Akıllara durgunluk veren bir dizi gösterimle mucit Mary Lou Jepsen, beyin ve bedenlerimizin içindekileri görerek muhtemelen uyarabilmemize yarayacak kırmızı ışığı nasıl kullanacağımı gösteriyor. Jepsen bizi optik fiziğin sınırlarına götürerek tümörleri izleme, nöral aktiviteyi ölçme ve muhtemelen MR makinesini daha ucuz ve daha etkili mobil bir sistemle yenilememizi sağlayacak olan ışık ve sesten yararlanma teknolojilerini su yüzüne çıkarıyor.
"Bunu kullanarak buraya geri geleceğim ve beyin
lazeri yapmaktan daha faydalı olan bir şey
göstereceğim. Beyin dokusuna ne kadar
odaklanacağımız konusunda kendimizi zorladık.
Bu beyin üzerinde odaklandık, öylesine
odaklandık ki önüne bir kamera çipi koyduk. Ve
bu kamera çipi... Spot ışıklarını söndürebilir
miyiz? Şimdi oldu. Görebiliyor musunuz? Her
piksel bir milimetre genişliğin binde ikisi kadar.
İki mikron. Bu da odaklandığımız nokta yani
yarı maksimum tam genişlikte altı ve sekiz
mikron arası demek. Bunun ne anlama geldiğini
söyleyeyim: insan beynindeki en küçük nöronun
yarıçapı kadar. Yani tek bir nörona kadar insan
kafatası ve beynine odaklanabiliriz. Bunu daha
önce kimse görmedi, ilk defa burada yapıyoruz.
İmkânsız değil."
"Bu bir MR makinesi. Birkaç milyon dolar
değerinde, bir odayı kaplıyor, pek çok kişi
bunun içine girmiştir. Ben de içinde çok zaman
geçirdim. Bir milimetrelik odak noktası var, size
az önce gösterdiğime kıyasla oldukça büyük bir
oran. Bizim teknolojimize dayanan bir sistemle
çok daha düşük maliyet, daha yüksek
çözünürlük ve daha ayrıntılı tıbbi görüntüleme
sağlanabilir."
"Sistemimiz kanı tespit etmede de olağanüstü
olabilir. Çünkü kan kırmızı ışık ve kızılötesini
absorbe ediyor. Çünkü kan kırmızı. Burada az
miktarda kan var. Size göstereyim. Lazerimiz
doğrudan içinden geçiyor. Gerçekten lazer, işte
şimdi görebilirsiniz. Etle karşılaştırdığınızda
ışığın her tarafa gittiğini görebilirsiniz. Bunu
tekrar görelim. Bu gerçekten önemli: Kan ışığı
emiyor, bedense ışığı dağıtıyor. Oldukça
önemli, çünkü bir veya iki milimetre küpten
daha büyük her bir tümör normal bedene kıyasla
beş kat daha fazla kana sahip.
Yani bizim sistemimizle müdahele etmesi
kolayken kanseri erken teşhis edebilirsiniz veya
tümör büyür veya küçülürken durumunu takip
edebilirsiniz."
"Son olarak üç: beyin-bilgisayar iletişimi. En
küçük nöronun yarıçapına kadar sistemimizin
kafatası ve beyne nasıl odaklandığını gösterdim.
Işık ve sesi kullanarak nöronları aktive edebilir
veya durdurabilirsiniz, aynı anda özellikler
bakımından eşleştirme yaparak fonksiyonel MR
tarayıcının çözünürlüğünü elde edebiliriz, bu da
beyindeki oksijen oranını ölçer. Bunu kandaki
renk değişikliğine bakarak yapıyoruz, iki ton
ağırlığında bir mıknatıs kullanarak değil."
Sistem, tek sinir hücresine kadar çözünürlük sağlayabildiği için sinirleri takip etmeyi kolaylaştıracaktır. Sinir ağının bilinci oluşturmasını anlamamıza yardımcı olabilir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder