7 Nisan 2020 Salı

Koronavirüs'e Yönelik Komplo Teorileri

“Bir ilaç şirketi Koronavirüs'ü oluşturdu. Dünyaya yayılmasını sağladı. Bir süre daha yayılmasını bekleyecek. Sonra virüsün ilacını piyasaya verecek. Tabii çok yüksek talep olacak. İlaç firması çok yüksek gelir sağlamış olacak.”

Bir ilaç firması sabırla bekliyor. Var olan ilacı piyasaya sürmüyor. Bekliyor. Peki bu arada başka bir ilaç firması ilacı bulursa ne olur. İlacın patentini alır ve dünyaya satmaya başlar. İşte o zaman tüm yatırım, komplo boşa gitmiş olmaz mı! Komployu hazırlayan firma hapı yutar. Artık ilacın patentini alamaz. İlaç hakları başka firmaya kalmış olur. Bu yüzden, ilaç firmaları için, böyle bir komplo hazırlamak hiç mantıklı olmaz. Çünkü başka bir firmanın, komployu her an bozabileceğini bilir. O kadar yatırımdan sonra tüm hakların başka ilaç firmasına kalması ne kadar rahatsız edici olurdu. Dolayısıyla, ilaç firmaları ilacı ilk geliştiren olmak için yarışırlar, böyle belirsiz komployla uğraşmak yerine. Patent hedefi iyi bir motivasyon sağlar zaten.
 
“İlacın patenti birkaç ay önceden alınmış.” şeklinde bu komplo teorisi biraz daha geliştirilmiş. Patent alabilmek için ilacın formülü ayrıntılı biçimde uzman patent vekiline sunulması gerekiyor. O ayrıntılı açıklama da ilacın ne olduğunu ele verir. Ama yine de patent bürosunu kandırarak Koronavirüs ilacının aylar önce patentinin alınmasının mümkün olduğunu varsayalım. İlacı kullanmaya başladığında hazırladığı komplo ortaya çıkmış olacaktır, yeni bir hastalığın ilacının formülü nasıl aylar önceden belli olabilir. Hakkında dava açılacaktır. Dava sonunda patent geçersiz olacaktır.

Sosyal medyada 5G istasyonlarının koronavirüsü (Covid-19) yaydığı teorileri artıyor.

Açıkçası bu teorinin ne kadar saçma olduğunu anlatmaya çalışmaya gerek olduğundan emin değilim. Teoriyi, üzerinde düşünmeye değecek hale getireyim. Radyasyon, virüslerin genetik yapısını değiştirebilir. Ortaya böyle yeni virüs çıkabilir. Ve insanların başına bela olabilir. 5G istasyonları radyasyon yaydığı için buna neden olmuş olabilir.

Ortama gerçekten radyasyon sızdıran Çernobil reaktörünü hatırlayalım. Kaç yıl geçti. Ama o bölgeden -Ukrayna- yayılan hiç sıra dışı bir virüsle karşılaşılmadı. Genetik yapıyı bozduğundan sadece kansere neden oldu.

Peki 5G istasyonları radyasyon yayar mı? Genetik yapıyı bozabilecek kadar kuvvetli midir? Bu komplo Cep Telefonlarının Sağlığa Etkileri makalesinin konusuyla uyuşur. Çok yüksek frekanstaki ışınımlar molekülleri parçalayabilir. Genetik yapıları gerçekten bozabilir. İşte radyasyon budur. Cep telefonlarının dalgalarının frekansları nedir dersiniz. Görünür ışığın frekansından bile az. 5G, öncekilerden farklı radyo frekansları kullansa da, dalga bandının hâlâ iyonlaştırıcı olmadığının farkında olmak önemlidir, hücrelerdeki DNA'daki kimyasal bağları parçalamak için yeterli enerjiden yoksundur .

Yeni bir teknolojinin, 5G istasyonlarının Koronavirüs yayacağına inanmak, 15. yüzyılda yeni bir teknoloji olan matbaanın uğursuzluk getireceğine inanan bazı eski dönem insanları hatırlatmıyor değil. Matbaanın kullanılması 3 yüzyıl gecikmişti bazı ülkelerde. Bu yüzden çeşitli insanlar 5G istasyonlarını protesto ederken pek akıllıca bir geleceğe hizmet etmiyor olabilirler. Şunu da ekleyeyim. Hattatlar matbaayı protesto ediyordu, işsiz kalma korkusuyla. Bu, günümüzde bazı insanların gelecekte robotların insanları işsiz bırakacağından korkmasına benziyor. Yani o dönemde bile, yeni teknolojiler işsizlik korkusuna neden oluyormuş. Ama matbaanın geç kullanılması örneğinden de anlaşılacağı gibi verimlilikten, pratiklikten mahrum kalmak pek akıllıca olmaz gibi görünüyor.

GDO teknolojilerine de karşı olan insanlar vardır. Ama biyoteknoloji şirketleri genetik algoritmalar üzerinde deneyim kazandıkça bu herkesin yararına olacaktır. Mesela Koronavirüs'e benzeyen bir virüs geliştirebilirler. İnsanlara bulaşmasını sağlayabilirler. Tıpkı Koronavirüs gibi kolayca yayılır. Ama amacı aşı gibi insanlara Koronavirüs'e karşı bağışıklık kazandırmak olur.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder