26 Ekim 2024 Cumartesi

Pfizer İnsan Nüfusunu Yüzde 50 Azaltmayı Planlıyor

COVID-19 Pandemisinde gündeme gelmişti. Pfizer insan nüfusunu yüzde 50 azaltmayı planlıyor. Aşıları bu amaçla kullandı. Sağlık şirketlerinin dünya nüfusunu azaltmaya çalışmaları aslında pandemiyle başlamadı. Uzun süredir bunu planlıyorlar. İşte prezervatif üretmelerinin asıl amacı budur. Hamilelik engellenir. Doğabilecek bebeklerin hiç var olmaması sağlanır. Sonra daha şeytanca bir fikir akıllarına geldi. Hamilelik Kontrol Hapını geliştirdiler. Bu ilaç ile dünya nüfusunu düşürmek daha kolay hale geldi. Pfizer yıllar önce Viagra’yı keşfetmişti. Bu ilaç ilişki sayısının artmasına neden olur. Dolayısıyla hamile kalma potansiyelini de yükseltmiş olur! Bu da insan nüfusuna katkı demektir. Yani Viagra’yı keşfetmek büyük bir hataydı! Belki de sağlık şirketlerinin kafası karışıktır. İnsan nüfusunu ne yönde etkileyecekleri konusunda kararsızlar. ☻

Ama ama, acaba başka bir durum söz konusu olabilir mi. İnsan nüfusunun azalması ya da artması Pfizer’in neden umurunda olsun! O sadece talep edilen ilacı keşfetmeye çalışır. Seçeneklerden birini seçmek zorunda bırakıldığını varsayalım. Pfizer “nüfusun artmasını” seçecektir. En azından böylece devletlere daha çok ilaç satabilir. Evet iddia sanki biraz tutarsız görünmüyor mu.☻ Bu arada nüfus artışı doğal kaynakların daha hızlı tüketilmesine ve çevresel sorunların daha da büyümesine neden olabilir. Covid-19 Pandemisiyle ilgili iddialar hâlâ tartışılmaktadır. “Pfizer’in insan nüfusunu yüzde 50 azaltmayı planladığı” iddiası eğlencelidir.☻ Bakalım iddianın ayrıntısı neymiş.


Pfizer CEO'sunun insan nüfusunu yüzde 50 azaltacaklarını söylediği iddiası

Sosyal medyada yaygın bazı paylaşımlarda Pfizer CEO’su Albert Bourla’nın katıldığı bir oturumda, dünya nüfusunu yüzde 50 azaltmayı hedeflediklerini açıkladığı söyleniyordu. Paylaşımlarda bir video yer alıyordu.



"...dünyadaki insan sayısını %50 azaltacağız."

Videoda arka planda World Economic Forum yazısı seçiliyor. Yani Pfizer CEO’su bu konuşmayı Dünya Ekonomik Forumu’nda yapmış olmalı. Videonun orijinal kaydına ve tam metnine erişerek, bağlamı ve Albert Bourla’nın gerçekten ne anlattığını kolayca teyit edebiliriz.

Google “Albert Bourla World Economic Forum” yazdığımızda ilk sırada forumun 22 Haziran tarihli ilgili içeriği çıkıyor. Bu orijinal kaynakta konuşmanın tam bir ses kaydı ve deşifresi de yer alıyor.

Deşifre metninde biraz gezince, iddiaya konu olan kısmı bulabiliyoruz. Burada Albert Bourla’nın, moderatör Klaus Schwab’ın “Bu sabah önemli, çığır açan bir açıklama yaptınız. Bize bu açıklama hakkında biraz daha bilgi verir misiniz?” sorusuna verdiği yanıtın bir kısmı şöyle:

“We met in January of 2019 in California to set up the goals for the next five years, and one of them was that by 2023, we would reduce the number of people in the world that cannot afford our medicines by 50%. I think today this dream is becoming reality.”

Önümüzdeki beş yıl için hedefler belirlemek üzere 2019 yılının Ocak ayında Kaliforniya'da bir araya geldik ve bunlardan biri de şuydu: 2023 itibariyle dünyada ilaçlarımıza erişemeyen insan sayısını yüzde 50 azaltacağız. Sanırım bugün bu rüya gerçek oluyor.”

Dünya Ekonomik Forumu’nun resmi YouTube kanalında yer alan video kaydından da içerik teyit edilebiliyor.



İddia konusu paylaşımda, Bourla’nın konuşmasında yer alan “insan nüfusu” ifadesini niteleyen “ilaçlarımıza maddi gücü yetmeyen” (that cannot afford our medicine) ortacı kasten kesilmiş.

Zaten 25 Mayıs 2022’de Davos’ta düzenlenen Dünya Ekonomik Forumu’nun ilgili oturumunun konusu da “daha sağlıklı bir dünya için uzlaşı”. Oturumun merkezinde de patent korumalı ilaçların düşük gelirli ülkelere nasıl sağlanabileceği yer alıyor. Yani Albert Bourla’nın böyle bir oturumda dünya nüfusundan bahsetmesi yerinde de olmazdı.

Analiz: Pfizer CEO'sunun insan nüfusunu yüzde 50 azaltacaklarını söylediği iddiası - Teyit


22 Ekim 2024 Salı

Yapay Zeka Patlamasını Yeniden Düşünmek - Teknoloji

Soumaya Keynes, Daron Acemoğlu ile Yapay Zeka konusunda bir mülakat yaptı. Daron Acemoğlu Yapay Zekanın ekonomiye katkısının yüksek olmasının gerçekçiliğini sorguluyor. Yapay Zekanın Sanayi Devrimi gibi yeni bir devrimi başlatma kapasitesini değerlendiriyor. Teknolojik Tekilliğin tuhaf bir bilimkurgu olduğunu belirtiyor. Teknoloji şirketlerinin ekonomik konumlarını sorguluyor. Mülakatın çarpıcı ve şaşırtıcı bölümleri aşağıdadır.


Soumaya Keynes: Bu sohbet için burada olman beni çok heyecanlandırıyor. Peki, aptalca bir soruyla başlayalım. Bir ölçek hayal edin, birden ona kadar. Bir, AI’nin hiçbir pratik etkisi olmayacağını düşündüğünüz bir durum. On ise AI’nin hayatımızın hemen her boyutunda radikal bir dönüşüm yaratacağını düşündüğünüz bir durum. Bu ölçekte neredesiniz?
Daron Acemoğlu: Bence birçok olası gelecek var ve bu bizim seçimimize bağlı. Bir mümkündür çünkü bu AI sistemlerinin yetenekleri, savunucularının iddia ettiği kadar büyük değil. Eksi sekiz veya dokuz mümkündür çünkü bu sistemleri hem üretim sürecinde hem de iletişimde gerçekten yanlış kullanabilir, insanları manipüle edebiliriz. Daha fazla eşitsizlik ve birkaç teknoloji şirketinin daha fazla egemenliğini yaratabiliriz

(...)

Soumaya Keynes: Ve sıfırda hiçbir şey olmamış oluyor. Tamam, sanırım buna bağlı olarak soracağım soru, son iki-üç yılda bu ölçek üzerinde herhangi bir değişiklik yaşadınız mı? Büyük dil modellerinde gördüğümüz şaşırtıcı ilerlemeler gibi gelişmeler sırasında?
Daron Acemoğlu: Ben oldukça inatçıyım.
Soumaya Keynes: Yani hayır.
Daron Acemoğlu: Yani, evet. Bakın, ChatGPT‘nin ortaya çıkmasıyla birlikte, hem başkalarının hem de benim yaptığım birkaç sorguya karşılık gelen, insan benzeri ve nispeten sofistike yanıtlar verebilme yeteneğiyle ilgili bazı gösterimlerden şaşırmadığımı söylesem kesinlikle yalan söylemiş olurum.
Yani, evet, şaşırdım. Ancak sonra, bilgi üretmenin çok basit bir yapısına dayanan tek bir mimariden beklediğiniz birkaç şeyi çok iyi yapabilen, ancak bunun ötesine geçerek üretim sürecinde gerçekleştirmemiz gereken birçok daha sofistike görevi yerine getiremeyecek bir “tek numaralık bir at” olduğu varsayılan, varsayılan pozisyonuma geri döndüm.

(...)

Yapay zeka söz konusu olduğunda, yaklaşık 10 yıl içinde inanılmaz bir atılım olmadıkça, ki bu pek olası değil, yapay zekanın, fiziksel bileşenlerin önemli olduğu alanlarda pek etkisi olmayacak çünkü robotlarla entegre olmayacak.

(...)

Yani, esas olarak ofiste ve bilgisayar başında yapabileceğiniz yalnız bilgi işleme görevleri etkilenecek. Ve bu görevler, üretim sürecinin içerdiği görevlerin büyük bir kısmını oluşturmuyor. Bunu daha resmi olarak yapmak için yaklaşımımı, mevcut büyük dil modellerinin, bilgisayar görme teknolojisinin yeteneklerinin detaylı analiziyle elde edilen sayılara dayandırıyorum ve zaman içinde nasıl değişeceğine dair bir tahmin yapıyorum.

(...)

Ve bazıları, şirketlerin bu tür chatbot faaliyetlerini benimsediği sırada verilerini paylaşmaları sayesinde yapılmış ve böylece, örneğin müşteri hizmetleri temsilcilerinin müşterilere hizmet verirken nasıl daha verimli hale geldiklerini görebiliyorsunuz.
Buna dayanarak, ekonomik faaliyetlerin yaklaşık %4,6’sının etkileneceğini ve bunun %15 gibi bir maliyet tasarrufuna yol açacağını hesaplıyorum ve bu iki sayıyı birleştirirseniz, toplam faktör verimliliğinde, yani ekonomistlerin en sevdiği verimlilik ölçütünde %6’lık bir artış elde edersiniz. Bu da GSYİH büyümesine çevrildiğinde, yaklaşık %1 GSYİH büyümesine eşdeğer olur. Yani bu 10 yıl içinde demek oluyor ki, yılda yaklaşık %0,1 GSYİH büyümesi elde ediyorsunuz, ki bu, fena değil ama dönüştürücü de değil.

(...)

Çok daha büyük rakamlar elde etmenin üç yolu var. Birincisi, çok daha büyük bir görev kesiminin etkileneceğini varsaymak veya tahmin etmek. İkincisi, çok daha büyük verimlilik kazançları veya maliyet tasarruflarını hesaba katmak. Ya da üçüncüsü, bu yaklaşımın diğer büyük şeyleri kaçırdığını söyleyebilirsiniz, örneğin, aniden tüm bilimsel keşif sürecinin, yeni materyallerin, yeni ürünlerin, yeni hizmetlerin devrim niteliğinde değişeceğini ve bu nedenle her şeyin daha üretken hale geleceğini öne sürebilirsiniz.
Sonuncusunu iddia eden insanlar var. Bu nedenle, McKinsey Global Institute veya Goldman Sachs’ın rakamları en uç örnekler değil çünkü önümüzdeki 10 yıl içinde tekilliğe ulaşacağımızı, sınırsız çıktı elde edeceğimizi, daha fazla, üstel büyümeden daha fazla yeni fikir ortaya çıkarabileceğimizi, ya da AI’nin sürekli olarak kendini geliştirebileceği bir aşamaya ulaşabileceğini ve bu yüzden bize ihtiyaç duymayacağını düşünen insanlar var. Ya da bazı senaryolarda, tamamen beynimize entegre olarak yeteneklerimizi genişletebilir. Bilim kurgu harika ama bazı tuhaf fikirleri de beraberinde getiriyor. Örneğin Goldman Sachs ve IMF, ekonominin çok daha büyük bir kısmının AI tarafından etkileneceğini ima eden rakamlar kullanıyorlar.

(...)

Soumaya Keynes: Goldman Sachs’ın tarihten çıkardığı örnekler hakkında ne düşünüyorsunuz? Çünkü temelde tarihe bakıyorlar ve diyorlar ki, elektrik motoru vardı, kişisel bilgisayar vardı ve bunlar benimsendiği 10 yıllık süreçte, aslında oldukça dramatik verimlilik artışları sağladınız. Neden yapay zekanın bu iki teknolojiden bu kadar farklı olacağını düşünüyorsunuz?
Daron Acemoğlu: Bu harika bir soru, ancak birçok fark da var. İlk olarak, bu tür durumlarda çok dikkatli olmalısınız. Gerçekten nerede benimsendikleri önemlidir. Bilgisayar devriminin ilk 20 yılı, verimlilik kazancına pek katkı sağlamadı. Bu çok, çok yavaş bir süreçti. Aynı şey elektrikli makineler için de geçerlidir. Elektrikli makineler, ilk prototiplerin kullanılmasından ancak 15-20 yıl sonra kitlesel olarak kullanılmaya başlandı. Yani bu karmaşık bir durum. İkincisi, genel amaçlı olduğu iddia edilen her teknoloji gerçekten genel amaçlı değildir. Örneğin, interneti benim gözümde bu kadar özel kılan şey, birçok farklı sektörü ve birçok farklı hizmeti gerçekten etkilemesi ve aynı zamanda birçok yeni şey yapma olanağı sunmasıydı.
Bence yapay zeka, internetle aynı seviyeye ulaşmayacak. Yapay zekanın bazı harika yetenekleri var, ancak şu anda yaptığımız her şeyi etkileme ve birçok yeni şey yaratma konusunda aynı genişliğe sahip değil. Belki olabilir, ama bu olduğunda belki buna yeni bir teknoloji adını vereceğiz, belki bu başka on yıl sürecek, ve benzeri.

(...)

Kodlamanın çok zaman alıcı olabilecek bazı rutin kısımları vardır. Ve AI için bu çok kolay çünkü esasen çok iyi düzenlenmiş bir kütüphaneden bir şey alıyorsunuz ve kodlayıcının hedefi hakkında verilen bazı temel talimatlarla bunu nasıl değiştireceğinizi biliyorsunuz. Yani bu çok iyi çalışıyor.
Sonra AI’nın doğru uygulanması halinde önemli, olumlu bir etki yaratabileceği birçok başka şey var. Örneğin, hükümet hizmetlerini çok daha verimli ve hızlı bir şekilde sunmak için AI kullanabileceğimizi düşünüyorum, özellikle gelişmekte olan dünyada, not alabilecek insan sıkıntısı çekilen yerlerde. Mahkeme sisteminin nasıl işlediği hakkında bilgi eksikliği var. Sağlık bilgileri nasıl aktarılabilir konusunda bilgi eksikliği var. Yani, bunu hedefe yönelik bir şekilde yaparsanız, yapabilirsiniz.
Bence eğitim sektöründe AI’yı doğru şekilde kullanabileceğiniz daha büyük bir proje var. Örneğin, öğretmenlere hangi tür öğrencilerin hangi tür materyallerle zorlandığını anlamalarına yardımcı olmak ve müfredatı veya pedagojik yaklaşımları gerçek zamanlı olarak nasıl değiştirebileceğinizi öğrenmek için. Bu şu anda yapabileceğimiz bir şey değil çünkü hiçbir AI şirketi bu alana yatırım yapmıyor.

(...)

Soumaya Keynes: Bu konuda geri adım atabilir miyim? Sanırım bazı şirketler, edtech şirketleri, AI destekli ders kitapları gibi şeyler kullanmaya çalışıyorlar, değil mi?
Daron Acemoğlu: Evet, ama bu çok farklı. Khan Academy gibi şirketlerden büyük bir baskı var. Bu, edtech alanıdır. Ve onların bir yaklaşımı var ki bence bu işe yaramayacak. Amaçları, öğretmenlerin yerini almaktır. Öğretmenlerin yaptığını daha maliyet etkin bir şekilde yapmak ve tabii ki bunu paraya çevirmek istiyorlar.
Ben öğretmenlerin gerekli olduğuna büyük bir inancım var. Öğrenme, insan teması, insan deneyimi ile ilgilidir, bu yüzden öğretmenleri güçlendirmek istiyorsunuz. Yani benim vizyonum, sadece eğitimde değil, birçok farklı alanda, daha fazla insanı istiyoruz ve AI’nın daha fazla ve daha iyi insan temasını mümkün kılmasını istiyoruz.
Oysa teknoloji endüstrisi, öğretmenlerden kurtulun, size LLM’ler vereceğiz, size otomatik ders kitapları vereceğiz, size otomatik notlama vereceğiz diyor. Bu, öğretmenlerin yerine teknolojiyi ve öğrenci arasındaki doğrudan teması ikame etmekle ilgilidir. Ve bu şu ana kadar işe yaramadı. Ve bence bu işe yaramayacak.

(...)

Pekala, bence mükemmel bir benzetme yok ama öğrenebileceğimiz birçok tarihsel dönem var. Bence en ilgili olanı İngiliz Sanayi Devrimi’dir, kısmen çok ilginç bir hikaye olduğu için ve kısmen de sıkça yanlış anlatıldığı için. 250 yıl önce Sanayi Devrimi’nden beri daha iyi makinelerin, bilimsel bilginin ve diğer şeylerin üretim sürecine uygulanmasının başlamasıyla yaşıyor olmamızın inanılmaz derecede şanslı olduğu kesinlikle doğrudur.
Ancak Sanayi Devrimi’nin ilk 80 yılının çalışan insanlar için korkunç olduğu da doğrudur. Büyük eşitsizlikler getirdiler, devrim niteliğinde verimlilik kazançları pek yoktu, çok, çok zor zorluklar ve zor çalışma koşulları vardı. Ve bu çok uzun dönem boyunca otomatik olan hiçbir şey yoktu. Üç nesil sona erdi ve bir şekilde gerçek ücretler çoğu işçi için artmaya başladı ve sağlık, eğitim vb. alanlarda daha iyi sonuçlar ortaya çıkmaya başladı.
Bu çok çatışmalı bir süreçti. Bu süreçte daha iyi sonuçların gerçekleştirilmesi için temel kurumsal değişikliklerin, işgücü piyasasındaki temel değişikliklerin ve teknolojinin niyetinde ve yönünde temel değişikliklerin gerçekleşmesi gerekiyordu.
Bu yüzden bence Sanayi Devrimi’nin doğru yorumu, yıkıcı bir teknolojiye sahip olduğunuzda bunu kötüye kullanabilirsiniz ve eğer bunu kötüye kullanırsanız, insanların önemli bir kesimi için çok kötü şeyler olabilir. Ve ardından, kurumlar, demokrasi, işçi hakları ve teknolojiyi daha iyi odaklamak konusunda işlerinizi düzene sokmanız gerçekten gerekiyor.

(...)

Soumaya Keynes: Daron, çalışanlar için teknolojik yeniliklerin nasıl daha faydalı hale getirileceği konusunda çok şey yazdın, değil mi? Bunu yapmanın farklı yolları var ve az önce Sanayi Devrimi’nin tarihsel örneğini verdin, burada bence bu sürecin çok yavaş işlediğini, işçilerin çok yavaş fayda sağladığını savundun. Şu anda çıkarılacak politika dersi nedir? Tarihten çıkarılan derslerin öğrenildiğinden emin olmak için düzenleyiciler şu anda ne yapmalı?
Daron Acemoğlu: Teşekkür ederim, Soumaya. Özetlemeyi çok iyi yaptın, ancak bir adım daha ileri giderdim. Bunun sadece yavaş olmadığını, otomatik olarak gerçekleşmeyeceğini ve ancak politika ve kurumsal ayarlamalar yaparsak gerçekleşebileceğini söylerdim.
Bence bu politika ve kurumsal ayarlamalar, toplumun en güçlü unsurlarından gücü almaya yönelikti. Örneğin, kesinlikle siyasi gücü işçilerle veya hatta orta sınıfla veya diğer alt orta sınıflarla paylaşmak istemeyen yeni sanayiciler.
Bu yüzden, bugün yapmamız gereken şeyin, teknoloji şirketlerinden gücü almak için aynı tür adımları atmak olduğunu düşünüyorum. İnsanlık tarihinin teknoloji şirketleri kadar güçlü başka bir şirket gördüğünü sanmıyorum ve bu şirketler çok büyük bir yumuşak güçleri olduğu için son derece etkili. ABD’de hem siyaseti hem de medyayı ele geçirdiler. Gazeteciler, eleştirel makaleler yazsalar bile, hala onlardan etkilenmiş durumda. Teknoloji şirketlerinin en üst kademelerine baktığınızda, çok fazla çeşitliliğe izin vermeyen çok tutarlı, tek tip bir görüşe sahip olduklarını ve teknolojiyi, iletişim teknolojisini, üretimi ve çok farklı yönleri şekillendirmenin birçok yoluna sahip olduklarını görüyorsunuz.
Bu güç, paylaşılan refah için elverişli değil. Yeni teknolojilerle doğru türde deneyler yapmaya elverişli değil. Rekabet için elverişli değil. Bu yüzden bunun kırılması gerektiğini düşünüyorum.

(...)

Bence birçok şey yapmanız gerekiyor ve bunları üç kategoriye ayırırım. İlk olarak, güçlerini çok geniş bir şekilde azaltmanız gerekiyor. İkincisi, yaptıkları en zararlı şeyleri vergilendirme ve düzenleme yoluyla caydırmanız gerekiyor. Ve üçüncüsü, araştırma için daha üretken yönleri teşvik etmeniz gerekiyor. Yani güçlerini azaltarak, bence teknoloji şirketlerini bölmek bir yol. Bu çok radikal geliyor ve genellikle çok radikal politika eylemlerinden yana değilim, ancak bu durumda, o kadar radikal olmadığını söyleyebilirim çünkü teknoloji şirketlerinin bu kadar büyük olmasının bir nedeni de birçok rakiplerini satın almış olmalarıdır. ABD’li yasa koyucular ve ABD mahkemeleri bunu izin verdi. Bu yanlış yönlendirilmiş bir politika duruşuydu ve bu sadece tersine çevrilmesi gerekiyor.
Bu yüzden bunların hepsi, hem ekonomik güç için, yani yeni teknolojilerin daha merkezi olmayan bir şekilde ortaya çıkmasına izin verecek bir şekilde hem de siyasi güç için, yani siyasi etkilerini azaltacak bir şekilde geri alınması gereken bir şeydir.

(...)

Özellikle, örneğin, sosyal medya ağları büyük bir ölçek avantajına sahiptir çünkü biliyorsunuz, kapalı bir sistemdir. Eğer onları açık bir sisteme dönüştürmenin bir yolu olsaydı, bu daha fazla rekabeti teşvik ederdi. Örneğin, daha az dijital reklam veya manipülatif içerik sunan medya ekosistemleri daha büyük oyuncular haline gelmek için daha iyi bir yol bulabilir ve insanlar verilerini ve sosyal ağlarını bir yerden başka bir yere taşıyabilir. Yani bunlar, bazı ağ ekonomilerinden sosyal olarak faydalanmanın yollarıdır, aynı giriş engellerini yaratmadan.

(...)

Sosyal medyanın tek endişe ettiğim yer olduğunu düşünmüyorum. Ama bunu bir örnek olarak kullanıyorum çünkü AI’nın nasıl manipülatif olabileceğini ve teknolojinin bazı olumsuz kullanım biçimlerini nasıl görebileceğinizi çok net bir şekilde görebilirsiniz.

(...)

Fosil yakıtlara karşı gerçekçi bir alternatif olmadan bir enerji geçişi yapabileceğimize veya karbon emisyonlarını azaltabileceğimize hiç inanmadım. Yirmi yıl önce, buna sahip değildik. Bugün var. Oraya nasıl geldik? İlk olarak, petrol şirketlerinin gücünü biraz azalttık. İkinci olarak, ekonomistlerin düzeltilmiş vergilendirme veya Pigou vergilendirmesi olarak adlandırdığı şeyi kullandık. Yani, Avrupa’da düzenleme ve karbon vergilerinin bir kombinasyonunu kullandık. ABD’de, özellikle Kaliforniya’da daha fazla düzenleme vardı. Ayrıca, yenilenebilir enerji gibi toplumsal olarak daha faydalı teknolojilere cömertçe sübvansiyonlar verdik.
Bu yüzden üretim teknolojileri söz konusu olduğunda tam olarak aynı şeyi yapmamız gerektiğini düşünüyorum. Teknolojiyi parçalamak, büyük petrol şirketlerinin gücünü azaltmak gibidir, bu bir benzetmedir.
Şu anda ABD ve diğer sanayileşmiş ülkelerde aşırı otomasyon için verdiğimiz oldukça büyük sübvansiyonlardan kurtulmamız gerektiğini iddia edeceğim, en azından minimal düzeltici vergilendirme yapmalıyız. Örneğin, vergi sistemimiz otomasyonu sübvanse ediyor çünkü işçileri ve işçi gelirini, sermaye gelirinden çok daha fazla vergilendiriyoruz. Ve insanlara daha tamamlayıcı teknolojilerde cömertçe fon sağlamak, fırsatlar ve araştırmalar sunmak için daha fazla destek vermemiz gerekiyor.

(...)

Bu yüzden, bunun bir kısmı olacak, ama bu dünyanın sonu değil. Eğer AI uygulaması gerçekten otomasyonsa ve gerçekten insanlara daha tamamlayıcı olacağını iddia ediyorsanız ve federal hükümetten birkaç milyon dolar alıyorsanız, tamam, sorun değil. Bunun için üzgünüm ama bu dünyanın sonu değil. Eğer bu paranın bir kısmı gerçekten yeni fikirleri ve yeni teknolojileri tetikliyorsa, onu kabul ederim. Ve sonra yapabileceğimiz başka şeyler de var, bunlar gündemi değiştirmekle ilgili. Eğer teknoloji sektörünü değiştirmek istiyorsanız, teknoloji sektöründeki insanları değiştirmeniz gerektiğini düşünüyorum.

(...)

Bugün, sanayileşmiş dünyada el becerisi gerektiren yetenekler konusunda büyük bir eksiklik var. Şebeke elektriğe dönüştükçe, özellikle daha iyi elektrikçilere ihtiyacımız var. Daha iyi tesisatçılara, daha iyi marangozlara ihtiyacımız var. Ve bu işçilerin yapması gereken birçok şey, sorun çözme yeteneklerini geliştirmektir. AI araçlarıyla sağlanabilecek daha iyi bilgiler büyük ölçüde yardımcı olabilir, ama biz bu tür araçları geliştirmiyoruz. Bunun yerine, yapay zeka ile ne yapmaya çalışıyoruz? Onların yaptıkları görevleri otomatikleştirmeye çalışıyoruz, ki aslında buna vasat otomasyon dediğim bir şekilde. Evet, biraz otomatikleştirebilirsiniz. Ama büyük verimlilik faydaları elde edemeyeceksiniz. Bazen aslında işçilerin becerilerini ve yargılarını kaybedersiniz.

(...)

Yani, otomasyon yerine işçileri işe aldıklarında veya işçilerini eğittiklerinde firmalara büyük bir sübvansiyon sağlanıyor. Ve firmaların, işçilere yardımcı olacak türde AI geliştirmelerini teşvik etmek için daha iyi teşvikler sağlayabiliriz, daha fazla LLM, daha fazla insan gibi konuşan botlar yerine, vb. Mesela, birçok teknoloji şirketinin ilgilendiği genel amaçlı insan gibi konuşan botlar araştırmalarına karşı denge sağlarsak. Yani, çalışanlar için faydalı olacak daha hedeflenmiş, küçük ölçekli AI araçları sağlayacak bir fon sağlıyoruz.

Alıntılar: AI Patlamasını Yeniden Düşünmek: Daron Acemoğlu Mülakatı

*Mülakatın çarpıcı ve şaşırtıcı bölümleri alıntılanmıştır. Editörün fikirlerini yansıtmayabilir.


20 Ekim 2024 Pazar

Şirket Hisseleri - Sahne


Hudsucker şirketinin işleri yolunda gitmektedir. Borsada hisseleri yüksektir. Yine de şirket başkanı çok bunalmıştır. İntihar eder. Ama iş duyarsız şekilde devam etmektedir. Yönetim Kurulu biraz bocalar. Akıllarına ilginç bir fikir gelir. Şirket Başkanlığına bir aptal atamak isterler. Başkan gerçekten tam bir aptal olmalıdır! ☻

Halkın şirkete güveni kalmayacaktır. Küçük yatırımcılarda panik oluşacaktır. Borsada ellerindeki hisseleri satacaklardır. Şirketin hisseleri hızla düşecektir. Yönetim Kurulu bunu neden istesin! Ölen başkanın hissesi çoktur. O hisseler borsada işlem görecektir. Bu kadar çok hissenin halka sunulmasından rahatsız olmuşlardır. Bu, şirketin sahipliği konusunda belirsizliğe neden olacaktır. Yönetim Kurulu bunu istemez. O hisseler ucuzlamalıdır. Böylece Yönetim Kurulu o hisseleri kolayca satın alabilecektir. ☻

9 Ekim 2024 Çarşamba

Kuşlar Gerçek Değildir!

Peter McIndoe, Memphis’te pencereden dışarı bakıp aşağıdaki caddede protestocular ve karşı protestoculardan oluşan bir deniz gördüğünde, dünyanın kaosa sürüklendiğini hissetti. Donald Trump’ın seçilmesinden kısa bir süre sonra, 2017’nin başlarıydı ve protesto o gün ülke çapında gerçekleşen pek çok kadın yürüyüşünden biriydi (Şu kulaklı pembe tüylü şapkaları hatırlıyor musunuz?) Kendini çaresiz hisseden McIndoe, gördüğü bu saçma duruma aynı derecede saçma bir şeyle karşılık vermek için ani bir dürtüye kapıldı. Duvarındaki bir posteri yırttı, bir keçeli kalem aldı ve arkasına üç kelime yazdı: “Kuşlar gerçek değildir.” Sonra da karşı protestoculara katılmak üzere aşağı indi.

Kısa süre sonra insanlar ona posterini sormaya başladı, o da bir hikâye uydurdu: Etrafta uçarken gördüğümüz kuşlar aslında gözetleme dronlarıdır. Derin devlet onlarca yıl önce tüm gerçek kuşları öldürdü ve onların yerine minik, tüylü robot-kuşlar koydu.

Bu, absürt bir dünyaya absürt bir yanıttı; doğaçlama bir performans sanatı anı… McIndoe’nun bu posteri hazırlarken hiçbir planı yoktu ancak popüler komplo teorilerinin tüm mecazlarından yararlanarak hikâyesini süsledikçe insanlar onun etrafında toplandı ve biri video kaydetmeye başladı. Daha ne olduğunu anlamadan viral oldu ve şakası bir tür harekete dönüştü. Bir web sitesi, videolar (eski CIA kuş dronu operatörleri olduğunu iddia eden aktörlerle birlikte), ticari ürünler ve reklam panoları oluşturdu ve McIndoe ulusal bir “Kuş Tugayı”nın yüzü haline geldi. Bu kişiliğini birkaç yıl boyunca korudu ve hatta sağcı talk show programlarında kuş soykırımını ve CIA komplosunun karmaşık entrikalarını anlatan röportajlar yaptı.

Bazı tahminler yüz binlerce gencin bu sahte komploya inandığını söylüyor. Büyük olasılıkla bazıları (umarım çoğu) tüylü dostlarımızın aslında etten kemikten olduğunu biliyordur ancak bu ortak şakada kara mizah içeren bir teselli bulmuşlardır. Daha da ilginci, kurgunun ortasında gerçek bir şey de buldular: topluluk olma duygusu… McIndoe bunu New York Times’a şöyle tanımladı: “İnsanların bir araya gelip Amerika’nın komplolarla ele geçirilmesini işlemesi için güvenli bir alan. Çılgınlığın üstesinden gelmek yerine ona gülmenin bir yolu.”

Keşke McIndoe’nun yarattığı şeyin güvenli ve zararsız olabileceği bir dünyada yaşıyor olsaydık. Ancak ne yazık ki yaşamıyoruz. Bu yüzden belki de çok sayıda gerçek yanlış inanışlının “Kuşlar gerçek değildir” iddiasına sarılması ve McIndoe’nun sonunda hayali karakterinden çıkmak zorunda hissetmesi şaşırtıcı değildir. Artık yanlış inanışlılar onun bir CIA ajanı olduğunu düşünüyor.

Her neyse, “Kuşlar gerçek değildir”, sonucu ne olursa olsun, büyüleyici bir sosyal çalışmaydı. Bu arada, yandaki güvercinin size nasıl baktığını fark ettiniz mi?

Alıntı: Yanlış İnanışlar - Dan Ariely


Bu örneği burada alıntılamak istedim. Çünkü en basit ve saçma komplo teorilerinin bile sosyal ortamda ne kadar kolay yayıldığını vurgulayan güzel bir örnektir. Bu arada Dan Ariely hakkında bir duruma açıklık getirmek iyi olacak: Arama motorlarında “Dan Ariely” arandığında yarım tıraşlı fotoğraflara rastlanıyor. Dan Aniely yeni bir tarz filan oluşturmaya çalışmıyor. Yüzünün yarısı yanmış! Yüzünün o tarafında sakal çıkmıyor. Uzun süre yüzünü hep tıraş etmiş. Ama sonraları bedeniyle barışık olmaya çalıştığından tıraş olmayı bırakmış.

İkna Edebilmek İçin Onunla Aynı Fikirde Olun

Bilişsel sistemin inanılmaz esnekliği ve gelen bilgiye karşı kendimizi hızla savunma ve onu etkisiz hâle getirme yeteneğimiz göz önüne alındığında, ne tür bir ikna etkili olabilir? Bu konuya dair en etkili yaklaşımlardan biri, ikna etmek istediğiniz kişiyle büyük ölçüde aynı fikirde olmaktır; sadece aynı fikirde olmak değil, ondan daha uç bir bakış açısına sahip olmak. Daha önce de gördüğümüz gibi, insanlar genellikle bir fikri kendinden emin şekilde benimser ve gerçekten düşünmeden sonucunu anladığını varsayarlar. Önerilerini kendilerinden bile daha fazla ciddiye aldığınızda, fikirlerinin sığlığını ortaya koyarsınız. Biri size tüm ilaç şirketlerinin kötü olduğunu mu söylüyor? Onunla aynı fikirde olduğunuzu söyleyin. Ardından tüm ilaçları kullanmayı bırakmasını ve sağlık sigortasını derhal iptal etmesini önerin. Biri size 5G’nin tehlikeli olduğunu mu söylüyor? Ona aynı fikirde olduğunuzu söyleyin. Hatta, cep telefonundan tamamen kurtulmasını ve yalnızca sabit hatları kullanmasını önerin. Ya da belki bu yeterli değildir. Belki de Wi-Fi’nin olmadığı ve şehirde bulunan dev teleskobu korumak için cep telefonlarının yasaklandığı Green Bank, Virginia’ya taşınmayı düşünmeli... Onun için birkaç satılık ev bulun. Elbette, teknolojiden arındırılmış bir bölgede yaşamanın dezavantajları olacaktır ancak 5G hepimizi öldürecekse buna değer, değil mi?

Bu yaklaşımın, insanların ekstrem fikirlerini yeniden gözden geçirmelerini sağlamada oldukça etkili olduğu ortaya çıktı.

Alıntı: Yanlış İnanışlar – Dan Ariely



Bu bir alay değildir. Bir dostunuz bir konuda yanlış inanışlar edinmeye başlayabilir. Ona yardımcı olmak isteyebilirsiniz. Bunu yapmak için onunla aynı fikirde olduğunuzu hissettirmeniz gerekecektir. Sonra o fikirlerin daha aşırısını dile getirmek gerekecektir. Bu onu fikirlerini gözden geçirmesine neden olacaktır.

6 Ekim 2024 Pazar

Yapay Zeka Halüsinasyon Görüyor – Teknoloji

Bir avukat savunma metninin bazı bölümlerini YZ'ye hazırlatmıştı. YZ ortaya gayet güzel bir metin çıkarmıştı. Ama bu avukat mahkeme salonunda epey zor durumda kalmıştı. Çünkü YZ metinde gerçek olmayan olaylara da atıf yapmıştı. Yani metine yanlış bilgiler de eklemişti.

YZ'nin bir konuda yanlış bilgi vermesinin anlamı nedir. O konuyu eksik anlamıştır. Hatalı bağlantılar kurmuştur. O konuda halüsinasyon bilgiler edinmiştir. Ama doğru biliyormuş gibi cevap vermeye başlar. 

İnsanlar her konuyu bilmezler. Ama bazı insanlar bilmediklerini bilmezler. O konuda konuşmaya başlarlar. Oysa o konuda hatalı bağlantılar kurmuşlardır. Halüsinasyon bilgiler edinmişlerdir. Dolayısıyla yanlış bilgiler aktarırlar. Halüsinasyon bilgilere çeşitli komplo teorileri örnek verilebilir. Sonuçta insanların beyni de YZ'ler gibi sinir ağlarından oluşmaktadır. Ve sinir ağlarının konuları tamamen doğru anlamasının garantisi yoktur. İnsanların beyni yanlış bağlantılar kurabilir. YZ'lerin sinir ağları da yanlış bağlantılar kurabilir. Yani YZ'ye hatalı bilgiler uydurduğu zaman aşırı tepki vermek haksızlık olacaktır.

4 Ekim 2024 Cuma

İnsanlar Düşünebilmek İçin Yapay Zekaya Bağımlı Hale Gelebilirler - Teknoloji

Eskiden eğitim yıllarında hesap makinesi kullanmak yasaklanırdı. Çünkü matematik becerilerinin gelişmemesine neden olabilirdi. Zamanla hesap makinesine bağımlı hale gelebilirlerdi. Onsuz işlem yapamaz duruma gelebilirlerdi. Örneğin dört basamaklı 3 sayıyı çarpmayı kağıt üzerinde yapmakta çok zorlanabilirlerdi. Peki sonra ne oldu. Kimsenin kağıt üzerinde işlem yaptığını görüyor musunuz! İşlemler artık cep telefonundaki hesap makinesiyle yapılıyor. Bilgisayardaki hesaplama programlarıyla yapılıyor. Yani kimsenin dört basamaklı 3 sayıyı çarpmayı kağıt üzerinde nasıl yapılacağının ayrıntısını hatırlamasına gerek kalmadı. Evet, insanlar işlem yapmak için o hesaplama programlarına kısmen bağımlılar. Böylece zamandan büyük ölçüde tasarruf etmiş oluyorlar. Sonuca daha hızlı erişiyorlar. İşlemleri kafadan yada kağıt üzerinde yapmaya kalkan insanlar iş hayatında rekabet edemezler!

İnsanlar bilgiye erişmek için arama motorlarını kullanırlar. Çoğunlukla Google'ı kullanırlar. Anahtar kelimeleri yazarlar. Google'in sunduğu web sitelerini gözden geçirirler. Aradıkları konuyla en ilgili olan siteyi bulmak için dikkatlerini verirler. Konuyu bulurlarsa işlem tamamdır. Aradıkları konuyu bulamadıklarında ise farklı anahtar kelimelerle yeniden arama yaparlar. Aynı döngü tekrarlanır. Eskiden bilgiyi bulmak için kütüphanelere gidilir ve kitaplar karıştırılırdı. İnsanın çok zamanını alırdı. Bu oldukça yorucuydu. Ama zaman değişmişti. Epey bir süredir arama motorlarının sunduğu web siteleri karıştırılıyor. Bunu yapmak kütüphaneye gitmekten çok daha kolay elbette. İnsanlar bilgiye erişmek için Google'ın bağımlısı olmuş durumdalar. Yani Google olmadığında bilgiye erişmek için farklı yöntemler bulmaları kolay olmayacaktır.

Ama zaman yine değişmeye başlıyor. Artık insanların Google yerine yeni bir seçenekleri var. Meseleyi neden her şeyi aklında tutan bir bilgeye sormasınlar. Her şeyi aklında tutan o bilge Yapay Zekadır. Bilge ne sorarsan hemen yanıtlar. Çünkü araştırmasını senin yerine önceden yapmış oluyor. YZ web sitelerini geziyor. Bilgileri topluyor. Google'la uğraşmak yerine bir YZ'ye sormak çok daha kolay değil mi! Bu, kütüphanenin sonunu getiren bir arama motorundan bile daha az yorucu. Belki artık yavaş yavaş Google gibi arama motorlarının bile pabucu dama atılacak. Google, arama motorlarının da devrinin geçtiğinin farkında. Bu nedenle YZ'ye büyük yatırım yapıyor. ChatGPT'ye rakip olarak Gemini'i geliştirdi. Microsoft da ChatGPT ile işbirliği yapıyor. ChatGPT ve Gemini bilgiye ulaşmak için yeni “kısa yol” olma yolunda ilerliyor.

YZ'ye bir aletin ya da programın nasıl kullanılacağını sorunlar var. Böylece kullanma kılavuzuna bakmak zorunda kalmıyorlar. Onunla şiirlerden, müziklerden bahsedenler oluyor. Bir sohbetlerinde sevgilisine vereceği cevabın ne olması gerektiğini YZ'ye soran insanların bile olması ilginç. YZ'nin sohbetleri bazı insanlara o kadar gerçek geliyor ki, onu arkadaşı olarak görmeye başlıyorlar. YZ ile bir konu üzerinde tartışmak isteyenler oluyor. Ondan bir ilaç hakkında fikir almak isteyenler oluyor. Ama tüm bunlar bir başlangıç. Kendi makalesini YZ'ye yazdıran insanlar artıyor. YZ'ye konuyu belirtiyorlar. Makalenin kaç sayfa olacağını belirtiyorlar. Ve makaleyi YZ yazıyor. Tamam, içlerinden bazıları o makaleyi belki sadece taslak olarak da kullanıyor olabilir. Bazı programcılar kendi yazılım kodlarını artık YZ'ye hazırlatıyorlar. Hatta bazı avukatlar, savunma metnini YZ'ye hazırlatmaya başladılar. YZ'nin böyle amaçlar için kullanılmayacağını beklemek gerçekçi değil. İnsanlar YZ'yi düşünmelerinin bir eklentisi olarak kullanmaya başlıyorlar. Böylece zamandan tasarruf ediyorlar. Sonuca çok daha hızlı ulaşabiliyorlar. Konuyla ilgili farklı bakış açılarından ilham alabiliyorlar. Geçmişte hesaplama programları düşünmenin bir eklentisi haline gelmişti, yani küçük de olsa. Böylece matematik işlemlerin ayrıntısı düşünülmüyordu. Başka bir örnek metin yazma programlarıdır. Bu programlar otomatik imla denetimi yaparlar. Böylece kişinin her kelimenin doğru yazılışına dikkat etmesine gerek kalmadı. Yazarken düşünmelerinin bir eklentisi olarak o otomatik imla denetimini kullanmaya başladılar. Aslında bu sayede daha verimli yazmaları sağlanmış oldu. Ve evet, bu kişiler kağıt üzerinde uzun metin yazmaya kalkarlarsa zorlanacaklardır. Ama buna zaten gerek de kalmamıştır. Uzak olmayan geçmişte Google düşünmenin bir eklentisi haline geldi. Bilginin ayrıntısı yerine anahtar kelimeleri akılda tutmak yeterli oluyordu. Şimdi de Yapay Zeka düşünmenin bir eklentisi oluyor. Artık sadece sormayı bilmek yeterli! Belki böylece insanlar daha kolay düşünmeye başlayacaklar. Daha az ayrıntıyı bilmek zorunda kalacaklar. Bir avukat savunmanın bazı bölümlerini YZ'ye hazırlatmıştı. YZ ortaya gayet güzel bir metin çıkarmıştı. Ama bu avukat mahkeme salonunda epey zor durumda kalmıştı. Çünkü YZ metinde gerçek olmayan olaylara da atıf yapmıştı. Yani metine yanlış bilgiler de eklemişti. YZ'nin bazen yanlış bilgiler uydurmasına “YZ'nin halüsinasyon görmesi” deniyor. Bu talihsizlikler de şu anlama geliyor. İnsanlar YZ'nin oluşturduğu bilgilerden ilham alabilirler. Ama tamamen güvenmemeleri gerekiyor. YZ'nin oluşturduğu bilgiye dikkatlerini vermek zorunda kalacaklardır. Bu bilgileri internette gözden geçirmek zorunda kalacaklardır. Bu da insanların çok fazla tembelleşmesini önleyebilir. Gerçi zamanında Google'in da insanları tembelleştirdiğine inananlar olmuştur.

Teknolojiyi düşünmenin bir eklentisi yapmak doğal olarak bağımlılığa neden olur. İnsanlar her zaman geliştirilen teknolojilere bağımlı hale geldiler. Şimdi de bağımlı hale gelecekleri teknolojinin sırası Yapay Zekadır. Ve evet, bir süre sonra onsuz yapamaz olacaklar. Bu aslında bazı insanların sandığı kadar kötü bir şey olmayabilir. Verimliliği artırır. Yeri gelmişken bu makalede de; yazarın aklına gelen bazı fikirler Yapay Zekayla tartışılarak geliştirilmiştir...