5 Ağustos 2017 Cumartesi

Konferans: Garry Kasparov: Zeki makinelerden korkmayın. Onlarla birlikte çalışın.


Teknolojiden olabildiğince faydalanmak istiyorsak korkularımızla yüzleşmeliyiz ve insanlığımızı ortaya koymak istiyorsak bu korkulara galip gelmeliyiz, diyor Garry Kasparov. Tarihin en büyük satranç ustalarından biri olan Kasparov, 1997 yılında hafızalara kazınan bir satranç maçında IBM süper bilgisayarı Deep Blue'ya yenildi. Zeki makinelerin en büyük hayallerimizi gerçekleştirmemize yardım edeceğine dair gelecekle ilgili görüşlerini bizimle paylaşıyor.

“Bu rekabetçi söylem bugün artık her yerde.
Makinelere karşı yarıştayız. Kavga hatta savaş bile
diyebilirsiniz buna. İşler ortadan kalkıyor.
İnsanların yerini makineler alıyor, sanki insan
kalmamış gibi. "Terminatör" ve "Matrix" gibi
filmlerin artık gerçek olması yeter de artar bile.
İnsan beyninin veya bedeninin bir bilgisayarla
veya robotla eşit şartlarda kapışacağı çok az alan
kaldı. Aslında, keşke bu kadar az olmasaydı.”

“Bundan yalnızca 12 yıl sonra, canımı zor
kurtardığım bir maçta tek bir bilgisayara karşı
savaşıyordum. Bu maça, Newsweek dergisinin
kapağında "Beynin Son Çırpınışı" demişlerdi.
Baskı yok canım.
(Gülüşmeler)”

“Ama o ilk oyuna
başladığımda o şeyin kapasitesinden pek emin
olamadım. Teknoloji çok çabuk gelişebilir, IBM
ise dev bir yatırım yapmıştı. O seti kaybettim.
Sonra elimde olmadan merak ettim, bu şey
yenilmez olabilir miydi? Çok sevdiğim satrancın
sonu muydu bu? Bunlar insani endişeler, insani
korkulardı ve emin olduğum bir şey vardı. O da
rakibim Deep Blue'nun böyle kaygıları
olmadığıydı.
(Gülüşmeler)”

“Bugün bile, son model cep
telefonunun içindeki ücretsiz satranç uygulaması
dahi Deep Blue'dan daha güçlüyken insanlar hâlâ
satranç oynuyor, hem de eskisinden de fazla.
Felaket tellalları, makinenin egemenliğine giren bir
oyuna bir daha kimsenin elini sürmeyeceğini
söyledi. Ama yanılıyorlardı, haksız çıktılar. Konu
teknoloji olduğunda, felaket tellallığı hep çok
popüler olmuştur.”

“Deep Blue galip gelmişti. Zeki miydi peki? Hayır,
değildi. Alan Turing ve bilgisayar biliminin diğer
kurucularının umduğu şekilde değildi en azından.
Görüldü ki donanım yeterli hıza ulaştığında ve
algoritmaların zekâsı keskinleştiğinde kaba kuvvet
satrancı ezip geçebiliyordu. Oysa elde edilen
sonuca bakıldığında büyük usta seviyesindeki
satranç oyunlarında Deep Blue zekiydi. Ama
dakikada 200 milyon hamle hesaplayabilen
inanılmaz hızına rağmen Deep Blue'nun yöntemi
insan zekâsının merak edilen gizemlerini
kavramamıza pek yardımcı olamadı.”

“Everest Dağı bendim ve Deep Blue
zirveye ulaşmıştı. Aslına bakarsanız, bunu yapan
Deep Blue değildi tabii ki, onun insan
yaratıcılarıydı bunu başaran, Anantharaman,
Campbell, Hoane ve Hsu. Onlara şapka
çıkarıyorum.”

“Yaralarımı yalarken, Deep Blue'ya
karşı giriştiğim mücadeleden ilham alarak
çıkmıştım. Eski bir Rus atasözünün dediği gibi:
Bükemediğin eli öpeceksin. Sonra düşündüm.
Bilgisayara karşı oynarken, yanımda başka bir
bilgisayarla güçlerimi birleştirsem nasıl olurdu?
İnsan sezgileriyle makinenin hesaplama gücü,
insan stratejisiyle makinenin taktikleri, insan
tecrübesiyle makinenin hafızası birleşse oynanmış
en mükemmel oyun olmaz mıydı?”

“Pek yakında, makineler taksi şoförü, doktor ve
profesör olacaklar. "Zeki" olacaklar mı peki? Bu
tanımlamaları filozoflara veya sözlüklere
bırakmayı tercih ederim. Asıl önemli olan soru şu,
biz insanlar bu makinelerle yaşama ve çalışma
konusunda ne hissediyoruz?”

“Makineyle iş birliği içinde çalışan insan hayal
değil. Bu günümüzün bir gerçeği. Yabancı dilde
bir gazetede yer alan bir makalenin içeriğini
öğrenmek için çevrimiçi çeviri araçlarını
kullananlar bunların mükemmel olmadığını bilir.
Sonra, bize verdiği çeviriyi anlamak için insan
tecrübemizi kullanırız. Makine de bizim
düzeltmelerimizden doğrusunu öğrenir. Bu yöntem
hastalık teşhisinde ve güvenlik analizinde gitgide
yaygınlaşıyor. Makine verilerin üzerinden geçiyor,
olasılık hesaplaması yapıyor ve işin yüzde 80 veya
90'lık kısmını hallederek insanların analiz
yapmasını ve karar verme sürecini kolaylaştırıyor.”

“Makinelerle savaşmış ve kaybetmiş biri olarak
şunu söylemek istiyorum, bu harika bir haber. Tüm
meslekler er ya da geç bu baskıyı üzerinde
hissedecek. Bunun aksi olursa, insanlık ilerlemeyi
durdurmuş demektir. Teknolojik gelişmenin nerede
ve ne zaman duracağına biz karar veremeyiz.
Yavaşlamak ise söz konusu olamaz. Aslına
bakarsanız, hızlanmamız gerek.”

“Makineler hesap yapabilir.
Biz ise anlama gücüne sahibiz. Makineler talimata
göre çalışır. Bizim ise bir amacımız var. Makineler
nesneldir. Biz ise tutkuluyuz. Makinelerimizin
yapabildiklerinden endişe duymamıza gerek yok.
Aksine, bugün yapamadıkları bizi
endişelendirmeli.”

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder