Solaris bilimi, çoktan sönüp gitmiş söylencelerin bir yeniden doğuşu, insanın açık açık itiraf etmeye yanaşmadığı gizemci yurtsamaların bir anlatımıydı. Köşe taşı, ulu yapının temelinin derinlerine gizlenmiş, orada belirtilmişti: Kurtarılma umuduydu bu.
Solarisçiler bu gerçeği kabullenemiyor; o yüzden de Bağlantı’nın her türlü yorumundan uzak durmaya özen gösteriyorlardı. İlkin yalnızca bir başlangıç, başka birçok olası yoldan yalnızca biri olan yeni bir yoldaki ilk adım olarak görülen Bağlantı, Solarisçilerin yazılarında artık son erek olarak sunuluyordu. Yıllar geçtikçe Bağlantı kutlulanmış, sonrasızlığın cenneti haline gelmişti.
Muntius, gezegenbilimin bu “sapkınlığını” çok yalın biçimde ve acımasızca çözümlüyordu. Solarisçi efsaneyi, daha doğrusu İnsanoğlunun Özgörevi efsanesini göz kamaştırıcı biçimde çürütüyordu.
Muntius karşı çıkan ilk ses olmuş, uzmanların Solaris biliminin gelişmesine hâlâ romantik bir inanç besledikleri bir dönemde onların küçümseyici sessizliğiyle karşılaşmıştı. Başarılarının temeline saldıran bir savı nasıl kabul edebilirlerdi?
Solaris bilimi, onu yeniden sağlam temeline oturtacak, sınırlarını tartışmasız bir belirginlikle çizecek adamı bekleyip duruyordu.
Alıntı: Solaris
İnsanlar Solaris'i büyük bir hırsla anlamaya çalışmışlardır. Ama çabaları boşuna görünüyordur. Solaris Bilimi yetersiz kalmaktadır. Bu da şu sonuca neden olmuştur. Çoğu insan kavrayamadıkları bir şeyle karşılaştıklarında, ona dinsel anlamlar verirler. Böylece o şeyi kendileri için daha anlaşılır yapmış olurlar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder