9 Ocak 2018 Salı

Hipnoz - Zihin Kontrolü

Bir hipnoz seansına tanıklık edilmektedir. Hipnozcu Mapes denek Jocelyn'i hipnoz etmektedir. Seans oldukça ilginçtir:

“...Hâlâ kuşku duyarak, başka bir deney yaptım.
Mapes’in Jocelyn’e “siyah” rengi ve kavramı
onun için yokmuş gibi “siyah” rengi
söyleyememesi için hipnotik bir düşünce
vermesini sağladım. Şimdi uyanık ve hipnoz
altındayken, Jocelyn’e siyah ayakkabılarımın
rengini sordum. Cevap yoktu. Onun önünde
tuttuğum siyah mikrofonun rengini sordum.
Cevap yoktu. Bir dizi başka rengin adını
söylemesini istedim. Sorun yoktu. Ona bir kere
daha gizli izleyicinin aslında rengi bildiğini ve
Mapes’in önerisinin üstesinden geleceğini ve
şimdi bana mikrofonun rengini söyleyeceğini
açıkladım. Cevap yoktu (ve çok şaşırmış olarak
bakıyordu). Sonra “mavi” kelimesinin harflerini
söyledim ve Jocelyn’e bunun ne olduğunu
sordum. Güvenle “mavi” dedi. Şimdi “siyah”
kelimesini söyle diye emir verdim. Dudaklarının
hareket etmeye başladığını ve ağzının kelimeyi
biçimlendirmeye çalıştığını görebiliyordum ama
söyleyemedi. “Siyah”, “siyah” diye okunur
dedim. “Siyah”, her heceyi vurgulayarak
dudaklarımla yavaşça heceledim. “Onu ‘siyah’
diye söyle.” Yapamıyordu. “’Mavi’yi dene,”
diye önerdim. Hemen “mavi” diye cevap verdi.
“İyi, şimdi dinle, ‘siyah’, ‘siyah’ diye söylenir,
ya da ‘siyah’ ‘siyah’ diye söylenir. ‘Siyah’,
‘siyah’.” Bütün elde ettiğim, şaşkın bir bakıştı.

Bir deneme daha yaptık. Bu defa Mapes’e,
Jocelyn’e, sağ elimin tersinin bir fırın gibi
kıpkırmızı olduğunu anlatmasını söyledim.
Önce Jocelyn’e sol elime dokunmasını
söyledim. Sorun yoktu. Sonra sağa dokunmasını
söyledim. Yüzünde korku dolu bir ifadeyle
aniden geri çekene kadar parmaklarını elime bir
inç kalana kadar yaklaştırmıştı. “Sorun nedir?”
diye sordum. “Elin gerçekten sıcak.” Sol elimle
sağ elime özgürce dokunarak “Hayır, değil”
diye açıkladım. “Görebildiğin gibi sorun
çıkmadan elimle dokunabildim. Ve sen de
yapabilirsin. Mapes basitçe sana elimin sıcak
olduğunu söyledi ama görebildiğin gibi o sıcak
değil. Öyleyse gel elime dokun.” Jocelyn yine
geri çekmeden önce elini elime bir inç kalana
kadar uzattı, gözleri çay tabağı kadar açıktı ve
yüzü korkuyla kasılmıştı. Onun elini kavradım,
elime doğru çektim ve “Jocelyn, dinle. Elim
sıcak değil. Elin yanmayacak,” diye komut
verdim. Parmaklarını elimin bir inç kadar yanına
getirince, korkuyla elini geri çekti ve sanki
fiziksel olarak ona saldırmışım gibi bana bir
bakış attı."

Hipnoz diye bir şey var mı? Gerçekten oluyor mu? Yoksa sadece bir numara mı? Sahtekarlık mı! Ya da acaba hem hipnozcunun hem deneğin kendilerini kandırması durumu mu? Bu seansdaki kadar şaşırtıcı olabiliyor mu? Gerçek ne!

Bu anlatılanlar bir televizyon gösterisi veya ünlü biri söylemiş olabilirdi. Çok şaşıran insanlar olacaktı. Elbette “eğlenceli bir hikaye ama gerçek değildir” deyip geçerdi daha bilinçli kişiler. Üzerinde durmaya gerek duyulmazdı. Ama bunlar Michael Shermer'dan alıntılanmıştır. Septikliğiyle tanınır. Bu yüzden düşünmeye değer.

Aklın böyle kontrol edilebiliyor olması ilginçtir. Ama herkeste işe yaramıyor. Yatkın insanlar hipnoz edilebiliyor. Ve tam bir kontrol yok. Kısıtlı bir konuda kontrol altına alınabiliyor. Yine de özgür iradenin sanıldığı kadar bağımsız olmadığını da göstermiştir. Dolayısıyla aklın taklidinin imkansız olmadığının ipucunu vermektedir.

Evet, seanslara Michael Shermer tanıklık ediyor. Kimse nasıl olduğunu bilmiyor. Nasıl işlediğini anlamıyor. Bilimsel bir açıklama getiremiyor. Ama denek gerçekten hipnoz oluyor. Michael Shermer hipnozun gerçekten var olduğu sonucuna ulaşıyor. Ama nasıl olduğu açıklanamadığı için Bilimin Sınır Bölgeleri'ne yerleştiriyor:


"Seans bitince, şimdi tetikte, bilinçli ve
hipnozdan çıkmış olan Jocelyn, “sekiz” sayısını,
“siyah” rengi söyleyememesini ve elime
dokunamamasını canlı ayrıntılarıyla
hatırlıyordu. Onun gizli izleyicisi, olan biten her
şeyin çok iyi bir şekilde farkındaydı, yine de bu
ayrı tutulan durumda bu konuda hiçbir şey
yapamıyordu.”

“Bu neden oluyor? Hiç kimse bilmiyor.
Bu nasıl işliyor? Hiç kimse bilmiyor. Hipnozun
nöro fizyolojisi nedir? Hiç kimse bilmiyor. İşte
bu yüzden hipnoz, bilimin sınır bölgesindedir.
Açıkçası burada açıklama gerektiren bir şey
olmaktadır. Bu ne sahte bilim ne de bilim dışıdır
ve kesinlikle saçmalık değildir. Ama bu nedir?
Bilmiyoruz.”

“Bilinçsiz olmaya karşılık, bilinçli olmak ne
demektir? Beyin uyku gibi bilinçsiz bir duruma
ya da hipnoz gibi bilincin değişen bir durumuna
geçtiğinde, bilinçli “öz” nereye gider? Hiç
kimse bilmiyor.”

“Bu, en iyi hâliyle sınır bölgesi bilimidir ve
nöro fizikçiler, yirmi birinci yüzyılda bir gün bu
büyük sorunun çözüleceğini ve normal bilimin
bir parçası hâline geleceğini ümit etmektedirler.”

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder