İnternet tabanlı cihazlar yavaş
yavaş hayatımıza giriyor. Cihazlar internet üzerinden birbiriyle
bağlantıda olacak. Buzdolapları bağlanacak. Fırınlar
bağlanacak. Cihazlar, üretici şirketlerine bağlanacak. Hatta
kendi üretim aygıtlarına bile bağlanacak. Üreticiler cihazları
optimize edebilecek. İstatistikleri tutacak. İşte bu 4. Endüstri
Devrim olarak anılıyor. 4. Endüstri Devrimi makalesinde şöyle
tanımlanıyor:
Bu kapsamda 4.
Endüstri Devrimi
kavramı ilk
olarak 2011öe Hannover Fuarı'nda (Almanya) kullanıldı.
Uzmanların burada
kendilerine sordukları soru esasında
çok basitti:
"Hemen hemen tüm bilgisayarların birbirine bağlı olduğu
günümüzde,
üretim sırasında ve sonrasında özellikle fabrikalar
gibi büyük
üretim tesislerindeki makineler ile diğer üretim
araç ve
gereçlerinin hem birbirleriyle hem de ürettikleri ürünler
ile bağlantıda
olması neden mümkün olmasın?"
Mesaj Atabilen Buzdolapları
Kişi markette alışveriş
yapmaktadır. Evdeki buzdolabına, kısa mesajla, kaç tane yumurta
kaldığını soracak. Buzdolabı kısa mesajla 2 tane kaldığını
bildirecek. Elbette buzdolabında bazı algılayıcıların olacağı
kesin. Belki bir iç kamerası da olacaktır. Gelen mesajı
anlayacak. İçindeki yemeklere göre tutarlı bir mesaj oluşturacak.
Mesajı sahibine gönderecek. Neredeyse düşünüyormuş gibi!
Gelişmiş bir yazılıma ihtiyacı olacaktır. Bunu çalıştıracak
hızlı bir işlemciye sahip olacak. Bu akıllı özellikler yüzünden
buzdolabının maliyeti çok artacaktır. Acaba 4. endüstri devrime
aslında uzak mıyız. Tüm cihazların internete bağlanması henüz
gerçekçi değil midir? Örnekteki buzdolabı pahalı olacağından
yaygınlaşamayacaktır da...
Sabit Diski Bile Olmayan
Bilgisayarlar
Yirmi yıl öncesine kadar terminal
bilgisayar diye bir şey satılırdı. Monitörü vardı. Elbette
klavyesi, işlemcisi de vardı. Ama oldukça basitti. İşlemci
kapasitesi düşüktü. Kendi işletim sistemi yoktu. Hatta kendi
sabit diski bile yoktu. Böylece diğer PC'lerden çok ucuz
olabiliyordu. Ee, ne işe yarardı sabit diski bile olmayan
bilgisayar diyebilirsiniz. Sıra dışı bir özelliği vardı. O
zamanlar için PC'lerde pek görülmeyen bir tür yerel ağ bağlantı
girişine sahipti. İşte bu sayede ana bilgisayara bağlanırdı.
Ana bilgisayar kendi dönemine göre gayet hızlı bir işlemciye,
büyük bir sabit diske sahip bir sunucuydu. Gelişmiş bir işletim
sistemini de unutmayalım. Terminal bilgisayarları uyumlu şekilde
çalıştırırdı.
Bir Terminal (Resim Vikipedi'den alınmıştır) |
Her Şey Çiftliklere Emanet
Evet, iş bilgisayarı şirketleri,
işletmelere kocaman sunucu bilgisayarlar satarlardı. Artık bundan
fazlasını yapıyorlar. Hizmet satıyorlar. Sunucu ağları
kuruyorlar. Yüzlerce sunucudan oluşan sunucu çiftlikleri
kuruluyor. İşletmeler isterlerse bu sunucular üzerinden kendi
sanal ana bilgisayarını kuruyorlar. Böylece satın alabilecekleri
tek veya birkaç sunucu bilgisayarla sınırlanmış olmuyorlar.
Koskocaman sanal bir ana bilgisayarları oluyor. İnanılmaz işlemci
kapasitesine sahip. Yükle yükle bitmeyecek bir sabit diske sahip
oluyorlar. Eskiden e-posta kapasiteleri 3-5 MB'tı. İşte bu sayede
artık, ucu açık GB'lik kapasitelere sahip olabiliyoruz. İşletme
sunucu bakımıyla uğraşmak zorunda kalmıyor. Altyapıyla
ilgilenmiyor. Tüm bunları hizmet aldıkları IBM gibi şirketler,
onları rahatsız etmeden yapıyor. Örneğin kaliteyi arttırmak
için kendi özel hatlarını kuruyorlar. Telekomünikasyon
şirketinden özel hatlar kiralıyorlar. Başka coğrafyalarda yer
alan sunucu çiftlikleri arasındaki bağlantılar bu hatlar
üzerinden sağlanıyor. Hatlarda başka veri kalabalıkları
olmadığından sunucu iletişimi daha yoğun oluyor. Ve sanal
sunucunun hızı artıyor. Böylece işletmenin elindeki
bilgisayarlar terminaller gibi görev yapmaya başlıyor, ama bu
sefer sabit diskleri de var. İşletme açısından Bulut Bilişimin
bir tarifini yapmış oldum. Elbette benzer şeyler son kullanıcılar
için de geçerli. Sosyal ağlarda yaptığımız
Bir sunucu çiftliği (Resim Klick.com'dan alınmıştır) |
Şimdi buzdolabı örneğimize dönelim.
Buzdolabı aslında, gelen mesajı yorumlamayacak. Anlamaya
çalışmayacak. Sadece üreticisinin sanal ana bilgisayarına
gönderecek. Bu sanal ana bilgisayarın kapasitesinin çok yüksek
olduğunu yazmıştım. Gelişmiş yazılımıyla mesajı çözecek.
Buzdolabının algılayıcılarından gelen verileri de işleyecek.
Kaç adet olduğunu belirleyecek. Ve sonunda yanıtı, buzdolabı
sahibine gönderecek. Yani buzdolabının bilgisayar kısmı sadece
terminalden ibaret olacak. Asıl işi yine üretici şirketin
Buluttaki ana bilgisayarı yapmış olacak. Bu da cihazları
internete bağlamak için gerekenlerin korkulduğu kadar maliyetli
olmayacağı anlamına geliyor!
İnternetten Takip Edilebilen
Damacanalar
Damacanalara çip takılmaya
başlanıyor. Tüketici, akıllı telefonuna, damacananın kare
kodunu okutacak. Damacananın yaşam bilgilerine ulaşabilecek.
Damacanaya kaç kez dolum yapıldığı izlenecek. Dolum tesisinde
banttan geçişi, yıkama ünitelerindeki geçişi, yıkanmalarındaki
geçiş süreleri uydudan takip edilecek. Bu nasıl mümkün olacak!
Damacanada bir kare kod ve RFID çipi olacak. Bu yaşam bilgileri
damacanada kayıtlı olmayacak. Üreticinin sunucularına ve sağlık
bakanlığının sunucularına gönderilecek. Telefonla kare kod
çözümlendiğinde bu sunuculara yönlendirilecek. Bilgileri oradan
indirecek. Yani yine asıl yük Buluttaki sunucularda olacak. Çip,
terminalden ibaret olacak. Nispeten ucuz bir şey olan damacanın
internete bağlanması, bu sayede mantıklı maliyet seviyesinde
kalabilir. Damacana bile bir düzeyde internete bağlanabiliyorsa,
her elektronik aygıtın bağlanması bilim kurgu olmayacaktır. Bu
projenin ilk kez Türkiye'de denenmesi ilginçtir. Böyle bir
sistemin Türkiye'de tamamen hatasız uygulanabilmesi ne kadar uzun
zaman alır, kestirmek güç. Ama teoride, en ucuz şeylerin bile
internete bağlanabileceğine bir örnektir.
Aslında Türkiye'de de dijital
platformlar hizmetlerini Buluttan vermeye başladı. Uydu alıcısı,
internetten platformun sunucularına bağlanıyor. Orada kayıtlı
olan onlarca programa ulaşıyor. Kullanıcı istediği programı
seçip istediği zamanda izleyebiliyor. Gerçekten de cihazlar
internete bağlanıp hizmet kalitesini arttırıyor. Ulaşılabilir
maliyette... Şimdi dijital platformlar, zaten ellerinin altında
hazır sunucu altyapısı olduğundan kolayca internet hizmeti de
vermeye başladılar.
Sürücüsüz Arabalar
Yolculukları sırasında insanlar,
yeni gidecekleri bir yolun ayrıntılarını arkadaşlarına
sorarlar. İnternetten göz atarlar. Karşılaşabileceklerine
hazırlıklı olurlar. Önümüzdeki birkaç sene içinde yollarda
tek tük sürücüsüz arabaları görmeye başlayacağız. Şöyle
bir senaryo düşünelim: Sürücüsüz araba bir yola girmek
üzeredir. Bu yolun nereleri bozulmuş? Yağış olmuş mu? Nereleri
kayıyor? Yolda biraz önce bir kaza olmuş mu? Neresinde olmuş?
Sürücüsüz araba geçmek üzere olduğu yolun ayrıntılarını
Buluttan indirecek. Elbette bu ayrıntılar, yoldan daha önce geçen
başka bir sürücüsüz arabadan Buluta yüklenmiş olacak. Tabii
yetkililer de katkı yapabilir. Araba, yolla ilgili en güncel
bilgileri edinmiş olacaktır. Belki bu sayede sürücüsüz
arabaların çok çok akıllı olmasına da gerek kalmayacak.
Maliyeti biraz daha düşebilecek.
Üretim Araçlarının Otomatik
Organize Olması Sağlanabilecek mi?
4. Endüstri Devrimi makalesi şöyle
sonlanıyor:
İlk aşamada,
konunun donanım ve yazılım bölümünün
hayata
geçirilmesinde bir problem olmadığı
görülüyor.
Özellikle cihaz başına düşecek işlenecek
veri miktarı ve
bu verilerin saklanacağı sistemlerin
esas olarak bulut
bilişim sistemleri olacağı göz
önünde
bulundurulduğunda, söz konusu mikro ve
nano sistemlerin
ihtiyacı olan mikroişlemci gücünün,
elektrik enerjisi
ve bellek gibi kaynakların zaten
düşük
düzeylerde olacağını tahmin etmek güç
değil, İkinci
olarak, internet protokolünün altıncı
sürümü IPv6 ile
birlikte milyarlarca ve milyarlarca
cihazın internete
bağlanmasının yolu açıldığından
burada da teknik
bir sıkıntının yaşanmasının söz
konusu olmayacağı
artık ortada.
Fakat bugüne
kadar yaşanan deneyimler, üretim
süreçlerinde yer
alacak ilgili tüm makinelerin
ve bunların
sunduğu hizmetlerin standart hale getirilmesinin
ve kusursuzca
programlanmasının hiç
de kolay bir hedef
olmadığına işaret ediyor. Bu da
4. Endüstri
Devrimi'nin sanıldığı kadar çabuk gelmeyeceğini,
günümüzde
üretim sağlayan tüm makinelerin
yerlerine yeni
nesil üretimi mümkün kılacak
makinelerin
geçmesinin ve bunların koordine
ve optimize
edilmesinin çok uzun zaman alacağını
gösteriyor. Bu
kapsamda dünyanın önde gelen
bazı elektronik
devlerinin 4. Endüstri Devrimi'nin
2020'li yıllarda
geleceğini iddia etmesi sadece onların
temennisi gibi
görünüyor.
Az önce her cihazın internete
bağlanmasından uzun uzun söz etmemden, bu alıntının ilk
paragrafında anlatılanlarla zaten hemfikir olduğum fark
edilebilir. Alıntının ikinci paragrafındaki konu hakkında kesin
yargılara varmak biraz daha zor. Belki kısaca şunlar söylenebilir:
Ham maddeler kesiliyor. Deliniyor. Günümüzde cihazların
parçaları, kalıba dökülerek oluşturuluyor. Zımparalanıyor.
Bir sürü adımdan geçiyor. Bir sürü üretim aracı işe
karışıyor. Bu kadar üretim aracının yarattıkları ürüne
bağlanıp geri bildirim alması, kendilerini yeniden organize
etmesi, ürünü iyileştirmesi şimdilik gerçekçi olmayabilir. Ama
yavaş yavaş üretim aracı olarak 3 boyutlu yazıcılar
kullanılmaya başlıyor. Ham maddeyi püskürterek dilim dilim
cihazı oluşturuyor. Cihaz baştan sona aynı yazıcıda
oluşturuluyor. Tek adımda! Delme yok, kesme yok. En önemlisi kalıp
oluşturmaya gerek yok. Cihazın modeli, 3 boyutlu yazıcıda
yazılımsal olarak kayıtlıdır. Ve bu model, yeniden
programlamayla değiştirilebilir. Sadece yazılım yeniden organize
edilerek basılacak ürün yeniden şekillendirilebilir. Farklı
üretim araçlarının yeniden organize olmasına gerek yok. Üretim
araçlarında fiziksel değişiklikler yapmak yerine yazılım
değişiklikleri yapmak daha kolaydır. Bunu otomatik yapma imkanı
sağlanabilir. Yani ürettiği cihazlardan geri bildirim alarak
üretim şeklini değiştirebilir. İlerde 3 boyutlu yazıcılar pek
çok ham maddeyle basım yapabilir. Yenilerde elektronik devre
basabilen 3 boyutlu metal yazıcıların geliştirildiğini
ekleyelim. Bu da elektronik aygıtların bile bu yazıcılardan
çıkarmanın uzak olmadığı anlamına gelir. Ufukta
belirginleşmeye başlamış olan şey yine de Dördüncü Endüstri
Devrimi olabilir.
Kaynak:
4. Endüstri Devrimi – Tübitak Bilim
ve Teknik Mayıs 2014
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder