Bazı duygusal ve toplumsal özellikler, erkekleri kadınların gözünde daha çekici kılar. D. M. Buss’ın 37 kültürü kapsayan, 10.000’den fazla kişinin katıldığı, insanların çiftleşme tercihlerinde cinsiyetler arasındaki farklılıkları konu alan araştırmasına göre, mali kaynakların, güç ve zenginliğin büyük önemi vardır. Buss’ın araştırmasına göre, kadınlar maddi imkanlara erkeklerden daha fazla (yüzde 100 daha fazla) değer verir. Buss, erkeğin yavrulara sağlayabileceği kaynakların bir göstergesi olduğundan zenginliğin kadınlarca değerli bulunabileceğini de sözlerine çabucak eklemiş, böylece bu bulgunun kulağa kinik bir erkek şovenizmi gibi gelmesinin önüne geçmeye çalışmıştır. Kaynakların yönetimi doğrudan statüye bağlı olduğundan, kadınların toplumsal statüsü yüksek erkekleri çekici bulması o kadar da şaşırtıcı değildir.
Kabul etmem gerekir ki, Buss’ın tartışmalı bulgularını ilk okuduğumda, vardığı sonuçları rahatsız edici bulmuştum. Buss’ın 1989’da, araştırmasının yayınlandığı tarihte bulguladığı türde ayrılıklarla, yani kadınlar ile erkeklerin düzgünce birbirinden ayrılmasıyla, yirmi birinci yüzyılın ilk yarısında başımız o kadar hoş değil. Cinsiyetler arası ilişki meselesinde o zamandan bu zamana köprünün altından çok su aktı. Ayrıca, Buss’ın evrimci bir bakış açısıyla yazdığını da hesaba katmak gerek. Buss’ın araştırmasının başlığı “İnsanların çiftleşme tercihlerinde cinsiyetler arasındaki farklılıklar: 37 kültürde test edilen evrimci varsayımlar”dı.
Bu yüzden, etkenleri okurken kadınlar kadar erkeklerin de tercihleri açısından önemli olduğunu belirteceğim, Batı kültüründe evrimci gelişme açısından önemli roller oynayan etkenlerin bugün insan davranışlarını pek etkilememiş olabileceğini akılda tutmak önemlidir. Örneğin pek azımız bir eş seçerken birkaç olası tercih arasından hangisinin genetik olarak en avantajlı olduğunu düşünmeye zaman harcarız. Oysa evrim kuramcıları, bu gibi tercihleri bilinçdışı bir biçimde her zaman yaptığımızı ileri sürer. Dolayısıyla, bir kadın ya da bir erkek, fiziksel ya da zihinsel belli donanımlara sahip bir eşi tercih ettiğinde, bilmeden, hayatta kalma ve başarılı olma şansını artırmaya elverişli genetik özellikleri tercih ediyor olabilir.
Bazı eş tercihleri hem kadınlarda hem erkeklerde ortaktır. Vücudun her iki yanında da bulunan organlar (kulaklar, eller, kollar, ayaklar) açısından simetri çekicidir, çünkü (yine evrimden bahsediyoruz) rahmin iyi geliştiğini, travmadan uzak bir doğumu, iyi beslenmeyi, hastalıklardan uzak olunduğunu yansıtırlar. Asimetri, genetik ya da çevresel anormallikler sonucu normal gelişimin sekteye uğradığını düşündürür. Yukarıda bahsettiğimiz diğer evrimci kriterler açısından olduğu gibi, bu süreç de bilinçli bir farkındalığın dışında gelişir. Birçok okurun, müstakbel eşlerini kulakları, elleri ya da ayaklarının simetrisi bakımından bilinçli bir karşılaştırmaya tabi tuttuklarını hatırlayabileceklerinden yana kuşkuluyum. Ancak istatistikler, bilinçsiz de olsa kıyaslamalar yapıldığını gösterir. Ortalama olarak bakıldığında, daha simetrik erkekler arasında ömür boyu eş olarak seçilenler daha fazladır, muhtemelen bu da erkeklerin simetrilerinin daha yüksek düzeylerde olmasının kadınların gözünde daha çekici bulunduğunu yansıtır.
Eş seçimini evrimci ilkelere göre açıklamanın zayıf yönlerinden bir diğeri de, biyolojimizin hayatlarımızın farklı aşamalarında farklı tercihlere yönelebilecek olmasıdır. Gençlikte tutkuyla kapılabilir, romantik aşk ve seksten daha fazla etkilenebiliriz; daha sonraları kariyerimizde ilerlememizi, maddi birikim yapıp aile geçindirmemizi sağlayacak daha istikrarlı bir ilişki isteyebiliriz; daha da sonraları ahbaplığa ve entelektüel ilgilerimizi paylaşmaya daha fazla ilgi duyabiliriz. “Aceleyle evlenirsen boş zamanlarında pişmanlık duyarsın,” sözü, tutkular tükenip bittiğinde, iş meslekte ilerlemeye, çocukları yetiştirmeye ya da entelektüel ve duygusal olarak doyurucu bir arkadaş olmaya geldiğinde, insanın eşinin yeterli olmadığını görebileceğini anlatan bir aforizmadır. Dolayısıyla, hayatın farklı aşamalarında farklı etkenler eş seçimini etkilemekle kalmaz, bu etkenler kısa vadeli ilişkilere karşılık uzun vadeli ilişkiler kurmakta da mutlaka birbirine eşit değerde de değildir.
Alıntı: Akıl Kullanma Kılavuzu
Kadınlar mali kaynağı iyi olan erkeklere aşık olma eğilimindedir. Bu, doğacak bebeğin konforunu sağlayabilme öngörüsüyle örtüşür, farkında olunsun ya da olunmasın. Bu tür etkenlerin 1000 yıl öncesi kadar güçlü olmasa bile Batı kültüründe de hâlâ sürmesi şaşırtıcı olmaz. :-)
Eli yüzü düzgün-simetrik insanları seçme eğilimi de sürmektedir. Bunlar, travmadan uzak bir doğumu, iyi beslenildiğini, hastalıklardan uzak olunduğunu yansıtırlar. Üstelik onların doğacak çocuklarının da eli yüzü düzgün-simetrik olma olasılığı yüksektir. O çocuklar büyüdüklerinde eş bulmaları daha kolay olacaktır. Böylece bunu sağlayan genler geleceğe sürekli aktarılır. Bir kadın ya da bir erkek, fiziksel ya da zihinsel belli donanımlara sahip bir eşi tercih ettiğinde, bilmeden, hayatta kalma ve başarılı olma şansını artırmaya elverişli genetik özellikleri tercih ediyor olabilir. :-)
Kadınların yüksek statüdeki erkeklere aşık olması, alıntıda anlatılan nedenlerden dolayı doğal bir davranıştır. Aslında benzer durum erkeklerde de vardır. Bir erkeğin, mali durumu kendisinden daha iyi olan bir kadını kendisine aşık edebilmesi gerçekçi değildir. Doğru. Ama erkekler de, yüksek statüdeki insanlara yakın durmayı isterler. Mesela siyasette filan bu durum sıkça gözlemlenebilir.
Tüm bunlar, genel eğilimleri açıklamaktadır. Bu eğilimlerden farklı davranan insanlar olabilir. Ama sayıları oldukça az olacaktır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder