Linux sunucu bilgisayarlar için
oldukça ideal bir işletim sistemidir. Güvenlidir. Bilgisayar
uzmanları terminal penceresinde, ayrıntılı komutlarla
bilgisayarın tüm işlemlerini yaptırırlar. Tüm önemli komutlar
için kullanıcıların yetki alması gerekir. Yani her çalışan,
her veriye ulaşamaz. Bu da şirket verilerini güvende tutar. Linux,
bilgisayar uzmanlarına sınırsız olanaklar verir. Bilgisayar
üzerinde tam kontrollerinin olmasını sağlar. Sunucu bilgisayarda,
kendi işlerine yarayacak şekilde Linux'u değiştirebilirler.
Pencereler
Peki kişisel bilgisayarlar için durum
nedir. Kullanıcı Linux'u bilgisayarına kurdu diyelim. İlk ne
yapmak isteyecektir. Birkaç yazılım kurmak isteyecektir. Bunun
için terminal penceresini açıp 2-3 komut yazması gerekir.
Kullanıcı çeşitli ayarları değiştirmek için de terminali açıp
komut yazması gerekir.
Oysa nasıl olmalıydı. Dağıtımcı,
günlük kullanımı olacak her görev için pencere hazırlamalıydı.
Kullanıcılar bir görev başlatmak ya da ayarı değiştirmek
istediğinde ilgili pencereyi açar. Orada listelerle, onay
kutularıyla, durum tuşlarıyla filan karşılaşır. Pencerede
seçeneklerini işaretler. Uygula ya da Tamam tuşuna basarak ayarı
değiştirmiş ya da görevi başlatmış olur. Hepsi bu kadar.
Pencere, seçimlere göre komutu oluşturur, arka planda uygular.
Kullanıcının komutları bilmesi ya da yazması gerekmez.
Android de bir Linux sürümüdür.
Peki diğer Linux'lardan farkı nedir. Neden kullanıcıya itici
gelmez. Çünkü kullanıcıyı, bir terminal penceresinden komut
yazmaya zorlamaz. Google da bu gerçeği fark etmiş yani. Bir çok
görev için pencereler hazırlanmış. Kullanıcı pencerede
seçeneklerini belirliyor. Uygula tuşuna basıyor. İşi Bitiyor.
Kimsenin telefonunda komut yazdığına rastladınız mı!
Bu arada, çeşitli görevler için
Linux'ta pencereler hazırlıyor, dağıtımcılar. Bu güzel bir
şey. Kolaylık sağlıyor. Ama henüz eksik. Hâlâ bir çok görev
için kullanıcının komut yazması gerekiyor.
Sabit diske harf atamak
Linux, bir sabit diske erişmek için
parola ister. Böylece şirket verileri güvende olur. Ama, kişisel
bilgisayarında, yerel bir sabit diske her bağlanıldığında
parola istemesi kullanıcıyı sıkacaktır, gerçekçi olmak
gerekirse. Windows, her sabit disk bölümü için hemen bir harf
atar. Bunun özel bir nedeni vardır. /dev/sda5 gibi bölüm
tanımlamaları bilgisayar uzmanları için anlamlıdır. Ama
kullanıcının pek umurunda olmaz. Harfler kullanıcının aklında
kalır. Sürücüyü kolay tanır. Ayrıntısını bilmek zorunda
değildir. Oysa Linux'da sabit diskler ve bölümleri /dev/sda5'e benzer şekilde gösterilmektedir.
Arayüz
Basit bir dosya kopyalama işlemini ele
alalım: Bir dosya için menüden Kopyala komutu seçildiği an bir
“Hedef Belirleyin” penceresi açılıyor. Ve bir hedef klasör
seçilene kadar ekranda kalıyor. Oysa kullanıcı belki, daha önce
açtığı, arkada duran diğer bir klasör penceresine kolayca
kopyalamak istiyordu. Peki Windows'ta yöntem nasıl! Bir klasör
penceresindeki dosya için Kopyala komutu verilir. Kullanıcı
istediği zaman istediği klasörü açar. Menüden Yapıştır
komutunu verir. Aslında Android de benzer yöntemi kullanır.
Kopyala ve istediğin zaman Yapıştır. Diğer bir örnek, bir
klasörün adını değiştirmek: Klasör seçilir. Yeniden Adlandır
menü komutu verilir. Klasörün adının yazdığı kısım,
değiştirilebilir duruma gelir. Kullanıcı oraya istediği adı
yazar. Bu, Windows'ta olan yöntem elbette. Linux'ta ise şöyle: Adı
Değiştir menü komutu verilir. Ekrana bir iletişim kutusu çıkar.
Oraya istenilen ad yazılır. Sonra Tamam tuşuna basılır. Bu
örnekler, Windows arayüzünün Linux'lardan daha estetik olduğunu
gösteriyor; gerçekçi olmak gerekirse. Bir çok Linux dağıtımı
olduğu için arayüzleri de farklılık gösterebilir, burada en çok
kullanılanlar örnek verildi.
Bilgisayar Toplama
Bilgisayar toplama diye bir yöntem
vardı. Bilgisayar meraklıları, işlemci, anakart, bellek,
soğutucu, Wi-Fi adaptör, ses kartı, ekran kartı, sabit disk gibi
bir sürü donanımı kendileri seçer. Parçaları satın alır.
Sonra ya bir teknik servise montaj yaptırır ya da kendi montaj
yapar. Bilgisayar meraklısı için bunlar eğlencelidir. Ama hiç
bir zaman sık kullanılan bir yöntem olamadı; hele bugün
notebookların yaygınlaşmasıyla çok az yapılır oldu. Sıradan
bir kullanıcı için tüm bu parçalarla uğraşmak sıkıcıdır.
Onlar hazır bilgisayarlardan birini satın alır. Birkaç parçadan
haberdar olsa da çoğu parçanın ayrıntısını bilmez. İşte,
işletim sistemi toplamaya benziyor Linux dağıtımları. Odağı
bilgisayar olanlar için kullanışlıdır, ama bilgisayarda kendi
amaçlarına odaklanmak isteyenlere sıkıcı gelir. Çünkü bir çok
amaç için terminalden komut yazması gerekir. Çeşitli eklentileri
bulup kurması gerekir. Karşılaşacağı sorunlar için araştırma
yapması gerekir. Yani epey zaman harcaması gerekecektir. Çoğu
kullanıcının bilgisayar alma amacı bu değildir. Onlar sosyal
medyaya bakmak, internette dolaşmak, bir konuyu araştırmak gibi
konulara odaklanmak isterler, bilgisayarın sorunlarına değil.
Bilgisayarın, işletim sisteminin hazır olmasını beklerler.
Örneğin makale yazmak isteyen bir akademisyen, bilgisayarın bu
kadar detayıyla zaman harcamak istemez. Ya da terminal komut
penceresiyle yüzleşmek istemez. O sadece, en kolay şekilde
makalesine odaklanmak ister.
Kullanıcı hazır bir bilgisayar
aldığında, içindeki tüm bileşenleri onaylamış olur. Yani şu
hazır bilgisayarı alıp, başka bir Wi-Fi adaptörü seçemeyeceğini
bilir. Yoksa hazır bilgisayar olmazdı zaten. Bazı kullanıcılar,
“Niye seçtiğim bilgisayarda Windows yüklü geliyor, belki ben
Linux kullanmak istiyordum.” diyor. Çünkü o hazır bilgisayarda,
Windows bileşenlerden biri. Bu, bir telefon satın alıp, içinde
Android işletim sistemini istememeye benziyor. Yine de Windows'suz
bilgisayar aranıyorsa seçenekler yok değildir. Lenovo'nun bazı
modellerinde herhangi bir işletim sistemi kurulu değildir.
Linux dağıtıcıları Windows'a rakip
olmak istiyorlarsa mümkün olduğunca standartlaştırmaları lazım.
Tıpkı Android gibi. İnsanların çoğu aldıkları her
bilgisayarda farklı bir arayüzle karşılaşmak istemezler.
Bildiklerini unutup, yeni baştan öğrenmek istemezler. Oysa her
Linux dağıtımında durum budur. İnsanlar bir arayüze alışırlar.
Ve alışmış oldukları arayüz, onlara en kolay gelen arayüz
olur. Gerçek bu. Elbette standartlaştırmak da yetmeyecektir, ama
ilgiyi arttırabilir. İlk standartlaşan, yaygınlaşan olmak
önemlidir. İlk standartlaşan Windows oldu. Dolayısıyla insanlar
ona alıştı. Kimse alışkanlıklarını değiştirmek istemez!
Eğer Microsoft bu yüzden tekel oluyorsa, Google da telefonlarda
öyledir. Android de telefonlarda ilk standartlaşan işletim sistemi
oldu. Microsoft da telefonlarda, kendi işletim sistemini
yaygınlaştıramadı, bu yüzden. :-)
Windows 10'da Dosya Gezgini'n menü
yapısı biraz değiştirilmiş. Başlat menüsünün yapısı da
değiştirilmiş. Bu değişikliklere bile yabancılık çeken
kullanıcılar var. İnsanların bir yazılıma nasıl alıştığının
bir örneğidir bu. Yazılım içindeki değişiklikler bile değişik
gelebiliyor. Çok daha fazla değişiklikle karşılaşacakları
başka bir işletim sistemini denemek bu yüzden zor geliyor.
Linux'a yeni geçenler arasında
“Windows yavaştı filan” diyenler oluyor. Linux'a henüz 3-4
tane yazılım kurmuşlardır. Oysa Windows'a kurdukları
yazılımların çoğunun ne olduğunu unutmuşlardır bile. :-)
Biraz zaman geçtiğinde Linux'ları da Windows'la aynı yavaşlığa
erişecektir. :-) Açık kaynak olduğu için Linux'a sempati duyan
kullanıcılar vardır. Hepsinin bir favori Linux işletim sistemi
vardır. Bazıları Ubuntu'yu sever. Bazıları Pardus'u sever. Ve
bazıları da PCLinuxOS'u sever. Peki Windows da açık kaynak bir
işletim sistemi olsa ne olurdu dersiniz. Çoğunun favori işletim
sistemleri arasında Windows olurdu. :-)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder