Linus Torvalds: Ofisim görebileceğiniz
en sıkıcı ofistir. Ve burada sessizlikte yalnız otururum. Kedim
gelirse, kucağıma oturur. Ve kedinin mırlamasını duymak
istiyorum, bilgisayarın fanlarının sesini değil.
(Hımm, yine de fan çok rahatsız
etmez yav. :-) )
Chris Anderson: Bize açık kaynağı
nasıl algıladığını anlat ve Linux'un gelişimini nasıl
etkilediğini.
LT: Aslında, hala yalnız çalışıyorum.
Gerçekten -- evimde tek başıma çalışıyorum, çoğunlukla da
bornozumla. Bir fotoğrafçı geleceği zaman giyiniyorum, bu nedenle
bu resimde giyiniğim.
(Gülüşmeler)
(Ee, şey, eşofman giymek de sayılır
mı? :-) Müşteri hizmetleri gibi görünür yerde değilsen böyle
bir seçeneğin olabiliyor, tabii. :-) )
LT: O zamanlar 21 yaşındaydım,
gençtim yani, ama çoktan hayatımın yarısı boyunca programlama
yapmıştım. Ve önceki her projem tamamen kişiseldi ve insanların
yorumlamaya başladıkları, koda geri dönüşlerde bulundukları
zaman bir aydınlanmaydı. Hatta kod göndermeye başlamadan önce
dahi bence şunu dediğim önemli anlardan biriydi: "Diğer
insanları seviyorum!" Yanlış anlamayın -- insancıl biri
değilimdir.
(Kahkahalar)
Diğer insanları sevmem gerçekten.
--
(Kahkahalar)
(Sanırım pek çok kişiyi
şaşırtmış olmalı. Beni şaşırtmadı. :-) Bazı işe yarar
dostluklar edinmiştir. Ama coğu durumda kalabalık da, çok hevesli
olmazdı zaten. :-) )
LT: Ama bilgisayarları severim, diğer
insanlarla email ile etkileşimde olmayı seviyorum çünkü bir
bakımdan size tampon bir bölge verir. Ama projeme dahil olan ve
yorum yapan insanları seviyorum. Ve bu çok daha büyüttü.
(Böylesi daha az yorucu tabii... :-) )
LT: Bu yüzden Git, ilk büyük projemi
sürdürmek için sadece benim için tasarlanmış ikinci büyük
projem. Kelimenin tam manasıyla çalışma şeklim bu. Kod yazmam
için -- zevk için kod yazarım -- ama anlamlı bir şey için kod
yazmak istiyorum bu yüzden yaptığım her proje ihtiyacım olan bir
şeydi ve --
CA: Gerçekten, Linux ve Git bir nevi
bir çok kişiyle çalışmak istememenin neredeyse istenmeyen sonucu
gibi.
LT: Kesinlikle, evet.
(Gülüşmeler)
(Müthiş zevklidir kod yazmak. Daha
iyi olduğunu hissettirir. Anlamlı bir şey yaptığına, kendini
oyalamadığına inandığın zaman. :-) )
LT: Gerçekten, bu daha çok "Bakın
ne yaptım!" idi. Ve inanın -- eskiden bu durum çokta iyi
değildi. Ben genel kullanıma açık yaptım ve o aşamada açık
kaynak bile değildi. O aşamada kaynak herkese açıktı ama arkada
bugün geliştirmek için olan açık kaynak metodolojisi yoktu. Daha
çok "Bakın, yarım yıldır bu konu üzerinde çalışıyorum,
yorum almak çok isterim."
(Bu harika bir duygudur. Kesinlikle
bazı insanların gösterecek pek başka bir şeyi de yoktur zaten.
:-) Bir de benim diyebileceğin kodların olursa, bu duyguyu iyice
perçinler. :-) )
CA: Tamam, oraya geçelim çünkü
bu kısım ilginç. Bırakmıyorsun. Demek inek olmakla ya da zeki
olmakla ilgili değil inatçı olmakla ilgili?
LT: İnatçı olmakla ilgili. Bir
şeye başlayıp ve "Tamam, işim bitti, başka bir şey yapalım
-- Bak: Işıl ışıl! "--dememekle ilgili.
Bunu hayatımın diğer alanlarında
da fark ettim. 7 yıl boyunca Silikon Vadisi'nde yaşadım. Ve tüm
zaman boyunca Silikon Vadisi'nde aynı şirket için çalıştım. Bu
hiç duyulmamış bir şey. Silikon Vadisi'nin mantığı bu değil.
Silikon Vadisi'nin bütün meselesi insanların bir nevi kazanı
karıştırmak için işler arasında atlamasıdır. Ve bu benim
tarzım değil.
(Bunu kesinlikle anlarım. Çok uzun
süre tek bir şeye odaklanılabilir, gerçekten. Diğer her şeyden
özveride bulunulur. Ama özel bir şey yapıyor olduğun hissi hâlâ
inandırıcılığını koruyor olması gerekir. :-) Bu arada, böyle
odaklanabilirlik ortak becerisi Bill Gates'de de vardır mesela. Bunu
herkes yapamaz.)
LT: Satışçıların sizin
işlerinizden faydalanmasından korkmam konusuna geri dönersek, o
satışçıların oldukça sevimli kişiler oldukları ortaya çıktı.
Yapmaktan hiç de hoşlanmadığım şeyleri de yaptılar ve tamamen
farklı amaçları vardı. Gitmek istemeyeceğim yollarda açık
kaynağı kullandılar. Açık kaynak olduğundan yapabildiler ve
birlikte gerçekten güzel çalıştı.
Bende aynı şekilde düşünüyorum.
İletişimci olarak sosyal insanlara ihtiyacınız var sıcak ve
arkadaş canlısı kişiler.
(Gülüşmeler)
Sana sarılmak isteyen ve topluma
sokmak isteyen gibi. Ama herkes böyle değil. Ve bu ben değilim.
(Evet, “Sosyal biri olabilmek için
davranışlarımı cilalamaya çalışmanın çok yorucu olduğunu
fark ettim.” şeklinde ifade eden John Nash gibi hissediyor olmalı.
:-) )
LT: Ben teknolojiyle ilgilenirim.
Arayüzü önemseyen insanlar var. Hayatımı kurtarmak için arayüz
tasarlayamam. Yani, ıssız adaya düşsem ve oradan kurtulmak için
tek yolum sevimli arayüzler yapmak olursa, orada ölürüm.
(Kahkahalar)
(Arayüzler yerine arka planda çalışan
çekirdek kodları yazmayı sevdiğini söylüyor. Ama bazen arayüzü
de yazmak eğlenceli olabilir. Nitekim kullanıcının arayüzsel
beklentileri çekirdek kodları da yönlendirebilir.)
CA: Geçen hafta konuştuğumuzda bana
çok ilginç gelen farklı bir özelliğinden bahsetmiştin. Zevk
denilen düşünce.
Birkaç tane resim var burada. Sanırım
kodda özellikle zevk barındırarak yazılmış örnek değil bu, bu
daha güzel yazılmış hemen görülebildiği gibi. Bu ikisi
arasındaki fark nedir?
LT: Bu -- Buradaki kaç kişi kod
yazdı?
CA: Aman Tanrım!
LT: Eminim ki, elini kaldıran herkes
tek bağlı listeyi kullanmıştır. Ve onda -- Bu ilki çok uygun
bir yaklaşım şekli değil, temel olarak kodlamaya başladığınızda
öğretilen şekli. Ve kodu anlamanıza gerek yok.
Benim için en ilginç kısmı son If
bloğu. Çünkü tek bağlı listede olan -- bu listeden var olan bir
veriyi silmeyi amaçlıyor -- ve verinin birinci olması yada ortada
olması arasında fark var. Çünkü eğer ilk veriyse, işaretçiyi
ilk veri olarak değiştirmeniz gerekir. Eğer ortadaysa, işaretçiyi
bir öncekine çekmeniz gerekir. Yani bunlar tamamen farklı iki
durum.
CA: Ve bu daha iyi.
LT: Ve bu daha iyi. Ve çokta önemli
değil -- neden If bloğu olmadığını anlamanızı istemiyorum ama
bazen problemi farklı görür ve yeniden yazarsın böylelikle o
özel durum gider normal bir durum olur bunu anlamanızı istiyorum.
Ve bu iyi yazılmış kod. Ama basit yazılmış kod. Bu CS 101. Çok
önemli değil -- gerçi detaylar önemlidir.
(Bazen bir kod yazarsın. Problemi
çözüyordur, ama fazla karmaşıktır. İçine sinmez. Sonra yavaş
yavaş kafanda başka mantıklar oluşur. Bir If bloğuna pek de
gerek olmadığını görürsün mesela. Kodu temizlemeye başlarsın.
Sonra, vay be ne güzel çözdüm dersin. Kod daha akıcı olmuştur.
Çok şık görünüyordur. Ve arada bir o koda bakmaya doyamazsın.
Kesinlikle. :-) )
LT: Teknolojide bir tür klişe
bütün bu Tesla vs Edison, Tesla'nın vizyoner ve çılgın fikir
adamı olması. Ve insanlar Tesla' ya bayılıyor. Yani,
şirketlerinin isimlerine onun adını verenler var.
(Gülüşmeler)
Buradaki diğer kişi ise Edison
genellikle sıkıcı olarak çamur atılmış olan ve -- en meşhur
sözü de: "Dehanın %1'i iham %99'u terdir.". Ve ben
Edison'un tarafındayım, insanlar genellikle sevmese de onu. Çünkü
ikisini kıyaslarsan Tesla bir nevi akıllara yer etmiş durumda bu
sıralar ama gerçekte dünyayı kim değiştirdi? Edison çok iyi
bir insan olmamış olabilir, birçok şey yapmış -- belki çok
entellektüel, vizyoner değildi. Ama bence ben Tesla'dan çok
Edison'um.
(Tesla uzak yerlere kablosuz
elektrik aktarmakla sıkça ilgilenmişti. Vizyoner miydi? Belki.
Belki hırslıydı. Ancak teknoloji hiç hazır değildi. Çok fazla
enerji tüketecekti. Uzak mesafede ise çok az enerji elde etmiş
olacaktı. Verimli sayılmaz. Tesla o parayı, ilk okyanus aşırı
kablosuz telgrafı geliştirmek için almıştı Westinghouse'tan.
Ama parayı kablosuz elektrik denemeleri için kullandı. Laf
aramızda parayı veriliş amacında kullansaydı, daha sonra
kablosuz elektrik için para bulabilmesi için iyi referansları
olurdu belki. :-) Belki de sadece takıntılıydı. :-) Aslında
teknoloji bugün bile hazır sayılmaz. Pratik kullanım alanları
yeni başladı. Telefonları şarj edebiliyor. Hatta bir televizyonu
bile çalıştırabiliyor, tabii biraz pahalıya. Ama çok yakın
mesafelerde işe yarıyor, hâlâ. Edison ise geleceğe çok zaman
ayırmazdı. Günlük sorunların çözümlenmesi kafasında büyük
yer kaplıyor olmalı. Belki bu yüzden o kadar vizyoner
görünmeyebilir. Belki bu yüzden alternatif akımın daha iyi
olduğunu görmezden geldi! :-)
(Edison'un icat etmeye büyük şevki
vardı. Bu şevk patent alabilmekten kaynaklanıyordu. Bu yüzden
şimdi yaşasaydı açık kaynak programları pek sevmezdi
muhtemelen. :-) Gerçi bu açıdan bakarsak Tesla'nın da
seveceğinden emin değilim. 700 gibi, insanı hayret ettirecek kadar
patente sahip olmuştu kendisi. Ki kendisine ait bir şirketi bile
yoktu. :-) )
CA: Google gibi bir çok şirket
muhtemelen milyarlarca dolar elde etti senin yazılımından. Bu seni
sinirlendiriyor mu?
LT: Hayır. Birkaç sebepten dolayı
sinirlendirmiyor. Bunlardan bir tanesi, durumum iyi. İyi durumdayım
gerçekten.
LT: Ama diğer sebep -- bütün bu açık
kaynak işini yapmadan ve bir şeyleri bırakmadan Linux böyle
olmazdı. Ve çok memnun olmadığım deneyimleri getirdi, kalabalık
önünde konuşmak, ama aynı zamanda bu bir deneyim. Güven bana.
Mutlu olmamı sağlayan birçok şey var ve düşününce doğru
seçimi yaptım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder