21 Kasım 2019 Perşembe

Kabullenmek – Sahne



Andrei ve Ilya Ilyich yakın arkadaşlardır. Arkadaşlıkları çocukluktan beri sürmektedir. Andrei başarılı bir iş insanı olmuştur. Ilya Ilyich ise Oblomovka malikanesinin rahatlığının dışına çıkabilecek biri değildir.

Andrei:

Hadi, Ilya.

Ilya Ilyich:
Sana hoşlanmadığımı söyledim.
Ve sen inadına yapıyorsun.

Andrei:
Cennetten mahrum etme kendini!

Ilya Ilyich:
Yapamam bunu.
Yorgunum.

Andrei:
Ne yorgunluğu?

Ilya Ilyich:
Her şeyden yoruldum!
Balolar, ziyaretler, toplantılar,
çay partileri, sohbetler.
Ona buna durmadan koşuşturma,
dedikodu, arkadan konuşma.
Bu hayattan hoşlanmıyorum.

Andrei:
Nasıl bir hayattan hoşlanıyorsun?

Ilya Ilyich:
Bundan farklı.

Andrei:
Tamamen mi hoşlanmıyorsun?

Ilya Ilyich:
Bu insanların birinde bile sakin
berrak bakışlı göz yok.
Bir adam her gün işe gidiyorsa
zavallıdır,
Bir diğeri of çeker mutluluk
kendisinden esirgendiği için.
Bu onların idealidir,
onların hayattaki amaçları.

Andrei:
Bundan dolayı sen işe gitmek istemiyorsun
ve bekleme odasında oturuyorsun?

Ilya Ilyich:
Aynı zamanda senin sosyal hayatını da
istemiyorum.
Misafirler hayran olunacak derecede
simetrik olarak oturmuşlar,
kumar masalarının etrafında
sessiz ve düşünceliler.
Zihnini canlandırmak isteyenler için
mükemmel bir örnek!
Göremiyor musun? Bütün hayatlarını
oturdukları yerde uyuklayarak geçiriyorlar.
Daha fazla suçlanmalı mıyım yatağımda kalıp
kafamı hilekârlıkla zehirlemediğim için?
Birbirleriyle buluşuyorlar,
yemeklere davet ediyorlar
fakat konukseverlik yok,
nezaket yok, karşılıklı düşkünlük yok.
Bu nasıl bir hayat?
Orada ne öğrenebilirim?

Andrei:
Peki herhangi biri senden
ne öğrenebilir, Ilya?

Ilya Ilych:
Benden mi?

Andrei:
Evet senden!

Ilya Ilyich:
Hiç kimseye hiçbir şey öğretmeyeceğim.
...ve kimseyi teste tabi tutmayacağım,
o sarı yüzlü beyefendi gibi,
senin altın madencin gibi.
Bana bazı milletvekillerinin konuşmalarını
okuyup okumadığımı sordu.
Ben okumadığımı söyleyince gözlerini ayırıp
bana dik dik bakmaya başladı…
…daha sonra neden Fransız büyükelçisin
Roma'dan ayrıldığını,…
…düşünmedim diye kafamın etini yedi.
Mehmet Ali Paşa gemi göndermiş,
taburlar doğuya gönderilmiş...

Andrei:
Senin sarı yüzlü beyefendi dediğin adam,
iki üniversite bitirmiş.
Senin kâhyan Oblomovka'yı mahvederken...
Bu beyefendi on Oblomovka kadar
yer elde etmiştir.
Ve yakında yirmiden fazlasını elde edecek,
...çalışkanlığı ve zekâsı sayesinde.
Sabah saat beşte çoktan kalkmıştır,
her gün jimnastik yapar,
o şarap içmez.
Altı dil konuşur.
Herkesi her şeyi bilir.
Özel hayatı amaçlarına ve
işine göre ikinci plandadır,
gereksiz bir hareketi, davranışı veya
kelimesi yoktur.
Sağlıklı ve zengindir,
ve altmış yaşında olmasına rağmen senden
daha genç görünüyor.

Ilya Ilyich:
Neden? Altmış yaşındaki bir adam
altmış görünür, otuz beş değil.

Andrei:
Evet, ama senin gibi otuz beşinde olan
biri de elli gözükmez.

Ilya Ilyich:
Sanırım senin altın madenci bir
yüzyıl daha yaşar
Bir yüz Oblomovka daha elde eder.
Ama ne için?
Herkes sadece sağlığı için neyin iyi,
neyin kötü olduğunu düşünür
...hangi doktora gitmeyi veya
hangi geziye katılmayı.
Herkes nasıl yaşanacağını düşünür.
Ama ne için? Kimse bunun hakkında düşünmez.

Andrei:
Senin hayatın nedir?
Kimsenin sana ihtiyacı var mı?
Bütün gün boyunca kanepede yatmak kolaydır
ve bir şeyler yapanları yargılamak.
Bir de kendine baksan daha iyi olmaz mı?
Belki de toplumun bir hatası yok
sadece sana uymuyordur,
Belki de toplumun sana ihtiyacı yoktur?

Ilya Ilyich:
Ne kadar yazık, Andrei.

Andrei:
Ne?

Ilya Ilyich:
Bazen o kadar utanıyorum ki ağlamak
istiyorum.


Ilya Ilyich çocukluk hayallerinden uzaklaşmıştır. Artık gerçeklerden kaçmaktadır. Hiçbir şey yapmak zorunda olmamanın rahatlığından da mutlu olamamaktadır, ne yazık ki. Utanmaktadır. Bu nedenle insanların arasında huzursuz olmaktadır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder