Andrei ve Ilya Ilyich yakın arkadaşlardır. Arkadaşlıkları çocukluktan beri sürmektedir. Andrei başarılı bir iş insanı olmuştur. Ilya Ilyich ise Oblomovka malikanesinin rahatlığının dışına çıkabilecek biri değildir.
Andrei:
Hadi, Ilya.
Ilya Ilyich:
Sana hoşlanmadığımı söyledim.
Ve sen inadına yapıyorsun.
Andrei:
Cennetten mahrum etme kendini!
Ilya Ilyich:
Yapamam bunu.
Yorgunum.
Andrei:
Ne yorgunluğu?
Ilya Ilyich:
Her şeyden yoruldum!
Balolar, ziyaretler, toplantılar,
çay partileri, sohbetler.
Ona buna durmadan koşuşturma,
dedikodu, arkadan konuşma.
Bu hayattan hoşlanmıyorum.
Andrei:
Nasıl bir hayattan hoşlanıyorsun?
Ilya Ilyich:
Bundan farklı.
Andrei:
Tamamen mi hoşlanmıyorsun?
Ilya Ilyich:
Bu insanların birinde bile sakin
berrak bakışlı göz yok.
Bir adam her gün işe gidiyorsa
zavallıdır,
Bir diğeri of çeker mutluluk
kendisinden esirgendiği için.
Bu onların idealidir,
onların hayattaki amaçları.
Andrei:
Bundan dolayı sen işe gitmek
istemiyorsun
ve bekleme odasında oturuyorsun?
Ilya Ilyich:
Aynı zamanda senin sosyal hayatını
da
istemiyorum.
Misafirler hayran olunacak derecede
simetrik olarak oturmuşlar,
kumar masalarının etrafında
sessiz ve düşünceliler.
Zihnini canlandırmak isteyenler için
mükemmel bir örnek!
Göremiyor musun? Bütün hayatlarını
oturdukları yerde uyuklayarak
geçiriyorlar.
Daha fazla suçlanmalı mıyım
yatağımda kalıp
kafamı hilekârlıkla zehirlemediğim
için?
Birbirleriyle buluşuyorlar,
yemeklere davet ediyorlar
fakat konukseverlik yok,
nezaket yok, karşılıklı düşkünlük
yok.
Bu nasıl bir hayat?
Orada ne öğrenebilirim?
Andrei:
Peki herhangi biri senden
ne öğrenebilir, Ilya?
Ilya Ilych:
Benden mi?
Andrei:
Evet senden!
Ilya Ilyich:
Hiç kimseye hiçbir şey
öğretmeyeceğim.
...ve kimseyi teste tabi tutmayacağım,
o sarı yüzlü beyefendi gibi,
senin altın madencin gibi.
Bana bazı milletvekillerinin
konuşmalarını
okuyup okumadığımı sordu.
Ben okumadığımı söyleyince
gözlerini ayırıp
bana dik dik bakmaya başladı…
…daha sonra neden Fransız
büyükelçisin
Roma'dan ayrıldığını,…
…düşünmedim diye kafamın etini
yedi.
Mehmet Ali Paşa gemi göndermiş,
taburlar doğuya gönderilmiş...
Andrei:
Senin sarı yüzlü beyefendi dediğin
adam,
iki üniversite bitirmiş.
Senin kâhyan Oblomovka'yı
mahvederken...
Bu beyefendi on Oblomovka kadar
yer elde etmiştir.
Ve yakında yirmiden fazlasını elde
edecek,
...çalışkanlığı ve zekâsı
sayesinde.
Sabah saat beşte çoktan kalkmıştır,
her gün jimnastik yapar,
o şarap içmez.
Altı dil konuşur.
Herkesi her şeyi bilir.
Özel hayatı amaçlarına ve
işine göre ikinci plandadır,
gereksiz bir hareketi, davranışı
veya
kelimesi yoktur.
Sağlıklı ve zengindir,
ve altmış yaşında olmasına rağmen
senden
daha genç görünüyor.
Ilya Ilyich:
Neden? Altmış yaşındaki bir adam
altmış görünür, otuz beş değil.
Andrei:
Evet, ama senin gibi otuz beşinde olan
biri de elli gözükmez.
Ilya Ilyich:
Sanırım senin altın madenci bir
yüzyıl daha yaşar
Bir yüz Oblomovka daha elde eder.
Ama ne için?
Herkes sadece sağlığı için neyin
iyi,
neyin kötü olduğunu düşünür
...hangi doktora gitmeyi veya
hangi geziye katılmayı.
Herkes nasıl yaşanacağını düşünür.
Ama ne için? Kimse bunun hakkında
düşünmez.
Andrei:
Senin hayatın nedir?
Kimsenin sana ihtiyacı var mı?
Bütün gün boyunca kanepede yatmak
kolaydır
ve bir şeyler yapanları yargılamak.
Bir de kendine baksan daha iyi olmaz mı?
Belki de toplumun bir hatası yok
sadece sana uymuyordur,
Belki de toplumun sana ihtiyacı
yoktur?
Ilya Ilyich:
Ne kadar yazık, Andrei.
Andrei:
Ne?
Ilya Ilyich:
Bazen o kadar utanıyorum ki ağlamak
istiyorum.
Ilya Ilyich çocukluk hayallerinden uzaklaşmıştır. Artık gerçeklerden kaçmaktadır. Hiçbir şey yapmak zorunda olmamanın rahatlığından da mutlu olamamaktadır, ne yazık ki. Utanmaktadır. Bu nedenle insanların arasında huzursuz olmaktadır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder