Bir zamanlar efendilerinin çiftliğinin
sessizliği içinde sürdükleri rahat ve zengin hayattan ihtiyarın
hafızasında yalnız bu kalmıştı. İhtiyar efendileri ölmüştü;
aile resimleri de çiftlikte, kim bilir hangi çatı arasında
sürünüyordu; bu eski hayatın, bu şanlı ailenin efsanesi de
çoktan kaybolmaya yüz tutmuştu; ya da yalnız birkaç ihtiyar
köylünün hafızasında kalmıştı. İşte Zahar bunun için uzun
gri ceketten ayrılmıyordu.
Onda geçmiş günleri hayal meyal
görüyordu; bu hayatın izlerini genç efendisinin eski efendilerini
hatırlatan çehresinde, hareketlerinde, geçici heveslerinde
görüyordu. Zahar bu geçici heveslere karşı kâh içinden, kâh
açıkça homurdandığı halde, onlara, efendi hakkının ve
iradesinin belirtisi olarak saygı duyuyordu.
Bu geçici hevesler olmasa Zahar
genç efendisinin üstünlüğünü nasıl duyabilirdi? Onlar olmasa
Zahar’ın gençliğini, çoktan ayrıldığı köyünü, ihtiyar
uşakların, dadıların, hizmetçilerin kuşaktan kuşağa tarihini
naklettikleri bu eski aileyi hatırlatacak ne kalırdı?
Bir zamanlar Oblomov ailesinin büyük
servetleri ve bulundukları yerde şöhretleri vardı. Fakat her
nasılsa, bu aile gittikçe fakirleşmiş, dağılmış, nihayet yeni
zenginler arasında kayboluvermişti. Yalnız ak saçlı uşaklar
kutsal bir hatıra gibi bu uzak geçmişi saklıyor ve birbirine
aktarıyordu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder