Şampiyon olma niteliğini açıklayan şey ne? Satranç şampiyonlarının, bilgisayarlara kıyasla daha fazla satranç konumuna bakması olası değil. Bununla birlikte, muhtemelen oyun ağacının en önemli dallarında çok daha ileriyi görebiliyorlar. Deneyimleri sayesinde, incelemeye değer aday konumların potansiyelini değerlendirip değersiz konumları irdelemeyi bırakıyorlar. Belki de satranç hamlelerini tek tek gözden geçiren satranç programlarına kıyasla daha stratejik düşünüyorlar.
...
Her ne kadar uzman sistemler, tıp, yerbilim, kimya ve başka sınırlı alanlardaki özgül sorunlar hakkında yarar sağlayacak biçimde (hatta iktisadi yarar sağlayarak) akıl yürütse de, bu sistemlerin “kırılgan” olduğu söylenebilir; yani, kendi alanlarının dışındaki problemlerle, hatta kurallarında belirtilmemiş bilgiye ihtiyaç duyuyorlarsa kendi uzmanlık alanlarındaki problemlerle karşılaştıklarında çökerler. Bir şeyi bilmiyorlarsa bilmiyorlar demektir, dolayısıyla insan uzmanların daha iyi iş çıkardığı durumlarda yanlış yanıtlar verebilirler. John McCarthy, tıp uzman sistemi MYCIN'le bir etkileşiminde, farazi bir hasta hakkında bilgi girerken, hastanın erkek olduğunu ama amniyosentez geçirdiğini yazmış. MYCIN tüm bu bilgileri şikâyetsiz kabul etmiş! Erkek hastaların gebe kalamayışı, MYCIN'e verilmesi gereken “uzman bilgisi”nin parçası sayılmamış demek ki.
Uzman sistemlerin kırılgan oluşunun sebeplerinden biri, “sağduyudan” yoksun olmalarıdır." İnsanlar, eğitim ve mesleki deneyim aracılığıyla elde edebilecekleri uzman bilgisine ek olarak, bol bol genel bilgiye de sahiptir. Örneğin, sadece kadınların gebe kalabileceğini, şemsiyenin güneşe ve yağmura karşı koruduğunu, belirli kuşların göç ettiğini, marketlerden gıda satın alınabileceğini ve milyonlarca ama milyonlarca olguyu bilirler. Michigan Üniversitesi YZ araştırmacısı ve profesörü Benjamin Kuipers (daha önce Austin'deki Texas Üniversitesi'ndeydi), sağduyuyu şu şekilde tanımlamıştı: “Sağduyu bilgisi, dış dünyanın yapısı hakkındaki bilgidir; her normal insan, fiziksel, uzamsal, zamansal ve toplumsal çevrenin gündelik taleplerini makul bir başarı oranıyla karşılamasına olanak tanıyan bu bilgiyi, yoğunlaşmış bir çaba sarf etmeksizin edinip uygulayabilir.”
Çocuklar yetişkinliğe girdikçe ve yetişkinler olgunlaştıkça, bu genel bilgi yavaş yavaş elde edilir. Örneğin, çocuklar olasılıkla küçük plastik şişelerdeki küçük tabletlerin yutulduğunda zararlı olabileceğini bilmez (şişelerin çocuk güvenlikli kapakları olmasının sebebi budur), ergenler, sekiz yaşındakilerin bilmediği pek çok şeyi bilir ve örneğin The New Yorker okurlarına bu derginin kitap ve film incelemelerini anlama olanağı sunan bilgi, genelde ergenlerin bildiklerinin çok ötesine uzanır. Üstelik, farklı ülkelerde ve kültürlerde insanların sağduyu bilgisi elbette farklı olacaktır.
Bana kalırsa her insanın bilgisi, gitgide büyüyen bir ağaç olarak düşünülmeli: Ağacın gövdesi ve alt dalları, “sağduyu”yu meydana getirirken, üst dallar, kişinin öğrenmiş olabileceği özel disiplin “uzmanlıklarını” meydana getirir. Bu ağaç mecazı aynı zamanda, üst dallardaki bilginin, gövdede ve alt dallarda bulunan kavramlardan faydalandığını vurgularken de yararlı.
Önceki bir bölümde, doğal dildeki cümleleri tamamen anlamanın, insanlarda olan ama bilgisayarlarda hâlâ olmayan sağduyu bilgisine gereksinim duyduğunu gördük. Bilgisayarları sağduyuyla donatmaya yönelik göz korkutucu beklenti, birbirine oldukça zıt iki tepki doğurmuştur. Bazılarına göre bu zorluk, yakın gelecek için YZ (en azından güçlü YZ) olasılığını devre dışı bırakıyor. Gerçi başkaları, “bu işi sürdürelim” diyebilir. (Bu hevesli insanların çalışmalarından ileriki bir bölümde bahsedeceğim.) Elbette, nasıl her insanın tüm konular hakkındaki doğal dil cümlelerini anlaması beklenmiyorsa, herhangi bir YZ sisteminin tüm doğal dil cümlelerini anlaması da beklenmez. İnsanların sınırları var, YZ programlarının da kendilerine özgü sınırları olacaktır. Bu beklenti, zeki insanlar yaratma girişimlerimizi nasıl kısıtlamıyorsa, zeki programlar yaratma girişimlerimizi de sınırlamamalı.
Alıntı: Yapay Zeka - Geçmişi ve Geleceği - Nils J. Nilsson
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder