken yavaş yavaş bir makineye dönüştürülebileceğine inanmak da yeterince gerekçelendirilmiş makul bir düşüncedir.
Makalenin Tamamı:
Makineler
bilinç sahibi olabilir mi – Bilim ve Ütopya
Beyinle uyumlu yapay uzuvlar geliştirilebildi. Beyinden sinyal alıyor ve beyine sinyal gönderiyor. Beyin bu uzuvları hissedebiliyor ve hareket ettirebiliyor. Bu, gelecekte beyindeki bazı parçaların sinir protezleriyle değiştirilebileceğini kanıtlıyor. Bu sinir protezleri bilince dahil olacaktır. Çünkü şimdiden yapay uzuvlar bilincin bir parçası olarak hissedilebiliyor.
Gelecekte şöyle bir olayın geçtiğini varsayalım. Bir birey kaza geçirir. Onun beyninin bir parçası sinir proteziyle değiştirilmek zorunda kalınır. İlerleyen zamanda bireyin beyninin başka bir parçası da sinir proteziyle değiştirilmek zorunda kalınır. Böyle adım adım devam eder. Şimdi o bireyin beyninin tamamı sinir protezlerinden oluşuyor. Gelecekte beyinin tamamı sinir protezleriyle değiştirmek mümkün olursa, bu bir şeyi daha kanıtlamış olur. O birey insan mıdır! Aslında o birey artık bir robottur. Çünkü beyninde biyolojik sinir sistemi kalmamıştır. Böylece bilinçli robotların olabileceği kanıtlanmış olur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder