Katılımcı, daha önceki
haftalarda da duyduğu belirli bir cümleyi, daha önce duymadığına
yemin bile etse, “doğru” olarak değerlendiriyordu. Araştırmacı,
katılımcıya duymak üzere olduğu cümlenin yanlış olduğunu
söylese bile durum değişmiyordu. Sonuçta, belirli bir fikre salt
maruz kalmış olmak, onunla yeniden karşılaştığınızda fikrin
size daha inanılır gelmesi için yeterlidir. Doğruluk yanılsaması
etkisi, aynı dini etkiler ya da siyasi sloganlara yinelemeli biçimde
maruz kalan kişiler için söz konusu olan potansiyel tehlikenin
altını çizer.
Kavramlar arasında yapılan basit bir
eşleştirme, bir bilinçdışı ilişkilendirmeyi tetiklemek için
yeterlidir. Bunun sonucu, eşleştirmenin doğru ve tanıdık bir
şeyler içerdiği duygusudur. Belirli bir ürünün çekici, güler
yüzlü ve cinsel cazibeye sahip insanlarla eşleştirildiği bütün
reklamların temelinde yatan ilke budur. Aynı ilke George W. Bush’un
reklam ekibinin 2000 yılında Al Gore’a karşı yürüttüğü
kampanyanın da temelini oluşturmuştu. Bush’un 2,5 milyon
dolarlık televizyon reklamında, ekranda görülen “Gore’un
reçete-ilaç programı” yazısı ile birlikte RATS sözcüğü
ekranda bir anda parlayıp sönüyor ve hemen ardından bunun aslında
BUREAUCRATS [bürokratlar] sözcüğünün devamı olduğu
anlaşılıyordu. Reklam yapımcılarının peşinde oldukları –ve
hatırlanmasını umdukları– etki ortadaydı.
Alıntı: Incognito
Karar verirken, her şey -hissedildiği
gibi- özgür iradenin kontrolünde midir gerçekten!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder